Türkiye’de, demokrasinin olmadığının en yetkili ağızdan itirafıdır bu söz! Bir devrin, olağanüstü darbe mahkemesi tarafından yargılanması, boğulması, zindanlara atılması, asılmasının adıdır, Yassıada! 1950’de yeni emeklemeye başlayan demokrasi çocuğunun, on yaşında iken bacaklarının kendi ordusu tarafından kırılmasıdır, Yassıada!
AKP Genel Başkanı, Yassıada’ya “Demokrasi Adası” adını verirken, bu adın getireceği siyasi rant beklentisi içine girmiş ama tongaya düşmüştür!
Demokrasinin kökünün, askeri darbelerle, özel emirle kurulan mahkemelerle kesildiği, siyasetçilerin boğazlandığı yere “Demokrasi Adası” demek yakışsa yakışsa AKP kafasına yakışır…
Türkiye’nin hiçbir metrekaresinde olmayan demokrasi, Yassıada denen Yaslıada’da olsa ne olur, olmasa ne olur? Türkiye’de gerçek demokrasi vardır, diyecek aklı başında biri var mı?
AKP Genel Başkanı, siyasi rant elde edebilmek, Demokrat Partinin mirasından yararlanmak için emredecek, AKP’nin sadık bendesi TOOB Başkanı, üyelerinden topladığı 500 Milyar TL’yi, üyelerine sormadan Yassıada’ya akıtacak ve toprağında kan ve gözyaşı olan Yassıada, Demokrasi Adası olacak ha! Bu kabul edilebilecek bir şey değildir.
2002 yılında iktidara geldiği andan itibaren AKP siyasette kendini şöyle konumlandırdı; 1)Menderes-Özal ve bunların devamı Erdoğan! 2)Demokrat Parti- Özal’ın Partisi ve bunların devamı AKP!
Beraberce bu kurnazlıklara bakalım; 1)Adnan Menderes, İstiklal Madalyası sahibi birisidir. Atatürk’ün davetiyle, milletvekili seçilmiştir. Hukukçudur, diploması gerçektir, yabancı dil bilir. Başbakan olduğunda 33 bin dekar dededen kalan arazi sahibi idi. Asıldığında, sadece 3 bin dekar arazisi kalmıştı. Adnan Menderes, darbe mahkemelerine hesap verdi. Yolsuzlukla suçlanamadı. Adnan Menderes HIRSIZ değildi…
2)Demokrat Partinin ilk kurucusu, Kurtuluş Savaşının “Galip Hocası” Celal Bayar’dır. İstiklal Madalyası sahibidir. Atatürk’ün silah arkadaşıdır. Dış ve İç hainlere karşı ölümüne mücadele etmiştir.
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının öncüsüdür. Atatürk tarafından Başbakanlıkla görevlendirilmiştir. Celal Bayar, Türk Devletinin en dürüst ve en cesur adamlarından biridir. Kendisine verilen 8 aylık, 2 metreye dört metrelik yerdeki hücre cezasını, hiç çıkmadan bir o, bir de Bayar’ın sağlık bakımını gönüllü olarak üstlenen Eczacı Kemal Serdaroğlu tamamlamıştır. 1957 seçimleri ile oluşan DP Meclis Grubunun yüksekokul oranı %97’ dir. Celal Bayar, dürüst ve cesur biri idi…
Bayar ve Menderes ikilisinin, AKP Genel Başkanı ile benzerliği, Mars ile Dünya arasındaki mesafe kadar yakındır!
Şimdi sözüm, Demokrat Parti-Adalet Partisi- Doğru Yol Partisi gibi “Merkez-Merkez Sağ’da” siyaset yapan kadrolara, baştan karşı olanlara; Herkesin aklını başına alma zamanıdır. Şimdi birlik içinde hareket etmeliyiz. Haksız ve gereksiz eleştirilerin bugünümüze bir faydası olacaksa, beraberce eleştirelim. Unutulmasın ki, T.C Devleti, 1919 yılındaki şartlardan daha ağır bir saldırı altındadır. Bundan böyle siyasi mücadele İKİ TARAF arasında olacaktır; Birinci grup; Emperyalist Devletlerin kölesi Siyasal İslamcılar+ Kürtçü Bölücüler+ Sahte Milliyetçiler + Perinçek ve Paşaları+ İktidardan beslenen üçkağıtçılar! İkinci Grup; Vatanseverler+ Atatürkçüler+ Lâik Cumhuriyetçiler+ Sosyal Hukuk Devletinden yana olanlar+ Demokratlar+ Kur’an Müslümanlığını kabul etmiş mütedeyyin kitle ve namusuyla çalışıp Türk Vatanına ölüm pahasına hizmet eden Türk Milleti…
Bizler, ülkenin her yöresinde teşkilatlanma çabası içinde olan şimdilik yüz binlerce Çoban Ateşi Hareketi gönüllüleri “İkinci Grup’tan” yana tarafız. Bu bölümün birliği için çalışacak ve sonunda tüm Türk Milletini kucaklayacağız…
Yunus Emre’nin dediği gibi; Bölünürsek, yok oluruz. Hakça bölüşürsek Tok oluruz, ÇOK oluruz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Mayıs 2019 Rifat Serdaroğlu