Bizleri yöneten AKP’li siyasetçilere “Siz kendinizi siyasi yelpazenin neresinde konumlandırıyorsunuz” diye sorsak şu yanıtı alırız “Efendim hamdolsun biz Müslümanız ve siyasetteki tanımımız ise Muhafazakâr Demokrat ’tır…”
Peki, nasıl yaşarsınız diye sorsanız? Yanıt; “Allah’ın ve Hz. Kur’an’ın emirlerine göre yaşarız” şeklinde olur! Buraya kadar yazdıklarımıza itiraz edecek bir tane AKP’li yönetici var mı? İçlerinden, biz Muhafazakâr Demokrat değiliz veya Allah’ın ve Hz. Kur’an’ın emirleri bizi siyasette bağlamaz diyecek bir tane delikanlı çıkar mı? Çıkmaz! Hiçbir AKP’li yönetici Müslümanlığına toz kondurmaz…
Madem böyle inanıp, böyle yaşadıklarını iddia ediyorlar, o zaman her Müslüman gibi şu sorulara açık yüreklilikle cevap vermelidirler. Çünkü, “Allah biliyor, görüyor ve soracak!” Allah bilmez, görmez, sormaz diyecek bir AKP’li yönetici varsa ayağa kalksın da tanıyalım, kimmiş öğrenelim… AKP’nin 11 sene iktidar ortağı gibi yapışık gezdiği FETÖ, her sınav öncesi soruları çalıp kendi militanlarına dağıtmadı mı? Bu suçlar mahkeme kararlarıyla ispat edilmedi mi? Yüz binlerce gencimizin gelecekleri, hakları çalınmadı mı? Bu hırsızlığın ve kul hakkının çalınmasının siyasi sorumlusu AKP yönetimleri değil mi? “Hayır biz sorumlu değiliz. Biz sadece yol bulma işinde varız diyecek bir AKP’li yönetici varsa o da ayağa kalksın onu da tanıyalım, kimmiş öğrenelim… Birinci Soru; Benzeri bir hırsızlık, yüz binlerce gencin hakkının çalınması rezilliği Hz. Ömer zamanında gerçekleşseydi, Hz. Ömer, AKP’li yöneticiler gibi görevini sürdürür müydü? Ne dersiniz pek muhterem Muhafazakâr Demokrat Müslümanlar?
AKP Genel Başkanı, “Reza Zarrab’ı tanırım. Kendisi hayırsever ve dürüst biridir. Elbette ki her vatandaşım gibi yurtdışında tutuklanan bu vatandaşımın hakkını korurum” demedi mi? Var mı bunu inkâr edecek bir AKP’li? Reza, ABD mahkemesinde belgeleriyle rüşvet verdiği kişileri isim, isim açıklamadı mı? Bir an için Reza denen dolandırıcının yalan söylediğini, iftira attığını kabul edersek! Hırsızlık ve rüşvet almakla suçlanan Bakanlar ve çocukları neden hiç itiraz edemediler, “biz hırsız ve rüşvetçi değiliz” demediler? İkinci Soru;
Dünyanın gözü önünde yapılan bu hırsızlık Hz. Ali zamanında gerçekleşseydi, Hz. Ali, AKP’li yöneticiler gibi hırsızları korur ve görevine devam eder miydi?
Bir lider veya bir yönetici, kendisini destekleyenlere “Kul Hakkı yiyenlere, rüşvet alanlara oy verelim” derse, dürüst insanlar bu söze itibar ederler mi? Bahçeli, kongre salonundaki ülkücülere soruyor; “Cumhur İttifakını ve Cumhurbaşkanı adayımızı destekliyor musunuz?” Salondan “Eveeeet” diye bir ses yükseliyor! Benim tanığım dürüst, namuslu, vatansever ülkücüler bu konuda Bahçeli’yi asla dinlemeyeceklerdir. Yanılıp da dinleyenler ülkücü değil, götürücüdür. Kimse şaibeli kişiler için bu dünyasını da ahiretini de ateşe atmayacaktır…
Değerli Okurlar; Hepimiz can taşıyoruz. Yarın başımıza ne geleceğini bilemiyoruz. Geçen hafta 11 evlâdımızın başına gelen uçak kazası, hepimizin yüreğini kanatmadı mı? Hepimizin içi yanmadı mı? Hiçbirimiz bu kazanın olacağını biliyor muyduk? Allah, evlâtlarımızı korusun! Yarın emri hak vaki olduğunda, Allah “Ben size akıl verdim, suç işleyenlere niçin arka çıktın” diye sormayacak mı? Hepimiz vakti geldiğinde öleceğiz. Önemli olan ölüme nasıl hazırlandığımızdır! Mezar yeri satın alıp parlak mermerlerle donatarak mı hazırlanıyoruz? Yoksa kabre hazırlanarak mı gidiyoruz!
Son soru; AKP’nin ve 11 yıllık ortağı FETÖ’nün yaptığı hırsızlığa-haksızlığa-ihanete-kul hakkı yenmesine karşı çıkan, bu konuda TV’lerde konuşan bir tane Diyanet yetkilisi, İlahiyat Fakültesi Hocası, herhangi bir Şeyh Efendi veya kanaat önderi (!) gördünüz mü, duydunuz mu? Bunlar mı Müslüman? Bunlar mı çocuklarımıza İslam’ı öğretecek? Bunlar can vermeyecek değil mi? De haydi be ya…
Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Mart 2018 Rifat Serdaroğlu