Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

FİL HASTALIĞI (LENFÖDEM)

Lenf sıvısının vücuttaki miktarının sistemik dolaşıma verilemeyip deri altına, doku aralıklarına yayılmasıyla bacaklarda-kollarda-kasıklarda hatta yüzde aşırı şişmeler meydana gelir. Bazı hastalarda, kafa büyüklüğü normal boyutun iki-üç misline çıkar. Bir bacak normalken diğeri ondan dört-beş katı büyüktür. İşte AKP’nin “Ekonomik Büyümesi de” aynen “Fil Hastalığı” gibidir. Ekonomik büyümenin, toplumun tüm kesimlerine eşit olarak yansıtılması gerekir. Kaynakların sadece belli bir kesime aktarılması sonra da rakamların çarpıtılıp kamuoyunun aldatılması tam da AKP’ye göre bir şark kurnazlığıdır… Ekonominin temelinde insan olmalıdır. Bir ülkede halk kesimleri sürekli fakirleşirken, tepedekiler zenginleşiyorsa, o tepedekiler “Devlet Adamı” değil, devleti ele geçirmiş eşkıya takımı olarak adlandırılır. Yılın 3’üncü çeyreğinde gerçekleştiği söylenen %11 büyüme emekliye-çalışan kesime-çiftçi ve köylüye- esnafa-tüccara-sanayiciye yansıdı mı? İnsanlar üç ay öncesine göre daha fazla refah içindeler mi? %11’lik büyüme (artı istihdam) yarattı mı? İşsizlik oranı %25’i aşan “Genç işsizler” iş bulabiliyorlar mı? %13 enflasyonla, %11 büyüme normal mi? Dış borçların tutarının, milli gelirin %51’ine çıkması normal mi? Toplum iyiye mi yoksa bir ahlak çöküntüsüne mi gidiyor? Türk Milleti adına, ulusal kaynaklarımızı emaneten kullanan yöneticiler “hesap verebilir” durumdalar mı? Ülkedeki yapılan yolsuzluklar, hür dünya tarafından takip ediliyor mu? İtibarımız ne durumda? Bir ülkeyi saygın yapan, sadece o ülkenin zenginliği değildir. Eğer öyle olsaydı bugün çok zengin olan sahtekâr Araplar çok saygın olurlardı! Dünyaca saygı gören bir ülkenin yöneticilerinin ve o yöneticileri seçenlerin ahlaklı, olmaları gerekir. O ülkede Yargı ne kadar bağımsızsa, o ülke o kadar devlettir. Hukuk devletinin olmadığı ülkede, büyüme hakça paylaşılır mı? Ülkeyi yönetenler ne kadar namuslu ise, o ülke o kadar ciddiye alınır. Türkiye’yi yönetenler, en ufak bir yolsuzluk-rüşvet-hırsızlık iddiası karşında, yargıyı harekete geçirip bunların üzerine mi gidiyorlar? Yoksa, olayı kapatmak için bazı yargı mensuplarını tetikçi gibi kullanıp, haysiyet cellatlığı mı yapıyorlar? Şimdi lütfen her türlü siyasi mensubiyet duygularından arınmış olarak düşünün ve şu kısacık zaman diliminde yaşadığımız olayların, demokratik standartların yüksek olduğu bir ülkede geçtiğini varsayın! 17/25 Yolsuzluk olayları- Reza Zarrab denen dolandırıcının iğrenç ilişkileri, Başbakan’ın Bakanların çocuklarının yolsuzlukları, MAN adası MALTA adası yüzsüzlükleri, doğrulukları Adli Tıp Kurumu tarafından ispat edilmiş ses ve görüntü kayıtları, sıfırlama edepsizliği, Deniz Feneri e.V yolsuzluğu, İstanbul-Ankara Büyükşehir Belediyelerinde yapılan imar yolsuzlukları, yabancı devletin uşağı olan FETÖ’nün Türk Devletinin içine sokulması, tarikatların ve cemaatlerin Cumhuriyeti tahrip etmeleri… Bunlardan biri mesela Hollanda’da, Almanya’da, Norveç’te gerçekleşse ortada hükümet kalmadığı gibi suç işleyenleri tamamı, çoluk çocuk hapiste idiler. İran bile Rıza Zarrab’ın patronunu yargılayıp, idama mahkûm etti. Değerli Okurlar; Her zaman söylerim, ısrarla söylemeye devam edeceğim! “Çare sizsiniz!” Hakkınız çalınıp hakarete uğradığınızda, yaşam tarzınız çalınmaya başladığında, Cumhuriyete ve özgürlüklerinize saldırıldığında demokratik tepkinizi kullanıp ayağa kalkacaksınız. Örgütlü toplum olmak için kimseden izin almak zorunda değilsiniz. Ya ses çıkarıp hakkınızı alacaksınız ya da köle olarak yaşayacaksınız. Özgürlüklerin doyasıya yaşanmadığı, insanların yarınlarından emin olmadığı, soygunların diz boyu olduğu bir baskı rejiminde ekonomi büyüse ne olur, büyümese ne olur… Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Aralık 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2017 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

FİL HASTALIĞI (LENFÖDEM)

Lenf sıvısının vücuttaki miktarının sistemik dolaşıma verilemeyip deri altına, doku aralıklarına yayılmasıyla bacaklarda-kollarda-kasıklarda hatta yüzde aşırı şişmeler meydana gelir. Bazı hastalarda, kafa büyüklüğü normal boyutun iki-üç misline çıkar. Bir bacak normalken diğeri ondan dört-beş katı büyüktür.

