AKILCI DIŞ POLİTİKA
Diplomasinin temel kurallarından biri şudur; “Ülkenizin dış politikasını ideolojinize dayandırırsanız, ülkeniz çok şey kaybeder.”
Daha açıkça anlatımı, devletinizin resmi ideolojisi diğer devletlerle olan ilişkilerde belirleyici rol oynamamalıdır. Devleti yönetenlerin, kendi ideolojilerini “Devletin Resmi İdeolojisi” yerine koyup, politikalarını ve ikili ilişkilerini buna göre uygulamaya kalkarlarsa işte o zaman kayıp çok daha büyük olur.
Hele birde Devleti yönetenlerin ideolojileri Ortaçağdan kalma sapık bir ideolojiyse, üstüne üstlük her ülke ile ilişkileri din ve mezhep düzeyinde tutarak değerlendirilirse, ülkenin aydınları ve Dışişlerinin deneyimli uzmanları sessiz kalıyorlarsa, kayıp katmerli olur ve ülke ödenmesi çok zor bedellerle karşı karşıya kalır.
Dış politika, milletin ulusal çıkarlarına göre oluşturulup, yönetilmelidir.
Karşılıklı menfaate dayalı bu dış politika, rasyonel dış politikadır.
Türkiye, 13 yıldır maalesef AKP İktidarının ideolojisine ve mezhep tabanına dayalı olarak dış politika uygulamaktadır. Sonuç ortada!
Komşularla sıfır sorun diye yola çıkanlar, etrafımızda konuşacak, ticaret yapacak tek komşu bırakmadılar.
Ekonomideki ve iç güvenlikteki yıkımlar zaman içinde giderilebilir, ama dış politikada yapılan yanlışları onarmak uzun zaman alacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönünü Ortadoğu’dan tekrar çağdaşlığa çevirmek için, süratle Büyük Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” diye özetlenecek Dış Politikasına dönmek gerekir…
Nusret Demren Beyefendinin gönderdiği bir fıkra ile yazıyı bağlayalım;
Temel’in kötü huylarından biri de her sabah uyanır uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle gaz çıkartmakmış! Karısı Fadime bu densizliğe pek içerler, “Cözü çikasu heruf, ha pir sabah boyle fosururken, tüm bağursakların donuna dökülsün da cör cünunu” dermiş.
Derken, Kurban Bayramının ikinci sabahı, Fadime mutfakta kurban etlerini ayıklarken ve temel henüz uyurken, bir gün önce kestikleri koçun bağırsaklarını toplayıp Temel’in uzun donunun içine koymuş!
Az sonra Temel uyanmış ve alıştığı gibi, keyifle ve gök gümbürtüsü misali gaz çıkarınca, bir de bakmış ki tüm bağırsakları donunun içinde! Şaşkınlık ve korku içinde beti benzi atan Temel, doğru tuvalete koşmuş. Epey zaman sonra sararmış yüzünden terler damlayarak, yorgun bir halde mutfağa gelen Temel; “Haçan dedigun oldi be Fadime! Fosururken tüm bağirsaklarum donuma döküldü daa!
Fadime; “Oh olsun, ama bağirsaklarun çikarken canun pek de yanmıştır be Temel’im” diyerek gönlünü almaya çalışırken Temel yanıtlamış hemen;
“Yok be Fadimem, ha çikarkene acumadi da, geri sokarkene neler çektum bir bilsen…”
Durumumuz Temel’den daha berbat. Bilesunuz istedum daa…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Ekim 2015
Rifat Serdaroğlu