62 yaşındaki Yüksek Yargıç bacakları titreyerek kürsüye doğru yürüdü. Elindeki kağıtları kürsünün üstüne bıraktı, zorla ayakta duruyor gibiydi. Gırk, gırk diye genzini temizledi, gözlüklerini düzeltti ve konuşmaya başladı! “Değerli Basın Mensupları, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonuçları oy çokluğu ile adı YÜKSEK olan kurulumuz tarafından tasdik edilmiştir. Tasdik etme sebebimiz ise ‘Tam Kanunsuzluk Halinin’ oluşmadığındandır. Eh “Azıcık bir Kanunsuzluk Hali” için seçimi iptal edip, Efendimizin rahatını bozmaya kıyamadık. Bununla idare edeceksiniz artık. Dua edin, Anadolu Ajansı gibi referandum sonuçlarını bir gün önceden ilan edip, sizi üzmedik” dedi…
Konuşmasını bitiren Yüksek Yargıç koruma polislerinin eşliğinde suçlu insanların telaşı içinde yürüdü gitti...
Nelerin az’ı olmaz, beraberce bakalım; -Demokrasinin az’ı olmaz. Ya vardır ya da yoktur. -Hukuk Devletinde kanunsuzluğun az’ı olmaz. Ya Hukuk Devletisiniz ya da değilsiniz. -Yeminin az’ı olmaz. Ya ettiğiniz yemine sadık kalırsınız ya da çarpılırsınız. -Hamileliğin az’ı olmaz. Ya hamilesiniz ya değilsiniz. -Hırsızlığın az’ı olmaz. Ya namuslusunuz ya da namussuz bir hırsızsınız. -Yalan söylemenin az’ı olmaz. Ya yalancısınız ya da değilsiniz. -Rüşvetin az’ı olmaz. Ya rüşvet almışsınızdır ya da almamışsınızdır. -Sıfırlamanın az’ı olmaz. Ya sıfırlamışsınızdır ya da geriye 30 Milyon Avro daha kaldığı için sıfırlayamamışsınızdır. -Son olarak da ihanetin az’ı da olmaz nedeni de. İhanetin bedeli olur ve bu bedel bir gün mutlaka ödettirilir. Bu sözü söyleyene de Türklerin atası ATATÜRK denir…
Peki, nelerin az’ı olur? -Geminin az’ı olur. Ona GEMİCİK derler! -Bağışın az’ı olur. Ona Bilal’in Türgev’ine yapılan 100 MİLYON DOLAR denir! -Mahkemenin az’ı olur. Ona Habur Seyyar Mahkemesi derler! -Megri-Megri’nin az’ı olur. Ona Diyarbakır’da ağlayarak Öcalan’ın mektubunu dinlemek derler!
Sözün az’ı olur! Çünkü sözün tamamı aptala anlatılır. Anlayıverin gari…
Şimdi sizi 26 Mart 1989 yerel seçimlerine yani 28 yıl öncesine götüreyim! Erdoğan Refah Partisinin Beyoğlu Belediye Başkan adayı! Seçimi kaybeder. Adamlarını toplayıp İlçe Seçim Kurulunu basar. İlçe Seçim Kurulu Başkanı olan İstanbul 2. Asliye Ceza Hâkimi Nazmi Özcan’a ağır hakaret ve tehditlerde bulunur. Hâkim, odada bulunan tüm kişilerin imzalarıyla tutanak tutar ve Erdoğan’dan şikayetçi olur. Erdoğan hakkında Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinde 1989/5326 hazırlık ve 1989/3333 esas no ile 18 ay hapis istemiyle dava açılır. Tutuklanacağını anlayan Erdoğan, 31 Mart’ta polislerin eşliğinde geldiği adliyeden kaçar! Evet evet kaçar! 27 Nisan’daki ilk celsede Avukatı Şevket Kazan ile gelir ve Bayrampaşa Cezaevine konur. 10 gün kadar yatar ve cezası paraya çevrilip tahliye edilir!
Erdoğan’ın itiraz tarzı budur. Bu tavrını daha sonra 1991 seçimlerinde milletvekili adayı olup, kaybedince de gösterdi. Hemşerisi Mustafa Baş onu tercih oylarıyla geçip seçimi kazandı. Erdoğan çılgına döndü ve 50 kadar adamıyla RP Genel Merkezini basıp Mustafa Baş’ı aradı! Erbakan, Baş’ı yurtdışına gönderip hayatını kurtardı!
Şimdi sizler, kendi seçimi için böyle ateşli olan ve çevreye saldıran birinin, kanunsuzluğun yapıldığı açıkça belli olan 16 Nisan referandumunda niçin “Atı alan Üsküdar’ı geçti” dediğini ve yangından mal kaçırır gibi olayı kapatmak istediğini merak ediyorsunuz değil mi? Eee ne demiştik, Demokrat olmanın az’ı olmaz. Ya demokratsınız ya da demokrat değilsiniz. Katırdan at, Bademden demokrat olmaz, olmaz, olmaaaaz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Nisan 2017 Rifat Serdaroğlu