Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

28 ŞUBAT- FETÖ- AKP

Mahkeme, 28 Şubat Davası hakkındaki gerekçeli kararını açıkladı! Türk Hukuk Tarihi, şimdiye kadar böylesine yasaları çarpıtan, suçlu yaratmak için makamları ve evrakları yanıltan, davayı açan Savcı ve Yargıçların FETÖ’cu oldukları gerekçesiyle tutuklanmaları da dahil olmak üzere, ilginç bir dava görmemiştir. Dava şimdi Yargıtay’da görülecek ve gerçekler ortaya çıkacaktır. Kararda, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere 21 sanık ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir. Fakat ne gariptir ki, Türk Ceza Kanunundaki en ağır cezanın verildiği şüpheliler arasında şu anda tutuklu tek kişi yoktur…. Siyasal İslamcıların, Tarikatların, Cemaatlerin, Çiller gibi geçmişi çöplü siyasetçilerin ve bugünkü çıraklarının kopardıkları yaygaraya bakmayın. 28 Şubat, Pozitif Çağdaş Hukuk yerine Şer’i Hukuku getirmek isteyen Siyasal İslamcılara karşı, Türk Devletinin anayasal kurumları ve yetkileri kullanılarak tamamen meşru bir zeminde kendisini ve Lâik Cumhuriyeti koruma refleksidir. 28 Şubat kararlarına sahip çıkılsaydı bugün ne Ergenekon-Balyoz gibi rezillikler ne FETÖ ne yobaz tarikat ve cemaatler olmazdı. ABD’de, “Ilımlı İslam” projesiyle AKP’yi kurduramazdı… 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurumunda alınan kararlar Başbakan Erbakan- Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve diğer Bakanlar tarafından imzalanmıştır. Erbakan, 13 Mart 1997 günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında alınan karar gereği tüm Bakanlıklara ve resmî kurumlara “Bu kararlara eksiksiz uyulacaktır” yazılı talimatını vermiştir. Meral Akşener de, İl Valilikleri ve Emniyet birimlerine 28 Mart 1997 tarihinde bir genelge göndererek, 28 Şubat kararlarına uyulması emrini vermiştir. Siyasal İslamcı Cumhuriyet düşmanlarının ölümüne karşı çıktığı bu kararların bazılarını bir daha hatırlayalım da, bunların karın ağrılarının ne olduğunu bir kez daha görelim; EK-A (Rejim Aleyhtarı İrticai Faaliyetlere Karşı Alınması Gereken Tedbirler; 1-Anayasamızda, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine Anayasanın 4’üncü maddesi ile teminat altına alınan lâiklik ilkesi büyük titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalı. (Anayasamızın bu maddeleri halen yürürlüktedir. Lâiklik ilkesi, sizce korunuyor mu?) 2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili kurumlarınca denetim altına alınarak, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve öğretimin tekliği) Millî Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalı. (Bugün ülkede 10 binin üzerinde kaçak kurs vardır. Buralarda devletin hiçbir denetimi yoktur. Toplumun tamamının şikâyet ettiği, çocuk istismarları, çocuk ölümleri, çocuk kaçırılmaları, küçük kızların evlendirilmelerinin temelinde bu kurslar ve bu pislik yuvalarını destekleyen AKP vardır. Buralarda IŞİD gibi katillere eleman yetiştirilmektedir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu delik deşik edilmiş, her tarikat her cemaat kendine göre eğitim yaptırmaktadır. Bu feci durum, birliğimizin düşmanıdır. İktidardan korkularına görevlerini yapmayan Kaymakamlar-Valiler-Jandarma Komutanları ve Cumhuriyetin Adalet mensupları binlerce Leyla’nın öldürülmesinden, kaçırılmasından, sapıklara meze yapılmalarından ve organ mafyalarının elinde can vermelerinden sorumludurlar.) 3-Mevcudiyetleri 677 yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal düzeninin önlenmesi. (AKP İktidarında tarikatlar ve cemaatler “Devlet Yönetimine” ortak edilmiştir. FETÖ denen suç çetesi tam 11 sene Türk Devletinin en hassas birimlerine AKP izni ile sokulmuş, Bakanlıklar tarikatlar arasında pay edilmiştir. Menzil Tarikatı ve Süleymancılar bu işte çok etkindirler.) 4-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri, polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli bu konuda kısıtlamalar getirilmeli. Özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir. (2017 yılında, evlerde 2 milyon pompalı tüfek olduğu emniyetçe belirlenmiştir. 15 Temmuz olayları sırasında dağıtıldığı söylenen otomatik silahlardan 156 bin 752 si kayıptır. Seçim akşamı yaşanan ateş etme rezilliği, sadece Ortadoğu’daki çadır devletlerine yakışan bir durumdur.) Değerli Okurlar; 28 Şubat Kararları uygulansa idi bugün ne FETÖ denen bela ne Türk Milletinin kanını emen din tacirleri, ne de şeriat özlemcisi yobazlar Türk Devletinin başına üşüşemezlerdi! Bu günkü hale gelmemizde AKP Hükümetleri, Atatürk’ün ordusunun üniformasını giyen yalaka komutanlar, Anayasa ve yasalardaki görevlerini yapmayan sivil ve resmi bürokratlar ve sorumluluklarını bilmeyen ödlek-cahil siyasetçiler sorumludurlar. Tabii ki, demokratik rejime sahip çıkmayan, hala kendisini bu ülkenin sahibi olarak görmeyen aydın-yarı aydın- satılmış medyayı da unutmamak lazımdır. Bundan sonra AKP’nin hedefi, Kürtçülerle ve ABD ile ortak olarak “Federe İslam Devletine” geçmektir. Türk Milleti Lâik Cumhuriyete, Atatürk’e, Demokrasiye ve Sosyal Hukuk Devletine sahip çıkmamaya devam ettiği sürece, yakında İran veya Suudi Arabistan gibi olmamız kaçınılmazdır. Takdir sizlerin, sizler susmakta devam ederseniz, sizi kimseler duymaz ki! Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Temmuz 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 04 Temmuz 2018 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

