Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

GELECEĞİMİZİ DE YEDİLER (2)

Siyasette her şey sonucuyla ölçülür ve başarının yerine hiçbir mazereti koyamazsınız! Yapamayan çeker gider, yapacak bilgi ve yeteneğe sahip olan gelir! Dolu dolu 15 yıldır Türkiye’yi kim tek başına yönetiyor? Kim, tüm sivil ve askeri bürokrasiyi görevlendirdi? İktidar hangi yasayı çıkarmak istedi de kimin engellemesi yüzünden çıkaramadı? Muhalefet partileri mi, Yargıtay mı, Danıştay mı, Anayasa Mahkemesi mi? Çevremizde iyi ilişkiler içinde olduğumuz bir tek komşu bırakmayan kim? PKK denen katil sürüsü ile “Çözüm Süreci”, “Akil İnsanlar” diyerek terörü azdıran kim? FETÖ denen hainlerle 11 yıl devletin tepesinde ortaklık yapan kimdi? IŞİD denen kafa kesicileri kim besledi? Hangi Belediyeler 7/24 bunlara servis yaptı? Bu manyakların “Askerlik Şubesi” gibi çalışmasına kim göz yumdu? Kim bu katilleri devlet ve özel hastanelerde tedavi edip, tekrar Suriye’ye gönderdi? Şimdi geldiğimiz nokta neresi? -Türkiye, tüm hür dünyanın gözünde teröre yardım eden ülke konumunda! -Bankalarımızın tamamına yakını yabancıların elinde! -Finans piyasalarının ve İstanbul Borsasının yaklaşık %75’i yabancıların elinde! -Avrupa ülkeleri, çevremizdeki ülkeler, ABD, Rusya ile ilişkilerimiz bomb.k! -Ülkenin borcu 129 Milyar Dolardan, 450 Milyar Dolara fırlamış! -Ülke nüfusunun 42 Milyonu bankalara gırtlaklarına kadar borçlu! -2017 Mayıs ayında Dış Ticaret açığımız %43,3 Artmış! -Uluslararası ticarette en önemli unsur olan “Hukuk Devleti” ve “Güvenilirlik” kayboldu! Elimizde ne var? Ne ile övünüyoruz? -Eksik malzeme ile yapılmış, her yıl yenilemek zorunda olduğumuz duble yollar! -Maliyetinin 4-5 katı fazlasına kazıklandığımız, daha da yıllar boyu borç ödemek zorunda kaldığımız köprü-geçit-havaalanları-satamadığımız TOKİ evleri! -İlaç için, bir tane TÜPRAŞ-PETKİM-Petrol Ofisi-İskenderun Demir Çelik-KEBAN- gibi üretime ve istihdama katkı yapacak tesis yapıldı mı? Yapılanlar 2-3 yıllık kârı karşılığında peşkeş çekilip satılmadı mı? İşte bu şartlarda, üzerimize gümbür-gümbür gelen 4. Endüstri Devrimi var! Biz görmesek te, kabul etmesek de 2020 yılından itibaren tanışacağımız ve şimdiden bir kısmı öngörülemeyen büyük sosyal olaylara sebep olacak bir gerçek! Ülkeyi yönetenlerin bu konuda hiçbir hazırlıklarının olmadığını, hatta “ne diyor bu adam yahu, biz tam da Osmanlı Ocaklarını kuruyorduk” diyen Bakanların varlığını biliyorum! Avrupa ve diğer ülkelerin büyük sanayicilerinin, kendilerine malzeme üreten tedarikçi firmalarımızın çoğuna şu talebi şimdiden ilettikleri bilinen bir gerçektir! (2018 yılından itibaren üretiminizi herhangi bir AB ülkesine kaydırmazsanız, yani fabrikanızı taşımazsanız, size yeni iş vermeyeceğiz!) Öncelikle neler yapılmalı; -Olağanüstü Hal derhal kaldırılmalı, Türkiye yeniden uluslararası hukuk normlarına dönmeli, yabancı yatırımcının istediği “Hukuksal Güven Ortamı” acilen sağlanmalıdır. -4. Endüstri Devrimine uyum sağlayabilecek özel sektör firmaları, devlet tarafından ciddi olarak desteklenmeli ve sayılarının artması sağlanmalıdır. Bunun için tüm üniversiteler ve STK’lar müşterek bir çalışma içinde olmalılar ve proje üretmelidirler. -Sanayide üretim bazında çeşitliliğe giderek ve tesislerimizi yenilemeli ve belli alanlarda rekabet edebilme gücümüzü arttırmalıyız. -BİLİM İNSANI yetiştirecek, gençlerimizi bilim insanı olarak eğitecek bir çağdaş eğitim sistemine derhal geçmeliyiz. Fen Liselerimizin sayısını çoğaltıp, buralara her türlü desteği vererek kalitelerini arttırmalıyız. En az iki lisana bilimsel düzeyde sahip olacak gençlerimiz çok kısa zamanda, ülkemizi rahatlatacak projelere imza atacaklardır. -Kaliteli elemanlar yetiştirerek, HİZMET SEKTÖRÜNÜ dünya standardına taşımalıyız. -Meslek eğitimi verip, gençlerimizi 2 yılda meslek sahibi yapacak Yüksek Okullar özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yayılmalıdır. -12 ay devam edecek Turizm potansiyelimizi, profesyonelce değerlendirmeliyiz. Elbette bu iş kavga etmekle, Duşakabinoğulları-Ramazan Davulcuları-Muhtar toplantıları- taşıma mitingler gibi dünyanın artık unuttuğu ilkelliklerle olmaz, olamaz. Çağdaş demokrasiye inanmış, kendisi, milleti ve dünya ile barışık Türkiye’nin huzurlu ve sakin ortamında Turizm gelirlerimiz bizim önemli desteğimiz olacaktır. -2002 yılından bu yana sistemli olarak öldürülen, TARIM canlandırılmalıdır. Her ilde bulunan üniversitelere “İKTİDAR MAŞASI” olacak rektörler yerine aklı ve bilimi önde tutan yöneticiler atanmalı ve üniversite-ziraat odaları-çiftçi köylü kuruluşları iş birliği içinde olmalıdır. -Ülkemize zorunluluktan veya kaçak girmiş milyonlarca kişi, yetişkin erkeklerden başlamak üzere 1 yıl içerisinde kendi ülkelerine gönderilmelidir. Suriyeli gençlere tanınan sınavsız üniversite, kredi, her ay verilen paralar kaldırılmalıdır. Kimse şunu unutmamalıdır; -Herkes bakabileceği, sorumluluklarını yerine getirebileceği kadar çocuğa sahip olmalıdır. Sosyal devlete tabii ki evet ama çocukların öncelikli sorumluluğu ana-babaya düşer. Tavşan gibi doğur, sonra sal sokağa! Kimin hakkı var böyle bir vahşete? Eğer her sene artan 1,5 nüfusu dengeleyemezsek, onlara istihdam sağlayamazsak, onları sağlıklı bir şekilde besleyemezsek, onları eğitemezsek, her biri ülkemiz için umut olacak bu gençler, potansiyel aç birer terör militanı olarak karşımıza çıkar. Ülkede, evinizde, iş yerinizde huzur kalmaz… Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Temmuz 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 01 Temmuz 2017 - Cumartesi
Rıfat SERDAROĞLU

