Bir ülkede adalet kör, savcılar sağır olmuşsa kimsesizlerin feryadı arş’ı kaplar. Zamanla bu feryatlar öylesine güçlenir ki önlerinde ne diktatörler ne sultanlar ne de tek adamlar durabilir. Adalet kör, savcılar sağır olmuş ve o ülkede bilerek işlenen suçlar cezasız kalmaya başlamışsa, bir yerlerinizi yırtsanız bile o ülke batmaya mahkûmdur…
Gelin beraberce yaşadığımız bazı olayları tekrar hatırlayalım ve Türkiye’de “Adalet ve Savcılar” ne durumda anlamaya çalışalım!
Olay 1; -FETÖ, CIA güdümünde silahlı bir terör örgütü müdür? Yargıtay FETÖ silahlı terör örgütüdür, diyor.
-Dünyadaki FETÖ okullarında çalışan her 3 kişiden biri CIA elemanı mıdır? Türkiye’de görev yapmış üç eski ABD Büyükelçisi bu iddiayı doğruluyor ve “Bizim, yerine yenisini koyuncaya kadar FETÖ’den vazgeçmemiz mümkün değildir” diyor.
-AKP ve Erdoğan 2002 yılından itibaren devletin tüm kadrolarına FETÖ elemanlarının yerleştirilmesine izin verdi mi? Türk Mahkemelerinde görülen FETÖ davaları sırasında bu soru “EVET” diye yanıt buldu.
-Askeri Okullar- Polis Okulları sınavlarında FETÖ tarafından sorular çalınıp, kendi elemanlarına dağıtılmadı mı? Mahkeme zabıtları çalındığını doğruluyor.
-Binlerce yıllık devlet sırlarımızın bulunduğu “Kozmik Oda’ya” girilmesine dönemin Genelkurmay Başkanının ikazına rağmen, Başbakan Erdoğan izin vermedi mi? İlker Başbuğ’un bu açıklamalarına şimdiye dek bir yalanlama veya tekzip gelmedi.
-17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları AKP tarafından kapatılmadı mı? Yolsuzluk iddiasıyla istifa eden 4 Bakan ve çocukları beraberce tv’lere çıkıp delillerle, haklarındaki suçlamaları çürütüp, “bizler suçsuzuz, iftiraya uğradık, hakkımızı aramak için dava açtık” diyebildiler mi? Sizler böyle bir iftiraya uğrasanız, susup saklanır mısınız yoksa dünyayı ayağa mı kaldırırsınız?
-15 Temmuz darbe girişimini FETÖ yapmadı mı? 250 insanımız öldürülmedi mi? Maalesef bu acı olay da tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşti.
Tüm bu çirkinliklerin “SİYASİ SORUMLUSU” olan dönemin Başbakanı Erdoğan; “Hain FETÖ olayında biz hatalıyız, yanıltıldık. Rabbim ve milletim beni affetsin dedi mi? Dedi! Tüm dünya da duydu!
Peki, Türk Ceza Hukukunda “Zanlı, ben hata yaptım. Rabbim ve milletim beni affetsin derse, suçu ortadan kalkar” diye bir madde var mı? Yok. İşte Adaletin kör, Savcıların sağır olduğu nokta tam da burasıdır! Kimse “Fakat adamların dokunulmazlığı var” yalanının arkasına saklanmasın. Yapılanların suç olduğuna inanıyorsanız, yazarsınız fezlekenizi ilgili makama gönderirsiniz. Gerisi Türk Milletinin ve bizlerin işidir.
Olay 2; -Harran Üniversitesi Rektörü olan profesör bir meczup, televizyonda “İslami olarak Cumhurbaşkanına İTAAT ETMEK farz-ı ayn’dır. Karşı gelmek de harpten kaçmak manasına gelir ki, haramdır” dedi! (Farz-ı Ayn, her Müslümanın bizzat kendisinin yapması gereken dinimizin emirleridir. Namaz kılmak Oruç tutmak gibi!)
-Bu meczubun sözleri Anayasamızın başlangıç kısmına ve ilk altı maddesine göre suç teşkil etmektedir. Bu sözler İslam dinine yapılmış en büyük hakarettir, şirk koşmaktır. Meczup hakkında bir adli soruşturma başlatıldı mı? Hayır. Ya ne oldu? Adama istifa et dediler, o da emri uyguladı.
Peki, Türk Ceza Hukukunda “Suç işleyen bir kamu görevlisi, görevinden istifa ederse suç ortadan kalkar” diye bir hüküm var mı? Yok!
İşte Adaletin kör, Savcıların sağır olduğu bir nokta daha…
Olayların en feci yanı ise, devleti yönetenlerin-adalet dağıtması gerekenlerin- görevi anayasamızı korumak olanların bu olayları “istemeden yanlışlıkla yapılan işler” olarak göstermeleridir. Gerçek, bu iki olay gibi yüzlercesinin bilerek-planlayarak yapıldığıdır. Bu yol “Federe İslam Devletine” giden yola taş döşenme işlemidir. Benzeri olaylar İran’da aynen yaşanmıştır. İran, İslam Devletine dönüşür dönüşmez de ilk önce, görevlerini yapmayarak Mollalara hizmet eden yüksek rütbeli askerlerin ve adalet mensuplarının kellerini kesilmiştir. İran Ordusu gitmiş yerine İslam Devrimi Muhafızları gelmiş, Adalet temsilcileri gitmiş yerine şer’i hükümlere göre karar veren Kadılar gelmiştir.
Herkesin ama özellikle kadınlarınızın ve gençlerimizin çok uyanık olmalarını, tahriklere kapılmamalarını, çözümü ve kurtuluşu Türk Milletine demokratik rejim ve Anayasamız çerçevesinde sunacak yeni bir halk hareketini başlatacak bizleri beklemelerini önemle rica ederim.
Çaresiz değiliz, çare sizlersiniz, çare Türk Milletidir…
Not; Cuma günü çeşitli temaslarda bulunmak üzere yurtiçi gezisinde olacağım için, yazıyı bugünden gönderiyorum. Özür dilerim.
Sağlık ve başarı dileklerimle 02 Kasım 2018 Rifat Serdaroğlu