BÖCEK
Yaşantımızda, ilişkilerimizi, ticaretimizi, siyasetimizi ve getirileri olan hayata dair ne var ise kazan kazan mantığına göre dizayn edemeyiz. İnsanoğlunun asla engellenemeyen istek ve arzularının bağımlılığında, savrulan kuru bir yapraktan ziyade, olması lazım gelen, Allah rızası gözeten ve bilen fertler olmalarıdır.
Gülen yüzler aldatır insanı kanmamak lazım gelir. Ağlayan göz var ya ona bakmalı, acıyı, ıstırabı ona sormalı. Ağlayan Doğu Türkistan, ağlayan Filistin, ağlayan ırak, ağlayan Çeçenistan, ağlayan Arakan, bakıldığı noktada hep ağlayan Türk-İslam coğrafyasıdır. Aldandığımız gülen yüzler ise, zulmü ve acıyı yaşatanlar, acımasız ve çıkarları uğruna milyonları yok eden şeytan tapınıcıları ülkelerdir. Bunlar sözde semavi dinler masalı ile Türk - İslam davasına şirin gözükerek hem değişen hem de hükmü kalkmış dinlerinin kılıfın da sözüm ona karşılıklı kazanma safsatası ile yeni sömürü metodu keşfetmişlerdir.
Üzerinde durmak istediğim husus, şimdiye kadar başımıza getirdiğimiz ve ülkeyi fütuhat ile yönettiğini bildiğimiz hükümeti, millete anlatarak, şikayet ederek taşınacak nokta şuan itibarı ile ancak bu kadardır. Elbette zamanın ilerlemesi söylediklerimizin haklılığının ispatı bakımından önemlidir amma iş işten geçmiş olacaktır. Bu nokta da sıra doğrudan ülkenin başbakanına ve hükümetine ve dahi okyanus ötesine tekmili birden alayına yönelik olarak seslenerek, ölmek, öldükten sonra tekrar dirilmek, olduğunu yani yeniden dirilmenin ölmeye bağlı olduğunu hatırlatmak kaydı ile titretip kendine döndürmek olabilir mi?
İnsanoğlu esrarengiz varlıktır. Bazen Musa olmak yerine Firavun, bazen Kabil yerine Habil, bazen de Yusuf yerine Züleyha olmayı tercih edebilir. Hayat kendi istek ve arzularının durduğu ve tükendiği nokta da başlar. Şahsi işi için kendi mumunu yakan Hz. Ömer’in, “ Nil kıyısın da bir kuzuyu kurt kapsa Yaradanım hesabını benden sorar.’’ endişesini unutmadan memleketi yönetmek lazım gelir. Memleketi yönetmek odaya giren böceği değil, kalbe giren böceği yok etmekten geçer.
İktidarı on bir yıl birlikte yöneten tüm konfor ve tüm memleket emrinize amade iken paylaşılamayan nedir? Ya ses kayıtları, çarşaf çarşaf dünyaya saçılmak nedir?
Hakkınız var mı? Gelecek nesiller bu işler böyle oluyormuş derse vatan kalır mı? Bunun vebali taşınır mı?
Rıdvan UZ