AKP için “Milli Güvenlik Sorunudur” dedik. Söylemeye de devam edeceğiz.
Milli Güvenlik Sorunu ancak Milli Muhalefetle aşılabilir. Devletin ve Milletin güvenliği Anayasa ve Yasalarla korunur. Bunlar uyulmak için vardır!
Çiğnenmek, esnetmek, rafa kaldırılmak için değil.
Milli Güvenlik birinci sorun iken, demokrasiyi çarpıtmaya kalkan siyasetçilere, partilere ve gazetecilere çok dikkat etmeliyiz. Anayasa ve Yasalar mutlaka uyulması gereken, milletin onayından geçmiş emirlerdir.
Bugün, Anayasamızın 3’üncü maddesinde yazan ve değiştirilemeyecek hükümlerden olan, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. DİLİ TÜRKÇEDİR” maddesini, demokrasiyi alet ederek yaralamaya çalışanlara yanıt vereceğiz.
“Buradan Türk Milletine şu gerçeği söylemek isteriz. “Ana Dilde Eğitim” Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman olanların en önemli silahıdır. Bunu savunanlar bizimle ve Türk Milleti ile dost olamazlar…
Kaynak Yayınlarından 2009 yılında 6’ncı baskısı yapılan “A. Öcalan ile Görüşmeler” kitabının 49-120-152’nci sayfalarında Öcalan’a soruluyor;
Kürtçeyi mi yoksa Türkçeyi mi daha iyi biliyorsun?
Öcalan; Ne Kürtçesi? Ben rüyamı bile Türkçe görüyorum. Kürtçe ise ikinci planda kalan eylem ve düşünce gücüdür. Hatta şunu söyleyebilirim; Birinci zarf Türkçe, ikinci zarf Kürtçedir. Önce Kürtçenin kurtuluşu için çaba harcayanlar var.
Bu benim düşüncemde yoktur. Bağımsızlık sağlandıktan sonra bile, uzun süre bağımsızlığı Türkçe icra edeceğiz. Türk Halkının ulusal değerleriyle bütünleşmede hiç zorluk çekmem. Kişisel planda Türk Kültürü içinde yaşamak benim için kolaylık sağlar. Ben yaşamımı daha çok Kürtçeyle değil, Türkçeyle götürüyorum.
Bu sözler bu güne kadar hiç yalanlanmadı! Çünkü, Anadil konusu pratik bir sorundur. Bütün Kürtler arasında ortak anlaşma dili olan bir Kürtçe yoktur. Kurmançi ve Zaza’ca konuşan vatandaşlarımız biraraya geldiklerinde sadece Türkçe anlaşırlar. Elazığ’da yaşayan Kürt kökenli biri, ne Diyarbakır’da ne Van’da ne de Şanlıurfa’da konuşulan Kürtçeyi anlamaz.
Ayrıca okuyan, inceleyen herkes bilmektedir ki;
PKK kamplarında anlaşma dili Türkçedir. PKK’nın yayınları ve iç yazışmaları Türkçedir. PKK elemanlarından İran Kürdü, Suriye Kürdü, Türkiye Kürdü bir araya geldiklerinde Arapça, Farsça, Kürtçe ile anlaşamazlar. Anlaşabildikleri ortak dilleri sadece Türkçedir.
Ana dilde (Kürtçe) eğitim-öğretim talebi, Kürt kökenli vatandaşlarımızı cahil bırakmayı, köle olarak kullanmayı isteyen herbiri toprak ağası olan HDP Milletvekillerinin ve diğer ağaların işine geldiği çok açıktır.
Bakın Gazeteci-Yazar M. Bedri Gültekin kitabında neler soruyor;
Kürtçeye çevrilmiş bir Sümer Tableti var mı?
Orhun Yazıtlarının Kürtçesi var mı?
Darwin’in Evrim Teorisinin Kürtçesi var mı?
Marks’ın , Kapital’inin Kürtçesi var mı?
Kürtçe ile, Doktor-Avukat-Yargıç-Mimar-Bilim insanı yetiştirmek mümkün mü?
Elbette yoktur, olması da mümkün değildir. Tunceli Üniversitesi Kürtçe öğretilen bölümde üç yılın sonunda hiç öğrenci kalmaması bu yüzdendir.
Peki, niçin ısrar ediliyor? Bölünmeyi çabuklaştırmak, mağdur insan sayısını arttırmak, insanları cahil bırakmak, sömürmek ve bölgeyi emperyalist devletlerin emrine vermek. Tıpkı Sevr’de olduğu gibi!
Türk Devleti, bugün Davutoğlu-Babacan ikilisinin Kılıçdaroğlu’nu da ikna ederek
Türk Milletine yutturmaya çalıştıkları “Ana Dilde Eğitim” adlı zehirli dolmayı yutarsa, çok değil 10 yıl sonra bölgede Türkçe konuşan kalmaz!
Tacuddin Kürdî, 14 yüzyıl büyük alimlerimizdendir. Şeyh Edebali’nin de kayınpederidir. Medresesinde Türkçe ders verirdi! İsteyene de Arapça öğretirdi!
Tacuddin Kürdî aslını inkar mı etti? Hayır, aklın gereğini yaptı. Türkçe okutmasaydı, kayınpederi Şeyh Edebali ile, Osman Gazi ile, Orhan Gazi ile nasıl anlaşacaktı? 800 yıl önceki nesillerimiz kadar, akıllı düşünmek ve Türk Milletini sevmek çok mu zor?
Dünya her konuda süratle ilerliyor. Gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkeler arasındaki mesafe gittikçe büyüyor. Siz, bilim ve uygarlık dilinde karşılığı olmayan bir dille, bu acımasız dünya ile nasıl yarışacaksınız?
Aziz Türk Milleti;
Türkiye’de yaşayan her vatandaşımızın ana dilini öğrenmek, kültürünü yaşatmak en doğal ve vazgeçilmez hakkıdır. Devlet ve Yerel Yönetimler bu hakkın önünü açmalı ve destek olmalı, bu projelerin maddi yükünü de karşılamalıdır.
Fakat “Ana Dilde Eğitim” mümkün değildir. Hiçbir devlet , kendisini bölecek bir projeye geçit vermez!
DOĞRU Parti olarak bizler, böyle bir bölme projesine asla izin vermeyeceğiz.
Türk Milleti olarak sizler de, kim dostunuz, kim değil anlamaya çalışın, lütfen!
Sağlık ve başarı dileklerimle 30 Ocak 2022
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı