Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

CAN KORKUSU

Bugün sizlerle bir deney yapalım! Kendimizi birer-birer ve boy sırasına göre ülkeyi yönetenlerin yerine koyalım. Böylelikle niçin bu şekilde davrandıklarını ve bundan sonra neler yapabileceklerini belki daha iyi anlamış oluruz! Var mısınız? En uzun boylu olandan başlayalım; Çocukluk yıllarım çok kötü geçti! Çocuk halimle komşu kızına küfür ettiğim için babam beni iple tavana astı, dayım kurtardı. Az daha ölüyordum. Babam eve geldiğinde korkusundan onun ayakkabılarını öperdim! İmam-Hatip’e gönderdiler. Delikanlılık çağında hiç kız arkadaşım olmadı! Gençliğimi yaşayamadım. Altı delik ayakkabı ile okula giderdim. Gençtim ufacıktım, top oynadım acıktım! Sakallı Amcalar sonradan siyasete soktular beni! Hem kendimi hem de geçim yolumu buldum! Namuslu biri ve çok zeki olduğum söylenir. Doğrudur. Tüm servetim olan bir nişan yüzüğü ile başlayıp bugün dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden birisi olmam tesadüf değildir. Tamamen akıl-zekâ ve cesaret sayesindedir. Bugüne kadar çok insana kazık attım. Bu yerlere gelmek için zamanında ellerini öptüğüm, parasını kullandığım Hocaefendileri teker-teker sattım! Seçim kazanabilmek için İmralı canisi ile anlaşıp oylarını aldım. Şimdi onu da sattım. Siyasete beraber başladığım arkadaşlarımı sırasıyla kalbime gömdüm! Dört kişi parti kurmuştuk, üçü gitti ben tek kaldım. Her şeyin sahibi benim. Ben ne dersem anında olmalı. Yoksa kızarım veya döverim. Akıl sağlığım mı, yerinde-yerinde merak etmeyin! Ben bu gücü kaybedersem, beni paramparça ederler. Ne servetim, ne milyar dolarlarım, ne ailem, ne de yandaşlarım kalır. O yüzden ben seçimle gitmem arkadaş! Mecburum buna ben yahu, can korkusu bu, anlasanız ya! Yemişim demokratik rejimi de anayasayı da! Devirebiliyorsanız, sıkıyorsa gelin devirin! Yakarım ulan, hepinizi yakarım, gerekiyorsa Roma’yı da yakarım. Ölünceye kadar buradayım! İster Hitler, ister Saddam deyin ben seçimle geldim ama seçimle gitmem. Bunu o kalın kafanız sokun, tamam mı? Orta Boylu Yumuşak Güç, olalım mı; Kim derdi ki, günün birinde benim gibi sıradan biri Türkiye’nin kaderi ile çelik-çomak oynar gibi oynayacak hale gelecek? Vallahi buna ben bile inanmazdım! Ömür boyu tek başıma yaşadım! Bir türlü cesaretimi toplayıp evlenme kararı alamadım. Yalnızlık Allah’a mahsustur ama olsun, ben kendi kendimi de mutlu edebiliyorum be arkadaşlar. Takdir-i İlahi işte! Rahmetli Başkan sağ olsaydı, beni bu partinin kapısından bile içeri sokmazdı. O rahmete kavuşunca, çocukları mal derine, arkadaşları da birbirine düştü. Amerikan hurafeleri işe karışınca hooop, ben Başkan oldum. Bu makam benim her şeyim. Burası olmazsa kim bana selam verir? O yüzden aklıma geleni yapıyorum. Nasılsa herkes susmaya ve emir almaya dünden hazır. Ne ilginçtir ki, TBMM Başkanlığını altın tepside “Hırsız-Şerefsiz-Vatan Haini” dediğim adama verdim, partimden bir kişi bile “Yahu ne yapıyorsun, burası senin babanın malı mı?” diye sormadı. Benden kimse hayırlı bir iş beklemesin. Beni benimle ve koltuğumla baş başa bırakın. Baş deyince, eğer başını kaldıran olursa Engin Alan ve Sinan Oğan’ı aklına getirsin. Tamam mı? Küçük Boylu, Güzel Huylu, olalım mı; Bu günümü hem deniz ’in dalgalarına, hem de kasetlere borçluyum. Bunlar olmasaydı ben hala İ.Melih Gökçek ile uğraşıyor olacaktım! En büyük üzüntüm nedir biliyor musunuz? Onlarca seçime girdim, bir tanesini bile kazanamadım be arkadaş! Buna rağmen beni hala koltuğumda tutuyorlar yahu, şaştım kaldım! Eskisi bitti, yenisini kuralım dedik, hepsi kabul etti. Biri bile çıkıp, hoop arkadaş burası yazlık sinema mı? Her hafta film değiştirir gibi fikir değiştiriyorsun, yapamazsın demedi! Büyük Atatürk’e küfür ve hakaret eden bir soytarıyı kaçak saraya davet etti diye ortalığı yıkıyoruz, kimse çıkıp “İyi de, sen Büyük Atatürk’e küfür eden birini Genel Başkan Yardımcısı yaptın” demiyor yahu! Önümüzdeki seçimde de kaybedeceğim şimdiden besbelli! Bir tanecik seçim kazanmadan çekip gideceğiz galiba! Beni niye burada tutarlar, benden niçin hala bir fayda umarlar, aksakallı dedeler beni çarpsın ki anlamadım arkadaşlar… Değerli Okurlar; Bilmem anlatabildim mi? Asayiş berbat, vaziyet bombok! Eldeki malzeme bu! Ha tabii, bir de sazcı oğlan var ama o şimdi, PKK saflarında Türk Askerine-Türk Polisine kurşun sıkmakla meşgul olan abisinin derdinde! Türkü sever, söylemesini bilir ama Türk’ü sevmeyi bir türlü beceremedi, şapşik! Bu tablodan ve bu kişilerden çare bekleyen, medet uman varsa onun aklından şüphe etmek lazım. Yenisi yapılacak, Türk Milleti olarak yapacağız. Ama daha dibe çökmedik, henüz kazık tam batmadı! Sizlerin çoğunluğu da yaklaşmakta olan felaketin boyutunu hala göremediniz! Şehit cenazeleri dünkü gibi her gün katar-katar gelmeye başlayınca, dolar 3 TL yi bir geçip hayal dünyası yıkılıp gerçeklerle yüz yüze kalınca, herkesin aklı başına gelecek, işte o zaman yükü beraberce omuzlar, vatanımızı bu belalardan temizleriz evvelallah! Hala bu mevcutlardan çare uman varsa, kayaklarını hazırlasınlar. Ağustos ayında kar yağarsa, bol-bol kayak yaparlar…   Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ağustos 2015 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2015 - Perşembe
Rıfat SERDAROĞLU