28 ŞUBAT- FETÖ- AKP

Mahkeme, 28 Şubat Davası hakkındaki gerekçeli kararını açıkladı! Türk Hukuk Tarihi, şimdiye kadar böylesine yasaları çarpıtan, suçlu yaratmak için makamları ve evrakları yanıltan, davayı açan Savcı ve Yargıçların FETÖ’cu oldukları gerekçesiyle tutuklanmaları da dahil olmak üzere, ilginç bir dava görmemiştir. Dava şimdi Yargıtay’da görülecek ve gerçekler ortaya çıkacaktır. Kararda, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere 21 sanık ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir. Fakat ne gariptir ki, Türk Ceza Kanunundaki en ağır cezanın verildiği şüpheliler arasında şu anda tutuklu tek kişi yoktur….

Siyasal İslamcıların, Tarikatların, Cemaatlerin, Çiller gibi geçmişi çöplü siyasetçilerin ve bugünkü çıraklarının kopardıkları yaygaraya bakmayın. 28 Şubat, Pozitif Çağdaş Hukuk yerine Şer’i Hukuku getirmek isteyen Siyasal İslamcılara karşı, Türk Devletinin anayasal kurumları ve yetkileri kullanılarak tamamen meşru bir zeminde kendisini ve Lâik Cumhuriyeti koruma refleksidir. 28 Şubat kararlarına sahip çıkılsaydı bugün ne Ergenekon-Balyoz gibi rezillikler ne FETÖ ne yobaz tarikat ve cemaatler olmazdı. ABD’de, “Ilımlı İslam” projesiyle AKP’yi kurduramazdı…

28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurumunda alınan kararlar Başbakan Erbakan- Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve diğer Bakanlar tarafından imzalanmıştır. Erbakan, 13 Mart 1997 günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında alınan karar gereği tüm Bakanlıklara ve resmî kurumlara “Bu kararlara eksiksiz uyulacaktır” yazılı talimatını vermiştir. Meral Akşener de, İl Valilikleri ve Emniyet birimlerine 28 Mart 1997 tarihinde bir genelge göndererek, 28 Şubat kararlarına uyulması emrini vermiştir.

