Yazının başlığı “Bütün Hırhızlar Toplandık” olacaktı ama yanlış anlaşılırız diye Nil Karaibrahimgil’in şarkısının adını yazdık!
Potamya dilinde Hırhız “Huysuz Kız!” demektir! Bizim kastımız da bu idi.
Fakat Hukukçu arkadaşlarım ikaz ederek “Anadolu’nun bazı yörelerinde “Hırhız” kelimesi “Hırsız” anlamında kullanılır deyince, vazgeçtik…
Türkiye’ nin her tarafına ateş düşmüş! Ülkesini seven, aklı başında herkes üzüntü içinde! Şehit cenazeleri yurdun dört bir yanına katar-katar gidiyor.
Dağlıca ’daki şehit ve yaralı sayısı bir türlü Türk Milletine söylenemiyor!
Gazete binaları, sopalı yobazlar tarafından saldırıya uğruyor!
Tunceli Emniyet Müdürü Fahrettin Şen, kalleşçe saldırılıp şehit edilen Polisimizin cenazesinde;
“30 yıldan fazladır bu ülkeye ihanet eden bu terör örgütünün siyasi koluna da bir çift sözüm var. Siz bu şehit ailesinin daha bir aylık olan çocuğuna ne diyeceksiniz? Hani siz barışçıydınız? Hani siz barış güvercini uçuruyordunuz, neredesiniz? Nerede olduğunuzu ben size söyleyeyim. Terör cenazesindesiniz. Vurduğumuz teröristlere yardım etmek için, bize saldırıyorsunuz. Sizlere, sizin destekçilerinize ve dün karakolda görev yaptığımız sırada bize taşlı-sopalı saldırıda bulunanlara, hepinize lanet olsun” diye feryat ediyordu!
100 den fazla yer “Güvenlikli Bölge” diye yasaklanmış, ilçelerde sokağa çıkma yasağı getirilmiş, güvenlik görevlilerimiz ceplerinde vasiyetnameleriyle dolaşır olmuşlar.
Tüm bunların sorumlusu olan Cumhur’un Başı, yanlış Suriye politikası sebebiyle hayatlarını kaybeden insanların ailelerini, telefonla arayarak şov yapıyor! Aradığını da medyadan duyuruyor. Başbakan ise, babası vatan uğruna şehit olmuş yavrumuzu kucağına alıp futbol maçında görüntü veriyor!
Çok önemli bir iş yapmış gibi!
Bu güne kadar yalanmayan bir habere göre Cumhur’un Başı çok meşgul!
Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul, Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih’ ten sonra
eski Başbakan Mesut Yılmaz’ı da AKP’ye almaya uğraşıyor! Evet, ama yetmez! Bence Tansu Çiller’i, Tuncay Mataracı’yı, Mehmet Ağar’ı, Fırıldak Kubi’yi de
AKP’ li yapmalı.
Ne de olsa hepsi çalışarak, emek harcayarak (!) çok zengin olmuş değerlerimiz. Tıpkı Bilal Oğlan gibi!
12 Nisan 2012 de, yani 3 yıl 4 ay önce Yunus Emre’nin bir dörtlüğünü yazıp, durumun kötüye gittiğini yazmıştım. Ders alması gerekenler, yazılanları hiç anlamamış! Hala bıraktığımız yerdeler…
Asırlar önce Yunus Emre bakın ne demiş;
“Emeksiz zengin olanın / Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın/ Rehberi şeytan olmuştur!”
Koca Yunus doğruları mı söylemiş;
-Cumhur’un Başı ve Çocukları, hangi emeği harcayarak büyük zengin oldular?
-Cumhur’un Başı’ nın kitap okuduğu, bırakacağı ilmi-siyasi bir kitabı var mı?
-Cumhur’un Başı, sadaka dolandırıcılarını koruyup, insanları kandırmış mı?
-Eşbaşkanı ve rehberi emperyalist Amerika değil mi?
A benim güzel Türk Milletim;
Yunus Emre’nin asırlar öncesinden görüp, Türk milletini uyardığı tehlikeyi siz neden hala görmemekte ısrar edersiniz? Nasıl-Neden-Niçin ve hangi akılla hala bu badem takımına oy vermeye devam edersiniz?
Yolsuzluk ve ihanet batağına saplanmış ve utanma duygularını kaybetmiş bu takıma, 1 Kasım’da “belki” yapılacak seçimde oy verirseniz, başınıza gelecekleri tahmin edebiliyor musunuz?
Edemeyenler için Koca Yunus, onu da söylemiş;
Korkan varsa konuşmaya/Anlam yükleyip susmaya,
Gerek kalmadı korkmaya/Çünkü korkulan olmuştur…
Yıllardır anlatmaktan dilimde tüy bitti, lütfen anlayalım artık…
Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Eylül 2015
Rifat Serdaroğlu