Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

ESAS PROBLEM ERDOĞAN-BAHÇELİ ANLAYIŞIDIR

Gelin beraberce mantık yürütelim; Varsayalım ki, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazandı. Ne değişecek? Erdoğan, demokrat olacak mı? Hukuk Devletine inanmaya mı başlayacak? Yargı Bağımsızlığını mı savunacak? Lâik Cumhuriyete sahip mi çıkacak? Kaldırdığı Teftiş Kurullarını, Devletin denetim mekanizmalarını tekrar mı kuracak? İhale Kanununa mı uyacak? Basın özgürlüğünü mü destekleyecek? Tarikat ve Cemaatleri devlete sokmaktan vaz mı geçecek? Milli Eğitimi “Arap Milliyetçiliğini” destekleyen yoldan mı döndürecek? Ekonomide ve sanayide bilimsel doğruları kullanacak mı? Bilim insanlarına, çağdaşlığa, uzmanlığa, danışmaya, öğrenmeye mi açık olacak? Bunların hiçbiri olmayacak! Çünkü Erdoğan bu kafa yapısıyla, bu yönetim tarzıyla, bu “ben her şeyi bilirim” edasıyla ne ekonomik ve bilimsel gelişmeleri algılayabilir ne de Türkiye gibi bir cihan devletini kafasının içine sığdırabilir… Erdoğan aynı Erdoğan olduğuna göre, 16 yıl sonunda duvara toslattığı ekonomiyi nasıl ve hangi yöntemle düzeltecek? Sepetinde pamuk, kafasında bilgi olsaydı ülkeyi bu duruma düşürür müydü? Ben başarılıyım diyebiliyorsa, erken seçim istemek vatana ihanettir dediği halde, niçin yaklaşan ekonomik depreme tedbir almak için erken seçime gidiyorum, dedi? Tekrar soralım; Bozduklarını nasıl düzeltecek? Bir yerlerden para mı yağacak? Zıplattığı cari açığı nasıl kapatacak? İşsizliği nasıl önleyecek? Yatırım ortamını nasıl sağlayacak? En önemlisi kendi yaptığı yanlışları kabul edip, düzeltme yoluna mı gidecek? Bunların da hiçbiri olmayacak! Çünkü Erdoğan değişmez, değişemez! Sürekli beslendiği dinimizi, siyasi çıkarı için kullanma damarını bırakmaz, siyaseten ve madden en kolay kazanma yolu olan saf ve inançlı Müslümanları istismardan vaz geçemez. Çünkü bu ortamdan başka yerde yaşayamaz. Türkiye ve Türk Milleti “Erdoğan Kafasından” demokratik yolla mutlaka kurtulmalıdır. Yoksa, kaybeden Türkiye ve Türk Milleti olacaktır… Bir daha söyleyelim; Türkiye’nin problemi ne parlamenter sistemdir ne başkanlıktır ne dış güçlerdir ne de üst akıldır. Siz kendi aklınızı başka ülke akıllarının altına koyarak “Eşbaşkanlık” eşeğine binmeye razı olursanız, üst akıl sizi her zaman yönetir! Siz, göğsünüzü gere-gere “Ben Türk Milletinin onurlu ve sorumlu bireyiyim” demiyor ve kendinizi Türk görmeyip, Vahhabi Araplara özeniyorsanız, belinizi doğrultamazsınız! Siz her mahalleye İmam Hatip Okulu açacağınıza, her mahalleye birer “Teknik Okul” veya “Fen Lisesi” açsaydınız, 16 yıllık iktidarınızın sonunda yüzbinlerce cahil genç yerine yüzbinlerce bilim insanı yetiştirmiş olurdunuz ve bu günkü sıkıntıları yaşamazdınız! Değerli Okurlar; Artık derdimiz bir değil iki tane! Erdoğan kafasında bir de Bahçeli var. Bunlar tüm yaptıklarını bilerek planlayarak yapıyorlar. Çağdaşlığı, modernliği, dürüstlüğü, kul hakkı yememeyi, kamu arazilerini zimmetlerine geçirmemeyi, şurup haline getirip bunlara zorla içirseniz bile, düzelmezler. Çare basittir. Çare sizsiniz. Ya 24 Haziran’da aklımızı başımıza alıp, aynen 23 Nisan 1920’te olduğu gibi karanlığı yırtacağız, ya da bir daha çıkmamak üzere Ortadoğu karanlığına dalacağız. Zaman bir ve beraber olma zamanıdır. Kim ki şahsi siyasi hesaplarını, ülkemiz çıkarının önüne koyar, iki elimiz onun yakasında olacaktır… Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 23 Nisan 2018 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