CAN KORKUSU

Bugün sizlerle bir deney yapalım!

Kendimizi birer-birer ve boy sırasına göre ülkeyi yönetenlerin yerine koyalım. Böylelikle niçin bu şekilde davrandıklarını ve bundan sonra neler yapabileceklerini belki daha iyi anlamış oluruz! Var mısınız?

En uzun boylu olandan başlayalım;
Çocukluk yıllarım çok kötü geçti! Çocuk halimle komşu kızına küfür ettiğim için babam beni iple tavana astı, dayım kurtardı. Az daha ölüyordum. Babam eve geldiğinde korkusundan onun ayakkabılarını öperdim!
İmam-Hatip’e gönderdiler. Delikanlılık çağında hiç kız arkadaşım olmadı!
Gençliğimi yaşayamadım. Altı delik ayakkabı ile okula giderdim.
Gençtim ufacıktım, top oynadım acıktım! Sakallı Amcalar sonradan siyasete soktular beni! Hem kendimi hem de geçim yolumu buldum!
Namuslu biri ve çok zeki olduğum söylenir. Doğrudur. Tüm servetim olan bir nişan yüzüğü ile başlayıp bugün dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden birisi olmam tesadüf değildir. Tamamen akıl-zekâ ve cesaret sayesindedir.
Bugüne kadar çok insana kazık attım. Bu yerlere gelmek için zamanında ellerini öptüğüm, parasını kullandığım Hocaefendileri teker-teker sattım!
Seçim kazanabilmek için İmralı canisi ile anlaşıp oylarını aldım. Şimdi onu da sattım. Siyasete beraber başladığım arkadaşlarımı sırasıyla kalbime gömdüm! Dört kişi parti kurmuştuk, üçü gitti ben tek kaldım. Her şeyin sahibi benim.
Ben ne dersem anında olmalı. Yoksa kızarım veya döverim. Akıl sağlığım mı, yerinde-yerinde merak etmeyin!
Ben bu gücü kaybedersem, beni paramparça ederler. Ne servetim, ne milyar dolarlarım, ne ailem, ne de yandaşlarım kalır. O yüzden ben seçimle gitmem arkadaş! Mecburum buna ben yahu, can korkusu bu, anlasanız ya!
Yemişim demokratik rejimi de anayasayı da! Devirebiliyorsanız, sıkıyorsa gelin devirin! Yakarım ulan, hepinizi yakarım, gerekiyorsa Roma’yı da yakarım. Ölünceye kadar buradayım! İster Hitler, ister Saddam deyin ben seçimle geldim ama seçimle gitmem. Bunu o kalın kafanız sokun, tamam mı?

