GE YİRMİ KONUŞMASI!
19 ülke ve Avrupa Birliği Komisyonundan oluşan Ge Yirmi, tüm dünya ticaretinin %80 ini elinde tutar. Bu grubun toplam nüfusu ise dünya nüfusunun üçte ikisine denk gelir. Tü kaka edilen eski Türkiye’de, biz 16’ıncı sırasındaydık. Dolar artışı ile önce 18’inciliğe düştük! Yılsonunda ise ya 20’inci ya da 21’inci olup kapının önüne koyulacağız, yani birinci ligden düşeceğiz…
Neyse bu sonraki işimiz, nasılsa ekonomik konularda daha çok konuşacağız.
Benim bugünkü konum, Cumhur’un Başı’nın Antalya’da yapacağı GE YİRMİ açılış konuşmasıdır. İzniniz olursa kendisine bazı önerilerimiz olacak.
Bizi dinlerse rahat eder, dinlemezse kendi bilir!
Konuşma önerim şudur;
Değerli Başkanlar, sizleri Türkiye’de ağırlamaktan çok mutlu olduğumu ifade ederek sözlerime başlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz!
-Öncelikle AB Türkiye İlerleme Raporunu ciddiye almamanızı rica ediyorum. Türkiye’de basın özgürlüğü yokmuş da, kişi hak ve özgürlüklerinde ciddi oranda gerileme varmış da, dikta rejimine gidiyormuşuz da, yemişim sizin AB Raporunuzu! Bu işin içinde Paralelci çetenin olduğunu biz bilmiyor muyuz?
Var mı öyle 25 kuruşa hem simit, hem çay! Sakın böyle DEMEYİN…
*Öncelikle, yeni yayınlanan AB Türkiye İlerleme Raporunu ciddiye aldığımızı bilmenizi isterim. Her ne kadar raporda yanlış suçlamalar varsa da, hükümet kurulur kurulmaz raporu dikkatle inceleyip Başbakan’dan gereğinin yerine getirilmesini isteyeceğim. Eğer dostlarımız ülkemizin imajında bir bozukluk gördülerse biz onu düzeltiriz. Bu düzeltmeleri Türk Demokrasisinin gelişmesi ve Türk Milletinin iyiliğine olduğu için yaparız. Bunları mutlaka DEYİN…
-Sayın Şansölye Merkel;
Bu ne iş? Ha bu ne iş? 30 bin Suriyeli garibanı Almanya’ya aldın diye, Nobel’e aday gösterilmişsin!
Var mı öyle avantadan Nobel almak? Yemezler, hayvan terli yahu!
Biz 2,5 milyondan fazla Suriyeliye bakıyoruz hem de senelerdir, bizi Nobel’in yanından bile geçirtmiyorlar! Yok öyle lagara lugara! Sakın böyle DEMEYİN…
*Sayın Şansölye Merkel;
Suriye’den 30 bin sığınmacıyı ülkenize kabul etiğiniz için size ve Alman halkına teşekkür ederim. Bu yüzden Nobel’e aday gösterilmenizden de çok mutlu oldum. Sizin şahsınızda tüm konuklarımdan bir istirhamım var. Avrupa’daki her ülke 50’şer bin insanı ağırlarsa problem büyük ölçüde çözülür.
Bu fedakârlığı yapan tüm devlet adamlarını da, biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Nobel’e aday göstermek istiyoruz. Gelin bu insanlık ayıbını beraberce temizleyelim. Bunları mutlaka DEYİN…
-Sayın Başkan Putin;
Yahu arkadaş, senin ne işin var Suriye’de yahu? Rusya nire, Suriye nire?
Sen kendi işine baksana! Sizin Akdeniz’e inme hayaliniz genetik mi?
Senin Çar’ ların bunu yapamadı da, sen mi yapacaksın?
Bak Putin, benim canımı sıkıp, Potinimi giydirme bana. Kodum mu oturturum ha, al pılını pırtını Suriye’den! Hadi ikile bakayım. Sakın böyle DEMEYİN…
*Sayın Başkan Putin;
Suriye Halkının huzuru, oradaki anlamsız savaşın sona ermesi için Suriye’ye askeri güç gönderdiğinizi biliyoruz. Gerçekte siz de, burada bulunan ve Suriye’de askeri güç kullanan diğer liderler de yapılan işin doğru olmadığını anlamak zorundasınız. Ülkelere demokrasi getiriyoruz diye, o ülkeleri darmadağın etmek, milyonlarca insanın ölümüne neden olmak ve tarihe “insanlık suçu” işlemiş yöneticiler olarak geçmek istemeyiz değil mi? Dünyadaki tüm petrol-doğalgaza sahip olsak ne olacak ki? Kaç varil petrol bir insan hayatına değer, söyleyecek olanınız var mı? Bunları mutlaka DEYİN…
-Sayın Başkan Obama;
Sen de bana ihanet ettin arkadaş! Eşbaşkanlığı paylaşalım, her şeyi beraber planlayıp, yapacağız dedin, ama her şeyi sen yaptın. Sen de beni aldattın, kandırdın. Zaten bu dünyada beni kandırmayan, ahirete imansız gider.
Ben Amerikan Askerleri için dua ettim, sen PKK’ya yardım ettin.
Hiç lagara-lugara yapma, dost acı söylermiş! Sakın böyle DEMEYİN…
*Sayın Başkan Obama;
Sizinle BOP’ ta Eşbaşkanlığı paylaştık. Fakat bu proje bana ve ülkeme çok zarar vermeye başladı. Sizin ülkenizin imajına da çok zarar verdi.
Bu andan itibaren Eşbaşkanlık olayı bizim için bitmiştir.
İlişkilerimiz, karşılıklı yarar ve NATO üyeliği çerçevesinde devam edecektir.
ABD olarak, PKK ‘ya ve YPG’ye karşı davranışlarınız, dostluğumuzun ve stratejik ortaklığımızın sınırlarını çizecektir. Bunları mutlaka DEYİN…
Sayın konuklar;
Akdeniz’in incisi, dünyanın en güzel kentlerinden olan Antalya’da sizleri ağırlamak bizim için büyük onur olacaktır. En kısa zamanda resmi görüşmeler dışında, ailelerinizle birlikte tatil için gelmeniz dileğiyle, saygılar sunarım. Bunları da mutlaka DEYİN…
Not; Konuklara yemekte içki ikram etmemek gibi bir yanlışlığa sakın düşmeyin!
Onlara üzüm yiyin, kafayı öyle bulun, demeyin. Bırakın içen içsin, içmeyen içmesin, sana ne yahu!
Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Kasım 2015
Rifat Serdaroğlu