Siyasal İslamcı Cumhuriyet düşmanlarının ölümüne karşı çıktığı bu kararların bazılarını bir daha hatırlayalım da, bunların karın ağrılarının ne olduğunu bir kez daha görelim; EK-A (Rejim Aleyhtarı İrticai Faaliyetlere Karşı Alınması Gereken Tedbirler; 1-Anayasamızda, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine Anayasanın 4’üncü maddesi ile teminat altına alınan lâiklik ilkesi büyük titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalı. (Anayasamızın bu maddeleri halen yürürlüktedir. Lâiklik ilkesi, sizce korunuyor mu?)

2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili kurumlarınca denetim altına alınarak, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve öğretimin tekliği) Millî Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalı. (Bugün ülkede 10 binin üzerinde kaçak kurs vardır. Buralarda devletin hiçbir denetimi yoktur. Toplumun tamamının şikâyet ettiği, çocuk istismarları, çocuk ölümleri, çocuk kaçırılmaları, küçük kızların evlendirilmelerinin temelinde bu kurslar ve bu pislik yuvalarını destekleyen AKP vardır. Buralarda IŞİD gibi katillere eleman yetiştirilmektedir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu delik deşik edilmiş, her tarikat her cemaat kendine göre eğitim yaptırmaktadır. Bu feci durum, birliğimizin düşmanıdır. İktidardan korkularına görevlerini yapmayan Kaymakamlar-Valiler-Jandarma Komutanları ve Cumhuriyetin Adalet mensupları binlerce Leyla’nın öldürülmesinden, kaçırılmasından, sapıklara meze yapılmalarından ve organ mafyalarının elinde can vermelerinden sorumludurlar.)

3-Mevcudiyetleri 677 yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal düzeninin önlenmesi. (AKP İktidarında tarikatlar ve cemaatler “Devlet Yönetimine” ortak edilmiştir. FETÖ denen suç çetesi tam 11 sene Türk Devletinin en hassas birimlerine AKP izni ile sokulmuş, Bakanlıklar tarikatlar arasında pay edilmiştir. Menzil Tarikatı ve Süleymancılar bu işte çok etkindirler.)

4-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri, polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli bu konuda kısıtlamalar getirilmeli. Özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir. (2017 yılında, evlerde 2 milyon pompalı tüfek olduğu emniyetçe belirlenmiştir. 15 Temmuz olayları sırasında dağıtıldığı söylenen otomatik silahlardan 156 bin 752 si kayıptır. Seçim akşamı yaşanan ateş etme rezilliği, sadece Ortadoğu’daki çadır devletlerine yakışan bir durumdur.)

Değerli Okurlar; 28 Şubat Kararları uygulansa idi bugün ne FETÖ denen bela ne Türk Milletinin kanını emen din tacirleri, ne de şeriat özlemcisi yobazlar Türk Devletinin başına üşüşemezlerdi! Bu günkü hale gelmemizde AKP Hükümetleri, Atatürk’ün ordusunun üniformasını giyen yalaka komutanlar, Anayasa ve yasalardaki görevlerini yapmayan sivil ve resmi bürokratlar ve sorumluluklarını bilmeyen ödlek-cahil siyasetçiler sorumludurlar.

Tabii ki, demokratik rejime sahip çıkmayan, hala kendisini bu ülkenin sahibi olarak görmeyen aydın-yarı aydın- satılmış medyayı da unutmamak lazımdır.

Bundan sonra AKP’nin hedefi, Kürtçülerle ve ABD ile ortak olarak “Federe İslam Devletine” geçmektir. Türk Milleti Lâik Cumhuriyete, Atatürk’e, Demokrasiye ve Sosyal Hukuk Devletine sahip çıkmamaya devam ettiği sürece, yakında İran veya Suudi Arabistan gibi olmamız kaçınılmazdır. Takdir sizlerin, sizler susmakta devam ederseniz, sizi kimseler duymaz ki!

Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Temmuz 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.