Orta Boylu Yumuşak Güç, olalım mı;
Kim derdi ki, günün birinde benim gibi sıradan biri Türkiye’nin kaderi ile
çelik-çomak oynar gibi oynayacak hale gelecek? Vallahi buna ben bile inanmazdım! Ömür boyu tek başıma yaşadım!
Bir türlü cesaretimi toplayıp evlenme kararı alamadım. Yalnızlık Allah’a mahsustur ama olsun, ben kendi kendimi de mutlu edebiliyorum be arkadaşlar.
Takdir-i İlahi işte! Rahmetli Başkan sağ olsaydı, beni bu partinin kapısından bile içeri sokmazdı. O rahmete kavuşunca, çocukları mal derine, arkadaşları da birbirine düştü. Amerikan hurafeleri işe karışınca hooop, ben Başkan oldum.
Bu makam benim her şeyim. Burası olmazsa kim bana selam verir? O yüzden aklıma geleni yapıyorum. Nasılsa herkes susmaya ve emir almaya dünden hazır.
Ne ilginçtir ki, TBMM Başkanlığını altın tepside “Hırsız-Şerefsiz-Vatan Haini” dediğim adama verdim, partimden bir kişi bile “Yahu ne yapıyorsun, burası senin babanın malı mı?” diye sormadı.
Benden kimse hayırlı bir iş beklemesin. Beni benimle ve koltuğumla baş başa bırakın. Baş deyince, eğer başını kaldıran olursa Engin Alan ve Sinan Oğan’ı aklına getirsin. Tamam mı?

Küçük Boylu, Güzel Huylu, olalım mı;
Bu günümü hem deniz ’in dalgalarına, hem de kasetlere borçluyum. Bunlar olmasaydı ben hala İ.Melih Gökçek ile uğraşıyor olacaktım! En büyük üzüntüm nedir biliyor musunuz? Onlarca seçime girdim, bir tanesini bile kazanamadım be arkadaş! Buna rağmen beni hala koltuğumda tutuyorlar yahu, şaştım kaldım!
Eskisi bitti, yenisini kuralım dedik, hepsi kabul etti. Biri bile çıkıp, hoop arkadaş burası yazlık sinema mı? Her hafta film değiştirir gibi fikir değiştiriyorsun, yapamazsın demedi!
Büyük Atatürk’e küfür ve hakaret eden bir soytarıyı kaçak saraya davet etti diye ortalığı yıkıyoruz, kimse çıkıp “İyi de, sen Büyük Atatürk’e küfür eden birini Genel Başkan Yardımcısı yaptın” demiyor yahu! Önümüzdeki seçimde de kaybedeceğim şimdiden besbelli! Bir tanecik seçim kazanmadan çekip gideceğiz galiba! Beni niye burada tutarlar, benden niçin hala bir fayda umarlar, aksakallı dedeler beni çarpsın ki anlamadım arkadaşlar…

Değerli Okurlar;
Bilmem anlatabildim mi? Asayiş berbat, vaziyet bombok! Eldeki malzeme bu!
Ha tabii, bir de sazcı oğlan var ama o şimdi, PKK saflarında Türk Askerine-Türk Polisine kurşun sıkmakla meşgul olan abisinin derdinde!
Türkü sever, söylemesini bilir ama Türk’ü sevmeyi bir türlü beceremedi, şapşik!

Bu tablodan ve bu kişilerden çare bekleyen, medet uman varsa onun aklından şüphe etmek lazım.
Yenisi yapılacak, Türk Milleti olarak yapacağız. Ama daha dibe çökmedik, henüz kazık tam batmadı! Sizlerin çoğunluğu da yaklaşmakta olan felaketin boyutunu hala göremediniz!
Şehit cenazeleri dünkü gibi her gün katar-katar gelmeye başlayınca, dolar 3 TL yi bir geçip hayal dünyası yıkılıp gerçeklerle yüz yüze kalınca, herkesin aklı başına gelecek, işte o zaman yükü beraberce omuzlar, vatanımızı bu belalardan temizleriz evvelallah!
Hala bu mevcutlardan çare uman varsa, kayaklarını hazırlasınlar.
Ağustos ayında kar yağarsa, bol-bol kayak yaparlar…

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ağustos 2015
Rifat Serdaroğlu


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.