Bugün, dünyanın en güçlü emperyalist ordularına karşı verdiğimiz bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinden, Türk Milleti olarak ateşle sınandığımız bir can pazarından, zaferle ve alnımızın akıyla çıktığımız, Türk Milletinin tamamını ilgilendiren bir kutlu gündür.
Bugün Türk’ün tüm dünyaya “Anadolu bizimdir. Tüm medeniyetlere bizler beşiklik yaptık. Hepsi bizim kucağımızda doğdu. Dünya durdukça biz Anadolu’yuz ve buradayız” diye haykırdığı gündür.
Bugün, Toroslarda yakılan bir Çoban Ateşinin, alev topu olup emperyalistleri yakıp kavurduğu gündür.
Bugün, Türk’ün ismet-i haremine saldıran alçakların Türk’ün tokadını yedikleri gündür.
Bugün, Türk Milletinin büyük zaferinin 97’nci yılıdır…
97 yıl öncesi yapılan kalleşçe saldırının benzerini 17 yıldır yine yaşıyoruz. 30 Ağustos için “Türk Milletinin tamamının meselesi değildir” diyebilen soysuzların hala belediye başkanlık makamında oturabildikleri, Büyük Atatürk’e “Ayyaş” diyen şerefsizlerin, soysuzların hala insan içinde dolaştıkları günleri yaşıyoruz.
Bugün Sakarya Meydan Muharebesinden tüfeğiyle kaçan vatansızların, torunlarının ülke yönetiminde etkin oldukları günleri yaşıyoruz.
Değerli Okurlar; 97 yıldır yaşadıklarımızı gerek büyüklerimizden gerekse yakın tarihimizi inceleyerek öğrendik. Kimin Türk Milletinin yanında olduğunu, kimin dış güçlerle anlaşıp Cumhuriyetin değerlerine balta ile saldırdığını, kimin bir bölümü “İkinci İsrail” olarak görev yapacak “Kürt Federe Devletini” kurmak için pazarlık yaptığını çok iyi biliyoruz.
Kimin namuslu kimin namussuz, kimin soylu kimin soysuz, kimin dürüst kimin hırsız, kimin helal kazançtan kimin haram havuzlarından yana olduğunu, kimin gerçek Müslüman kimin seccade üzerindeki şeytan olduğunu çok iyi belledik. Düşmanın kim ve ne olduğu ayan beyan besbelli.
Düşman belli ise, çare de bellidir. Bu saatten sonra, kendimizden (Türk Milletinden) başka güvenebileceğimiz, dayanabileceğimiz hiçbir desteğimiz yoktur.
Ya 97 yıl önceki mücadele bir daha ve daha acımasızca verilecek ya da üç-beş çapulcuya, üç-beş tarikat ve cemaat artığına, üç-beş seccade şeytanına, Arap Milliyetçisi üç-beş başıbozuğa yenilip yok olup gideceğiz.
Türk Milleti olarak, 10 Kasım 1938’den bu yana yaşadığımız ayrışmaları, anlaşmazlıkları, siyasi mücadeleleri kapatıp, Atatürk’ün çağdaş yolunda birlikte olmak zorundayız. Bir araya geleceğiz. Vatan sevgimizi, demokrasi ve özgürlük aşkımızı, bağımsızlığımızı, kendimize kalkan yapıp bu kara günlerden çıkacağız. Geçmişte siz böyle demiştiniz, siz şu yanlışı yapmıştınız gibi tuzaklara düşmemeliyiz. Çünkü evimizin bahçesinde yangın var ve süratle üzerimize doğru geliyor.
Anayasamızın ilk altı maddesine, demokrasimizin standartlarının yükseltilmesine, Lâik Cumhuriyete, Hukuk Devletine ve bağımsızlığımıza bağlılığımız bizleri “BİR” yapan ve BİRARADA tutan değerlerimizdir. Bunlara sıkıca sarılmak, Akbabaları ülkemizden kovabilmenin tek yoludur.
Çok yakında Türkiye’mizin tamamında örgütlenecek Çoban Ateşi Hareketi, tıpkı Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi, Türk Milletinin emrinde olacaktır. Hem de hiçbir karşılık beklemeden!
Hiçbir zaman Türk Milletine ve onun değerlerine olan inancımızı kaybetmedik. Küsmedik, kenara çekilmedik. Darbelere, hapislere, yokluklara direndik. Yine Türk Milletinin hizmetindeyiz, bu can bu tende olduğu sürece…
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…
Sağlık ve başarı dileklerimle ZAFER BAYRAMI 2019 Rifat Serdaroğlu