BÖLMEK SİZE NE KAZANDIRACAK?
Cumhur’un Başı, 3. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunda şunu söyledi;
“Türkiye’yi, benim ülkemi bölmek, size ne kazandıracak?”
Tercümeyi kulaklığından dinleyen bir Amerikalı yetkili, yanındaki Türk İşadamına dönerek; Good morning, after supper, “Akşam yemeğinden sonra, günaydın” dedi ve devam etti;
-Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesinin Obama ile birlikte eşbaşkanı değil mi?
-Erdoğan, bu projenin amacını bilmiyor mu?
-Erdoğan, bizim Dışişleri Bakanımız Condeleezza Rice’ ın “22 ülkenin sınırları değişecek, bölünecek” dediğini duymadı mı?
-Öcalan ile İmralı’da görüşüp, anlaşmaya varan Erdoğan değil mi?
-Bizim görevlendirdiğimiz kişinin başkanlığında, Oslo’da PKK ile anlaşmaya varılmadı mı?
-Erbil’de Erdoğan ve Barzani arasında sözlü mutabakat sağlanmadı mı?
-Erdoğan, Irak’ta Saddam’ı devirirken bizle beraber değil miydi?
-Erdoğan, Tunus-Libya-Mısır’da bizim için çalışmadı mı?
-Davutoğlu, Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı değil miydi?
Biz hiçbir şeyi gizli-saklı yapmayız ki! Yıllardır NATO toplantılarına gelen Türk Yetkililer, Türkiye-İran-Irak-Suriye’den alınacak parçalarla kurulacak
“Büyük Kürdistan” haritalarını görmediler mi?
ABD Başkanı Wilson’un taa 1918 yılında yayınladığı “Wilson İlkelerinin”
12. Maddesinden haberi yok mu?
Biz dünyanın jandarmasıyız. Biz olmazsak dünya kaos yaşar. Ortadoğu’nun petrol ve doğal gazını, Dicle-Fırat’tan kaynaklanan su havzalarının yönetimini Türklere bırakacak kadar aptal mıyız?
Erdoğan, Başkan Bush ve Başkan Obama ile Oval Ofiste baş başa neler konuştuğunu, hangi sözleri verdiğini Türk Milletine anlatabilir mi?
ABD Türkiye Büyükelçisinin, Erdoğan’ın önüne koyduğu dosyalarda ne vardı sanıyorsunuz?
Türk İşadamı dostum, ayağa kalkar ve Amerikalı yetkiliye;
“Bu söylediklerini Erdoğan’ın bilip, bilmediği hakkında bilgim yok. Kişiler geçicidir, Türk Milleti esastır. Siz daha önce yanınıza İngilizleri-Fransızları-İtalyanları-Yunanlıları da alarak, bunu denemediniz mi?
Başarılı olamadınız, yine olamayacaksınız. Siz Vietnam’da-Afganistan’da-Irak’ta-Suriye’de bile batağa saplandınız, Türkiye ve Türk Milleti size çok büyük gelir, altımızda ezilirsiniz!
Merak etmeyin yakında Türk Milleti kendine yakışına yapacaktır.
O zaman, karşılıklı olarak yine konuşacağız. Biz Türk Milleti olarak ne dostumuzu ne de düşmanımızı asla unutmayız. Size iyi günler” der ve orayı terk eder…
Değerli Okurlar;
Türk Milleti, geçtiğimiz 13 seneyi çok iyi irdelemeli ve hiç unutmamalıdır!
Yanlış kişileri işbaşına getirmenin bedelini önümüzdeki kaç yılda ödeyeceğiz, henüz bilmiyoruz. Yaşayarak göreceğiz.
Bundan böyle, Çağdaş-Vatansever-Demokrat-Dürüst olan kişileri seçmeliyiz.
İçinde bulunduğumuz çağda yaşamak, kişiyi veya kurumu “Çağdaş” yapar mı?
Örneğin, Libya’da birbirini boğazlayan, öldürdükleri eski liderlerinin ölüsüne tecavüz eden toplum, bu çağda yaşıyor diye, çağdaş mı sayılacak?
Veya 21. Yüzyılda “Kerameti kendinden menkul” bir meczubun peşine takılıp, onu tapılacak adam konumuna getiren Cemaat ve Tarikatlar, çağımızda var oldukları için, çağdaş mı sayılacaklar? Her kravat takanı çağdaş mı sayacağız?
Kaynağı belli olmayan ve hesabı verilemeyen servete sahip olan dolandırıcılar, son model otomobiller kullanınca çağdaş mı oluyorlar?
Çağdaşlığın temel boyutu; Bilgi, Bilim, Teknoloji, Örgütlü Toplum ve dünya ile ortak değerleri medeni ölçülerde paylaşabilecek yetenekte beyin gücü yetiştirmektedir.
Bu nitelikte Devlet ve Siyaset İnsanlarını seçmeyi öğrendiğimiz zaman, ülkemiz dünyada örnek gösterilecek bir ülke olacaktır.
Önümüzde 1 Kasım seçimleri var. Çağdaş bir ülkede yaşamak isteyen herkes, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, AKP ve HDP ye OY VERMEMELİDİRLER.
İçinize sinse de, sinmese de ya CHP ye ya da MHP’ye oy verilmelidir.
1 Kasım’da başımızdaki belayı def edebilirsek, ülkemizde sistemi baştan aşağıya değiştirecek, yeni Anayasa, yeni Siyasi Partiler Kanunu, yeni TBMM içtüzüğü ve yeni Seçim Kanunu hazırlayıp, Türk Milletinin onayına sunacak bir partiyi nasılsa beraberce kuracağız.
Ama şimdi en önemli iş 1 Kasım’da çakma demokratları ve bölücü hainleri sandığa gömmek olmalıdır. Bundan önemli işimiz yok!
Var diyen, ama diyen, fakat diyen lütfen bizden uzak olsun…
Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Eylül 2015
Rifat Serdaroğlu