Nüfusun en az yarısı öylesine embesil ki dünyada ve uzayda bunların eşi yok! Eşini bulsalar çifte koşacaklar ama yok ki! Rabbim bunları tek tip yaratmış! Liderlerine bir yiyecek kolisi kadar bağlılar. Koli geldiği sürece hep destek, tam destek. Avanta kesildi mi, Halil Sezai gibi, isyan! Ama avanta kesilmediği sürece, zamlar yağmur gibi yağsa da ekonomi çökse de hırsızlık tepeden tırnağa kadar tüm ülkeyi sarsa da bunların umurunda olmaz. Bir sözle İslam’ın içine atom bombası atarlar, farkında bile olmazlar! “Olsun abi, hiç olmazsa bunlar besmeleyle çalıyorlar!” Kendi eline de fırsat geçse aynısını yapacak zepevenk… Adam, kendisi televizyona çıktı ve dedi ki; “Şu elimdeki nişan yüzüğünü görüyor musunuz? İşte tüm servetim bu! Eğer bir gün duyarsanız ki, ben çok zengin olmuşum, bilin ki hırsızlık yapmışım. Yakama yapışın, yakama!” (Kendisi dedi be abicim, ablacım. Vallahi de billahi de kendisi dedi!) Bunu der demez, yukarıdaki embesiller bir araya geldiler ve adamı Büyükşehir Belediye Başkanı seçtiler. Belediye Başkanı olunca ben “İstanbul İmamıyım” dedi. (Görevi İslam’ı tebliğ etmek olan din görevlisi imam gibi namuslu olacağım, çalmayacağım, çaldırmayacağım, Allah rızası için çalışacağım, demiş oldu!) Belediye Başkanlığı bitti, Rahmi Koç; “Bu adamın 1,5 MİLYAR Dolar nakit parası var” dedi. İstanbul İmamı sustu. Rahmi Koç’u mahkemeye de veremedi. Sadece sustu ve namaza durdu! (Koliler-kömürler düzenli olarak geliyordu) O namaza durunca, hooop adamı Genel Başkan sonra da Başbakan yaptılar! Booom diye 17/25 Hırsızlık-Rüşvet-Yolsuzluk çıbanı patlayıverdi. Türkiye’nin üzerine çöken pis koku her gün daha da ağırlaşarak taaa Amerika’ya kadar yayıldı! Bu olay olunca, yukarıdaki embesiller, “Siz misiniz bizi adamımızı açık edenler, deyip hooop adamı Cumhur’un başına taşıdılar. (Avanta koliler-kömürler gelmeye devam ediyordu!) Adam, Cumhurbaşkanı olunca, yanına çakma ülkücüyü de alarak, daha önce ayaklar altına aldığı “TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ” baştacı yaptı. Ata binmeyi becerebilse, Saraydaki duşakabinoğullarını arkasına alıp, yalınkılıç Afrin’e kadar gidecek! Öylesine milliyetçi yani! Fakat 12 Nisan 2018 tarihli gazeteler, tutuklu olarak yargılanmakta olan HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın mahkemedeki ifadesini yayınladılar. (Erdoğan Demirören’e gene fırça geliyor) Demirtaş şunları söyledi; “İmralı’ya gittik. MİT Müsteşarı da bizimle idi! Yapılan görüşme sonucu, AKP Hükümeti ile oturup planlama yapmamıza karar verildi. Onlar batıyı ikna edecekler, biz ise Kandil’e gidip onları ikna edeceğiz. Ayrıca Öcalan “Akil İnsanlar Heyetini” önerdi ve bazı isimler verdi. Dönemin Başbakanı Erdoğan da Akil İnsanlar heyetini kurdu. Yani Öcalan önerdi, Erdoğan kurdu ve çalıştırdı. Bizim verdiğimiz isimler heyette yer aldı. Daha sonra ilk toplantıyı da Erdoğan, kendi başkanlığında Dolmabahçe’de Başbakanlık ofisinde yaptı… Haydaaaa, al yerden bir kaya, nerene dayarsan daya… Erdoğan’dan acil olarak bir açıklama beklemek Türk Milletinin en doğal hakkıdır. Yüce Türk Milliyetçisi Erdoğan, 54 bin insanımızın hayatını çalan, 400 milyar dolarımızı heba ettiren bebek katili Öcalan ile ortak iş yapabilir mi? Böyle alçak bir iftira olabilir mi? Bunun adı, PKK Terör örgütüne yardım ve yatak-yorganlık yapmak değil midir? Bu açıklama derhal yapılmalı ve içimiz rahatlatılmalıdır. Bir de “koliler ve yardımlar gelmeye devam edecekse adamımızı hangi makama seçeceğiz” diye soruyorlar yukarıdaki embesiller. Başka makam kalmadı ki? Halifelik var ama o makama adam seçecek bir kişi var, o da çok yukarıda be abicim… Not; Binali Bey, ekonomik konularda sen sus. Konjonktürel-Spekülasyon gibi kelimeleri kullanma, telaffuz sıfır. Sen Malta’ya, Hollanda’ya, Hong-Kong’a bak… Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu