Toplumu yöneten kişiler yurttaşlarına bilgi verecek, onları öğrenmeye yönlendirecek şekilde ve kalitede konuşmak zorundadırlar. Başarılı bir yönetici sadece günümüzü değil, matematik aklı kullanıp geleceği de yönetebilmelidir! Matematik akıl, yarını masaya koyup olabilecek problemlere şimdiden çözüm üretmek demektir. Siyasetin bir amacı da budur. Yani siyaset, mümkün olanı en kısa ve en iyi şekilde yapabilme sanatıdır. Hem elinizdeki olanaklara göre ülkenizin bugününü yöneteceksiniz, hem de büyük düşünüp geleceği yönetmenin şartlarını, ülke gençleri için hazırlayacaksınız…
İyi de bu nasıl olacak? Ülke yönetimini bilgili, deneyimli, bilime öncelik veren, danışmasını ve uzmanlığa saygı duymasını bilen, dürüst ve milletine karşı sorumluluğunun bilincinde, kul hakkı yemekten korkan ve yalan söylemeyen birilerine vereceksiniz, o kişinin çalışmalarını takip edeceksiniz ve onu koruyacaksınız!
Fakat siz ülke yönetimini, üzerinde boş teneke taşıyan ve ancak arkasından itince yürüyen el arabası gibi birilerine verirseniz, bırakın geleceği yönetmeyi, bu gününüzü ve geçmişinizi de kaybedersiniz…
Bu dediklerimize itiraz edecek bir kişi var mı? Deli değilse niye itiraz etsin ki? Peki bizim yöneticilerimiz nasıl? Yukarıdaki vasıflara sahip biri var mı?
Erdoğan’ı izliyorum, hemen her gün ve defalarca konuşuyor! Salı günleri AKP Grup toplantısında, Beştepe’de muhtarlardan Büyükelçilere, Cumaları cami avlusunda, ilçe kongrelerinde, kadın kolları kongrelerinde, mikrofonu her gördüğünde konuşuyor. Daha doğrusu kendi kafasına göre aklına gelenleri doğru-yanlış tartmadan söylüyor!
Değerli Okurlar; Sürekli konuşan biri hiçbir şey öğrenemez. Öğrenmek için okumak, araştırmak, uzmanlarla çalışmak, bilim adamlarını desteklemek ve onları dinlemek gerekir. Erdoğan’ın ve kabinesinin kitap okuduklarını, yeni yayınları takip ettiklerini hiç sanmıyorum. Zaten Erdoğan kendisi söylüyor: “Ben vakit darlığından okuyamıyorum! Arkadaşlar bana özet çıkarıyorlar, ara sıra onlara göz atabiliyorum!”
Her işi kendiniz yapmaya kalkarsanız, çalışma arkadaşlarınıza görev vermekten çekinirseniz, hiçbir şey yapamazsınız. En kötü yönetici, zamanını verimli kullanamayan kişidir…
Peki Bademler, siyasete girmeden okurlar mıydı? Elbette, başta Teksas Çelik Bilek, Tom Miks, Zagor ve Fırıncının Kızı serilerini, hepsi hatim edercesine okumuşlardır…
Tüm bunlardan daha önemlisi ise şudur; Bir siyasetçi 3 sene önce, örneğin PKK terörü konusunda ne demiş, FETÖ için ne söylemiş, IŞİD konusunda ne demiş, ekonomi konusunda neler söylemiş, komşu ülke liderleri için neler demiş bunları mutlaka tekraren okumalıdır. Eğer dün söyledikleriyle bugünkü dedikleri çok farklı ise, topluma izah edip gerekiyorsa özür dilemelidir.
60 yaşında Başbakan üstelik profesör, IŞİD için “Onlar terörist değil, onlar Sünni asabi çocuklardır” derse ve o çocuklar Türkiye Başkonsolosluğunu esir alırlarsa dünya size poposuyla güler!
Ülkenin Cumhurbaşkanı tv canlı yayınında 3 sene önce “Çözüm Süreci boyunca biz Valilere talimat verdik. PKK’lıların tünel ve hendek kazmalarına göz yumdular” derse, dün ise Ana Muhalefet Liderine; “Yahu bu kilometrelerce hendekler- tüneller kazılırken siz neredeydiniz? Niye engellemediniz” diye hakaret ederse bunun iki sebebi olabilir; -Ya hafıza kaybı ciddi bir sorun olarak karşımızdadır, - Ya da ahlak-izan-edep iflas etmiştir.
Böyle siyaset olmaz. Böyle yönetim hiç olmaz. Olursa ne mi olur? Birileri size öyle bir dayak atar ki, Temel’den berbat olursunuz!
Temel, ormanda kaçak olarak ağaç kesiyormuş. O sırada çevreci gençlerden oluşan bir grup Temel’i durdurup sormuşlar? “Sen ne yapıyorsun amca?” Temel; Ağaç keseyrum da! Gençler, “kesemezsin, doğanın dengesini bozuyorsun” demişler. Temel ısrar edince kavga çıkmış ve gençler Temel’i bir güzel benzetmişler. Akşam Temel, ağzı burnu kan içinde kahveye gelince sormuşlar; “Ne bu halin uşağım?”
Temel; Ne bileyum ya. Bir sürü çocuk “Doğan’ın Yengesini” bozmuşum diye beni dövdüler. Ne Doğan’ı ne de yengesini tanırum da!”
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Ocak 2018 Rifat Serdaroğlu