İşte AKP’nin “Ekonomik Büyümesi de” aynen “Fil Hastalığı” gibidir. Ekonomik büyümenin, toplumun tüm kesimlerine eşit olarak yansıtılması gerekir. Kaynakların sadece belli bir kesime aktarılması sonra da rakamların çarpıtılıp kamuoyunun aldatılması tam da AKP’ye göre bir şark kurnazlığıdır…

Ekonominin temelinde insan olmalıdır. Bir ülkede halk kesimleri sürekli fakirleşirken, tepedekiler zenginleşiyorsa, o tepedekiler “Devlet Adamı” değil, devleti ele geçirmiş eşkıya takımı olarak adlandırılır. Yılın 3’üncü çeyreğinde gerçekleştiği söylenen %11 büyüme emekliye-çalışan kesime-çiftçi ve köylüye- esnafa-tüccara-sanayiciye yansıdı mı? İnsanlar üç ay öncesine göre daha fazla refah içindeler mi? %11’lik büyüme (artı istihdam) yarattı mı? İşsizlik oranı %25’i aşan “Genç işsizler” iş bulabiliyorlar mı? %13 enflasyonla, %11 büyüme normal mi? Dış borçların tutarının, milli gelirin %51’ine çıkması normal mi? Toplum iyiye mi yoksa bir ahlak çöküntüsüne mi gidiyor?

Türk Milleti adına, ulusal kaynaklarımızı emaneten kullanan yöneticiler “hesap verebilir” durumdalar mı? Ülkedeki yapılan yolsuzluklar, hür dünya tarafından takip ediliyor mu? İtibarımız ne durumda?

Bir ülkeyi saygın yapan, sadece o ülkenin zenginliği değildir. Eğer öyle olsaydı bugün çok zengin olan sahtekâr Araplar çok saygın olurlardı! Dünyaca saygı gören bir ülkenin yöneticilerinin ve o yöneticileri seçenlerin ahlaklı, olmaları gerekir. O ülkede Yargı ne kadar bağımsızsa, o ülke o kadar devlettir. Hukuk devletinin olmadığı ülkede, büyüme hakça paylaşılır mı? Ülkeyi yönetenler ne kadar namuslu ise, o ülke o kadar ciddiye alınır.

Türkiye’yi yönetenler, en ufak bir yolsuzluk-rüşvet-hırsızlık iddiası karşında, yargıyı harekete geçirip bunların üzerine mi gidiyorlar? Yoksa, olayı kapatmak için bazı yargı mensuplarını tetikçi gibi kullanıp, haysiyet cellatlığı mı yapıyorlar?

Şimdi lütfen her türlü siyasi mensubiyet duygularından arınmış olarak düşünün ve şu kısacık zaman diliminde yaşadığımız olayların, demokratik standartların yüksek olduğu bir ülkede geçtiğini varsayın!

17/25 Yolsuzluk olayları- Reza Zarrab denen dolandırıcının iğrenç ilişkileri, Başbakan’ın Bakanların çocuklarının yolsuzlukları, MAN adası MALTA adası yüzsüzlükleri, doğrulukları Adli Tıp Kurumu tarafından ispat edilmiş ses ve görüntü kayıtları, sıfırlama edepsizliği, Deniz Feneri e.V yolsuzluğu, İstanbul-Ankara Büyükşehir Belediyelerinde yapılan imar yolsuzlukları, yabancı devletin uşağı olan FETÖ’nün Türk Devletinin içine sokulması, tarikatların ve cemaatlerin Cumhuriyeti tahrip etmeleri…

Bunlardan biri mesela Hollanda’da, Almanya’da, Norveç’te gerçekleşse ortada hükümet kalmadığı gibi suç işleyenleri tamamı, çoluk çocuk hapiste idiler.

İran bile Rıza Zarrab’ın patronunu yargılayıp, idama mahkûm etti.

Değerli Okurlar; Her zaman söylerim, ısrarla söylemeye devam edeceğim! “Çare sizsiniz!” Hakkınız çalınıp hakarete uğradığınızda, yaşam tarzınız çalınmaya başladığında, Cumhuriyete ve özgürlüklerinize saldırıldığında demokratik tepkinizi kullanıp ayağa kalkacaksınız. Örgütlü toplum olmak için kimseden izin almak zorunda değilsiniz. Ya ses çıkarıp hakkınızı alacaksınız ya da köle olarak yaşayacaksınız.

Özgürlüklerin doyasıya yaşanmadığı, insanların yarınlarından emin olmadığı, soygunların diz boyu olduğu bir baskı rejiminde ekonomi büyüse ne olur, büyümese ne olur…

Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Aralık 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.