ESAS PROBLEM ERDOĞAN-BAHÇELİ ANLAYIŞIDIR

Gelin beraberce mantık yürütelim; Varsayalım ki, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazandı. Ne değişecek? Erdoğan, demokrat olacak mı? Hukuk Devletine inanmaya mı başlayacak? Yargı Bağımsızlığını mı savunacak? Lâik Cumhuriyete sahip mi çıkacak? Kaldırdığı Teftiş Kurullarını, Devletin denetim mekanizmalarını tekrar mı kuracak? İhale Kanununa mı uyacak? Basın özgürlüğünü mü destekleyecek? Tarikat ve Cemaatleri devlete sokmaktan vaz mı geçecek? Milli Eğitimi “Arap Milliyetçiliğini” destekleyen yoldan mı döndürecek? Ekonomide ve sanayide bilimsel doğruları kullanacak mı? Bilim insanlarına, çağdaşlığa, uzmanlığa, danışmaya, öğrenmeye mi açık olacak?

Bunların hiçbiri olmayacak! Çünkü Erdoğan bu kafa yapısıyla, bu yönetim tarzıyla, bu “ben her şeyi bilirim” edasıyla ne ekonomik ve bilimsel gelişmeleri algılayabilir ne de Türkiye gibi bir cihan devletini kafasının içine sığdırabilir…

Erdoğan aynı Erdoğan olduğuna göre, 16 yıl sonunda duvara toslattığı ekonomiyi nasıl ve hangi yöntemle düzeltecek? Sepetinde pamuk, kafasında bilgi olsaydı ülkeyi bu duruma düşürür müydü? Ben başarılıyım diyebiliyorsa, erken seçim istemek vatana ihanettir dediği halde, niçin yaklaşan ekonomik depreme tedbir almak için erken seçime gidiyorum, dedi? Tekrar soralım; Bozduklarını nasıl düzeltecek? Bir yerlerden para mı yağacak? Zıplattığı cari açığı nasıl kapatacak? İşsizliği nasıl önleyecek? Yatırım ortamını nasıl sağlayacak? En önemlisi kendi yaptığı yanlışları kabul edip, düzeltme yoluna mı gidecek?

Bunların da hiçbiri olmayacak! Çünkü Erdoğan değişmez, değişemez! Sürekli beslendiği dinimizi, siyasi çıkarı için kullanma damarını bırakmaz, siyaseten ve madden en kolay kazanma yolu olan saf ve inançlı Müslümanları istismardan vaz geçemez. Çünkü bu ortamdan başka yerde yaşayamaz.

Türkiye ve Türk Milleti “Erdoğan Kafasından” demokratik yolla mutlaka kurtulmalıdır. Yoksa, kaybeden Türkiye ve Türk Milleti olacaktır…

Bir daha söyleyelim; Türkiye’nin problemi ne parlamenter sistemdir ne başkanlıktır ne dış güçlerdir ne de üst akıldır. Siz kendi aklınızı başka ülke akıllarının altına koyarak “Eşbaşkanlık” eşeğine binmeye razı olursanız, üst akıl sizi her zaman yönetir!

Siz, göğsünüzü gere-gere “Ben Türk Milletinin onurlu ve sorumlu bireyiyim” demiyor ve kendinizi Türk görmeyip, Vahhabi Araplara özeniyorsanız, belinizi doğrultamazsınız!

Siz her mahalleye İmam Hatip Okulu açacağınıza, her mahalleye birer “Teknik Okul” veya “Fen Lisesi” açsaydınız, 16 yıllık iktidarınızın sonunda yüzbinlerce cahil genç yerine yüzbinlerce bilim insanı yetiştirmiş olurdunuz ve bu günkü sıkıntıları yaşamazdınız!

Değerli Okurlar; Artık derdimiz bir değil iki tane! Erdoğan kafasında bir de Bahçeli var. Bunlar tüm yaptıklarını bilerek planlayarak yapıyorlar. Çağdaşlığı, modernliği, dürüstlüğü, kul hakkı yememeyi, kamu arazilerini zimmetlerine geçirmemeyi, şurup haline getirip bunlara zorla içirseniz bile, düzelmezler.

Çare basittir. Çare sizsiniz. Ya 24 Haziran’da aklımızı başımıza alıp, aynen 23 Nisan 1920’te olduğu gibi karanlığı yırtacağız, ya da bir daha çıkmamak üzere Ortadoğu karanlığına dalacağız. Zaman bir ve beraber olma zamanıdır. Kim ki şahsi siyasi hesaplarını, ülkemiz çıkarının önüne koyar, iki elimiz onun yakasında olacaktır…

Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.