Atamalı Başbakan Binali Yıldırım; Partisi adına hiç seçim kazanamamış bir siyasetçi! İzmir’e Belediye Başkanı olmak istemiş ama İzmirlinin güvenini kazanamamış ve Aziz Kocaoğlu’nun altında kalmış biri! Serveti çok şaibeli, Kayınçosu ihale bağlama ustası, oğlu gemicik filosu sahibi ve kumarbaz!
Milliyetçi Türkücü Saraycı Devlet Bahçeli; Hiçbir zaman 1. Parti olarak seçim kazanamamış biri! Halkın sevgisini kazanmış dava arkadaşlarını hukuksuz olarak partiden atan Genel Başkan! Kendi kendini yiyen bazı canlılar gibi, kendi partisini yiyen kişi! Bu haliyle baraj altı kalacağı kesin olan partisini tarihe, kendisini de Cumhurbaşkanı Yardımcılığına atma becerisini gösterebilmiş “Issız ve Yalnız Adam…”
Türk Milleti nezdinde itibarları sıfır noktasında olan bu iki ayıplı zat, Büyük Atatürk’ün makamı olan Çankaya köşkünde bir araya geldiler. Bu ikilinin karşı gelemeyeceği tek kişi Erdoğan’dır. Binali zaten, İstanbul Belediyesinden bu yana Erdoğan’ın has adamıdır! Eski FETÖ’cu Hüseyin Gülerce’nin “Utanarak seyrettim” dediği kaset sonrası, Erdoğan’a âşık olan Devlet Bey de artık Erdoğan’ın yakın kadrosundandır!
İki “oysuz” lider toplantıya başladılar; (Bu gazetecilik başarısı tamamen bize aittir, alıntı yapılamaz!)
Binali Bey; Devlet Bey! Sizin adınız zaten devlet. Devlet gibi adamsınız yani. Hele klasik eski otomobil koleksiyoncusu olmanız ve her gece kalkıp arabalarınızı okşamanız aziz milletimizin takdirini kazanmıştır. Ulu Hakan Oğuz Kağan’ın iki atı vardı, sizin 11 özel otonuz var, sizi kutluyorum. Gerçi benim oğlanda dizi-dizi gemi var ama, daha ecdadımız Barbaros’un gemi sayısına erişemedik! Demek istediğim şudur ki, Devlet adı sizde kalsın, siz adınızla yaşayın fakat Devlet yönetimi bizde olsun. Uygun mudur?
Devlet Bey; Maalmemnuniye uygundur efendim. Zaten, Allah uzun ömürler versin, Türk Töresine göre Reisimiz Devleti çok iyi kavramış durumdadır. Devleti sevgiyle kucakladığını görünce gözümden yaş geliyor. Uygundur efendim uygundur…
Binali Bey; Devlet Bey şöyle düşünüyoruz! Reisimiz partimizin Milletvekillerini kendisi seçsin. Sonra onun seçtiği Milletvekilleri Reis’i bir daha seçsinler. Reis, TBMM’ ye Yüksek Yargıçlar listesi göndersin, TBMM onları seçsin, Reisimiz de uygun görürse onasın. Nasıl? Kuvvetler ayrılığı ilkesi yerinde kaldı değil mi?
Devlet Bey; Hay hay efendim, niçin olmasın? Bence Milletvekillerini yormadığı ve tüm zor işleri kendisi yüklendiği için Reisimize teşekkür borçluyuz, efendim. İşte gerçek demokrasi bu! Sayın Başbakan, bu günlük çalışma yeter sanırım. Gerisini Reis yazsın, biz nasılsa onaylarız! Ben arka kapıdan özel garajıma gideceğim. 1956 model yağlı debriyaj Plymouth ’un bakımı var. Onu tamamlayıp geri gelirim. Gazeteciler bizi çalışıyor zannetsinler! İzin var mı efendim?
Binali Bey; Ne demek efendim tabii ki uygundur. Siz gelene kadar ben de şu koltukta biraz şekerleme yapayım! Devlet Bey gittikten sonra koltuğa uzanan Binali Bey kendi kendine; “Yahu biz iki kişi, tüm Türk Milletinin kaderini etkileyecek bir anayasa yapıyoruz, kimseden tık çıkmıyor. Ne güzel iş” dedi ve uykuya daldı. Rüyasında “Çocuk, çocuk siz ne yaptığınızı biliyor musunuz? Siz Anayasa yapamazsınız, anayasayı çiğneyen sizler değil misiniz? Siz yapsanız ancak AMAYASA yaparsınız. Türk Milleti de o yaptığınızı kafanıza geçirir” diyen bir ses ve şimşek gibi bir şamarla uyandı! Saç baş dağılmış, sanki çarpılmış gibiydi…
Sağlık ve başarı dileklerimle 02 Aralık 2016 Rifat Serdaroğlu