Kemal Kılıçdaroğlu, anayasal hakkını kullanarak milyonların katılımıyla çok saygın ve değerli bir yürüyüş yaptı. Kendisini ve arkadaşlarını kutluyoruz. Demek ki istenince oluyormuş! Şimdi sıra 15 Temmuz gerçeklerini Türk Milletine anlatmakta! Bıkmadan usanmadan AKP yalanlarını delilleriyle ortaya koymak gerekir. 15 Temmuz’da SADAT-SEDAT militanlarının kafa keserek öldürdükleri askerlerimizin ve vatandaşlarımızın hesabı sorulmalıdır. Yürüyüş süresince AKP Genel Başkanı Bağımsız Tarafsız Cumhurbaşkanı Erdoğan, basının gündeminde ilk kez ön sıradan aşağıya düştü. Bayram namazında camide küttedenek düşüp bayılması bile, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünün gövdesinde kaldı. Doğal olarak bu olay Erdoğan’ın, Başdanışmanı bağlamacı Kalın İbrahim’in, çifte tabancalı Jöleli oğlanın ve Damat Berat Paşanın morallerini çok bozdu! Hele Maltepe mitingi, Erdoğan’ınkinden iki kat büyüklüğe erişince can sıkıntısının yerini, can korkusu aldı. Çare olarak ilk önce Katar ile devam eden temaslar sıklaştırıldı! Katar Emirini korumak için oradaki Türk Askerinin sayısının arttırılması istendi! Saray Hanedanını koruyacak bol miktarda SADAT militanının şimdiden Katar’a yerleştirilmesi, ciddi-ciddi düşünülmeye başlandı! Katar’da Reis Mahallesinde yeni-yeni villalar kiralanması planlandı. Genelkurmay Başkanı Hulusivil Paşanın da sık-sık Katar’a gidip, güvenlik tedbirlerini ve ilerde yaşayacağı villa inşaatını yerinde incelemesi kararı alındı! Bunlarla yetinilmedi! Kılıçdaroğlu’na “Adalet isteyen sen değil miydin? Aha al sana adalet” dercesine, başta Koray Çalışkan olmak üzere72 akademisyen hakkında gözaltı kararı çıkartıldı! (20’si Profesör) Ne ile suçlanmışlar; Kendileri dahil kimse bilmiyor! Bülent Arınç’ın FETÖ’cü damadının yeri belli de bu akademisyenler, gezgin çingeneler gibi çadırda mı yaşıyorlar, yerleri belli değil mi? Devlet Üniversitesinde çalışan bu akademisyenler niçin adliyeye davet edilmiyor da polis baskınıyla evlerinde gözaltına alınıyor? Bu davranışa ancak ve ancak zulüm denir, zulüm! Zalime kul olan, Türk Milletinin verdiği makamları zalimin zulmünü arttırması için kullandıran zavallılar, kendilerinden hesap sorulmayacağını mı zannediyorlar? Bunların sonu Zekeriya Öz gibi hainlerden daha beter olacak, göreceksiniz… “Binali, Hollanda’daki işlerini denetledikten sonra İsviçre’ye geçmiş. Akşam Türk Büyükelçiliğinde onuruna verilen resepsiyonda Başbakan Binali’yi İsviçre Denizcilik Bakanı ile tanıştırmışlar! Binali şaşkınlıkla; Sizde deniz var mı ki Denizcilik Bakanı olsun, diye sorunca İsviçreli Bakan; ‘Sizde de Adalet yok ama Adalet Bakanlığı var! Niçin kaldırmıyorsunuz, deyivermiş! Bizde anayasa var, uyan yok! Bizde yasalar var, takan yok! Bizde Adalet Bakanlığı var, adaletin gramı yok! Bizde yemin var, ettiği yemini tutan yok! Bizde hırsız hiç yok, Rızanın önüne yatan yatana! Bizde haram yok, haramı helale katan katana! Bizde yalan yok, verdiği sözü yutan yutana! Bizde soygun yok, devlet kesesinden tadan tadana! Not; Yarın Fethullah Gülen Terör Örgütünün 1 numarasını yazmayı düşünüyorum! Eğer yetiştirip yazabilirsem sizce, maaşını Türk Milletinden alan dürüst, namuslu, bilgili bir Cumhuriyet Savcısı soruşturma açabilir mi? Dürüst, namuslu, bilgili Cumhuriyet Savcılarımız elbette ki var, hem de binlerce! Ama yürekli bir tane var mı? Duyamadım var mı? Sağlık ve başarı dileklerimle 11 Temmuz 2017 Rifat Serdaroğlu