“Biz Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanıyız” dediniz. Biz; Bu bir yıkım projesidir. Milyonlarca Müslümanın ölümünde, kadınlara kızlara tecavüz edilmesinde, Müslüman ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına el konmasında, ülkelerin binlerce yıllık tarihi eserlerinin ve tohumlarının çalınmasında sizi erkete olarak kullanacaklar, gelin bu işten kurtulun dedik, anlamadınız. Sizler yanıldınız…
FETÖ ile menzilimiz aynı olduğu için yardım ettik, dediniz. Biz; FETÖ Türk Devletini yıkmak isteyen bir terör örgütüdür, CIA’nın- ABD derin devletinin ve Evanjelistlerin köpeğidir dedik, inanmadınız bunları devletin haremine soktunuz, bizi mahkemeye verdiniz. Sizler bir daha yanıldınız…
Gazze’ye uygulanan ambargoyu biz deleriz, dediniz. Müslümanların dini duygularını istismar etmek için Mavi Marmara gemisine zavallı insanları doldurdunuz ve ölüme gönderdiniz, yapmayın bu oyuna gelmeyin, ölümlere sebep olacaksınız dedik, aynen dediklerimiz oldu, 9 canı 20 Milyon dolara sattınız. Sizler yine yanıldınız…
Kardeşim Esad, katil Esed oldu, dediniz. Yanlış yapıyorsunuz, Suriye hem İsrail’in düşmanıdır hem de şimdi bizim dostumuzdur, Suriye’ye vurursanız İsrail’e destek vermiş olursunuz dedik, dinlemediniz burnunun dikine gittiniz, siz yanıldınız…
Sabrımızı test etmeyin, 3 saatte Şam Emevi Camiinde Namaz kılarız, dediniz. Sürekli konuştunuz ama hiç icraatınızı görmedik. “Onlar terörist değil, asabi Sünni çocuklardır” dediğiniz El Kaide, El Nusra katillerinden korkunuza ecdadın mezarını dahi koruyamadınız, Süleyman Şah’ın mübarek naaşını kaçırdınız. Gerçek hayat yerine, televizyon dizilerinde kahramancılık oynadınız. “Diriliş” adlı dizinin çekimi için gerekli milyonlarca liranın Vakıfbank’tan verilmesi için sizler emir verdiniz! Tarihe atalarının mezarını kaçıranlar olarak geçtiniz. Yapmayın, ceddinize sahip çıkın dedik. Sizler bir defa daha yanıldınız…
Hapiste Gazeteci yok, hapistekiler hırsız çocuk istismarcısı terörist, dediniz. Düşündüklerini yazarak en doğal haklarını kullanan aydınlara, en ağır hakareti sizler yaptınız.
Bakanlar hırsız-rüşvetçi-dolandırıcı çıktı, hükümetin desteklediği vakıfların yurtlarında küçük çocuklara tecavüz edildi, küçücük bedenler kaçak kurslarda canlı-canlı yandılar, görmediniz duymadınız ve siz yine yanıldınız…
Abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan olsun, dediniz. Başbakanın Hollanda’da 140 milyon avroluk malı ve Malta adasında kaçak şirketleri çıktı, çocuklarınızın eniştenizin damadınızın dünürünüzün MAN Adasında şirketleri ve bunlara gönderilen 15 milyon dolar ortaya çıktı, belgelendi. Sıfırlama tapeleri için montaj dediler, gerçek çıktı. Hangi abdestten bahsediyorsunuz? Ayağınızın altına tuğla koyup, tuğla eriyinceye kadar yıkansanız gene de abdest almış sayılmazsınız, kıldığınız namaz da namaz değildir. Allah’ı kandırdığını zannedersiniz! Ama yanılan da aldanan da siz olursunuz, siz…
Değerli Okurlar; Matematiğim zayıftır! Yardımınıza ihtiyacım var. Şu problemi çözemedim! Reza Zarrab, duruşmada şunu söyledi; “Ben, T.C Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile yarı yarıya anlaştım. Yani fifty-fifty! Yani vin-vin! %4 benim, %4 Zafer Çağlayan tarafının, kardeş payı gibi yaptık!”
Problem şu; İran’la yapılan ticaret hacmi kesin olarak belli: 90 Milyar Dolar. Zafer Çağlayan’ın payına düşen: %4 x 90 Milyar Dolar= 3 Milyar 600 Milyon Dolar. Reza Zarraf, Zafer Çağlayan tarafına 3 Milyar 600 Milyon Dolar öderken, AKP’li Bakan ve Bürokratlara 200 Milyon Dolar dağıttığını belgeleriyle iddia etti. AKP’li Bakanlar ve Bürokratlar “Hayır biz para almadık” demediler! 3 Milyar 600 Milyon Dolar – 200 Milyon Dolar= 3 Milyar 400 Milyon Dolar. Reza’dan bu parayı kim aldı? Kayıp 3 Milyar 400 Milyon Dolar kimin cebine gitti? Kafam karmakarışık, lütfen bana yardım eder misiniz? Nerede bu para?
Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Aralık 2017 Rifat Serdaroğlu