Bildiklerimiz değil, doğru zannettiklerimiz başımızı belaya sokar!
Bizim ekonomistlerimizin çoğu tarih bilmez, tarihçilerimizin çoğu ekonomi bilmez, ülke yönetimini teslim ettiğimiz siyasetçilerin çoğu ikisini de bilmez!
Ondan sonra kafamızı ellerimizin arasına alır “neden böyle oluyor” diye düşünmeye başlarız.
Neden böyle oluyor, bilir misiniz? Okumuyoruz, araştırmıyoruz, sorgulamıyoruz, medeni bir şekilde tartışıp gerçeği aramıyoruz da ondan!
2002 yılından bu yana, yani tam 14 yıl “Üç üniversite bir de mastır süresi eder” Erdoğan Türkiye’yi tek başına yönetiyor.
Hangimiz Erdoğan’ın bir televizyon programında siyasi muhatapları ile veya uzmanlıklarını dünyaya kabul ettirmiş hukukçularımız ile bir konuyu tartıştığını gördük? Yanıt; Hiçbirimiz!
Erdoğan niçin böyle bir fikir tartışmasından fellik-fellik kaçar?
Tabii ki bilmediğinden, okumadığından, cehaletinin iyice ortaya dökülmesinden korktuğu için…
Bir Japon senede ortalama 6 kitap okur ama 6 Türk yılda 1 (BİR) kitap okumaz!
1550’li yıllarda Avrupa’da sadece Kanuni Sultan Süleyman hakkında yüzden fazla kitap yayınlandı.
Bizde matbaanın gelişinden sonraki 100 yılda toplam 50 kitap basıldı…
Dönüp kendimize bir defa daha soralım;
-Erdoğan gibi biri, normal bir Avrupa ülkesinde Başbakan-Cumhurbaşkanı olabilir mi?
-Berat Albayrak gibi biri, orada Enerji Bakanı olabilir mi?
-Bilal Erdoğan zekâsında biri, Avrupa’da tek seferde adı saklı birinden
100 Milyon Dolar bağış alacak bir vakıf kurabilir mi?
-Gelelim Özel Sektöre; Hisarcıklıoğlu gibi biri, Avrupa ülkelerinden herhangi birinde Başkanlık yapabilir mi?
Değil Cumhurbaşkanı-Başbakan-Bakan-Odalar Birliği Başkanı olmak, buraların kapılarından dahi geçemezlerdi.
Bugün Hisarcıklıoğlu’nu inceleyelim mi;
-Onu yönetimine alan Fuat Miras’ı bir iç darbe ile devirip TOBB Başkanı oldu.
-Sonraki seçimlerde 1300 delegeli Genel Kurullar hep onu seçti. (Aynen Melih Gökçek gibi)
-Onu, TOBB’un parasını helikoptere- binalara harcamaktan, bu paralarla caka satmaktan başka, tarihe iz bırakacak demokratik bir eylemin, söylemin içinde gördünüz mü? Görmediniz değil mi?
-İşte şimdi yanıldınız! Onu Türk Devletini çökertecek ve adına “Çözüm Süreci” denen ABD-İsrail projesini Türk Milletine kakalamak için kurulmuş olan
“Akil İnsanlar” başkanlarından biri olarak gördüğümüzü nasıl unutursunuz?
TOBB’un parasıyla, şehir-şehir dolaşıp 5 yıldızlı otellerde yaptığı konuşmalarda (Hepsinin kayıtları var) AKP’yi-Çözüm Sürecini-Kürtçü Bölücüleri nasıl savunduğunu ne çabuk unuttunuz?
-Zaten 1300 TOBB delegesi onu, Lale Mansur-Tarık Çelenk-Kadir İnanır-Nihal Bengisu Karaca-Şükrü Karatepe-Muhsin Kızılkaya-Özgür Türkdoğan-Hüseyin Yayvan gibi Türk düşmanları ile kolkola girip, ülkeyi bölsün diye seçmedi mi? Eee bize de mübarek olsun demek düşer…
Fakat şu aralar Hisarcıklıoğlu ve ekibinden bu konuda hiç ses çıkmıyor!
Yoksa onları “Çözüm Sürecini” anlatın diye gönderen AKP ve Erdoğan, süreci buzdolabına kaldırınca bu arkadaşları da Saraydaki derin dondurucuya mı koydu?
Hadi Hisarcıklıoğlu, lütfen konuş!
Ben yazıyorum, sen beni devamlı mahkemeye veriyor ve benden para istiyorsun! Benim emekli maaşımda gözün mü var yahu?
Sana adam gibi soruyorum;
Akil adam olarak yaptıkların mı doğruydu, yoksa susup Sakil adam durumuna düşmen mi doğru?
Hadi Büyük Başkanlar Başkanı konuş…
Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Haziran 2016
Rifat Serdaroğlu