GELECEĞİMİZİ DE YEDİLER (2)

Siyasette her şey sonucuyla ölçülür ve başarının yerine hiçbir mazereti koyamazsınız! Yapamayan çeker gider, yapacak bilgi ve yeteneğe sahip olan gelir!

Dolu dolu 15 yıldır Türkiye’yi kim tek başına yönetiyor? Kim, tüm sivil ve askeri bürokrasiyi görevlendirdi? İktidar hangi yasayı çıkarmak istedi de kimin engellemesi yüzünden çıkaramadı? Muhalefet partileri mi, Yargıtay mı, Danıştay mı, Anayasa Mahkemesi mi? Çevremizde iyi ilişkiler içinde olduğumuz bir tek komşu bırakmayan kim? PKK denen katil sürüsü ile “Çözüm Süreci”, “Akil İnsanlar” diyerek terörü azdıran kim? FETÖ denen hainlerle 11 yıl devletin tepesinde ortaklık yapan kimdi? IŞİD denen kafa kesicileri kim besledi? Hangi Belediyeler 7/24 bunlara servis yaptı? Bu manyakların “Askerlik Şubesi” gibi çalışmasına kim göz yumdu? Kim bu katilleri devlet ve özel hastanelerde tedavi edip, tekrar Suriye’ye gönderdi?

Şimdi geldiğimiz nokta neresi? -Türkiye, tüm hür dünyanın gözünde teröre yardım eden ülke konumunda! -Bankalarımızın tamamına yakını yabancıların elinde! -Finans piyasalarının ve İstanbul Borsasının yaklaşık %75’i yabancıların elinde! -Avrupa ülkeleri, çevremizdeki ülkeler, ABD, Rusya ile ilişkilerimiz bomb.k! -Ülkenin borcu 129 Milyar Dolardan, 450 Milyar Dolara fırlamış! -Ülke nüfusunun 42 Milyonu bankalara gırtlaklarına kadar borçlu! -2017 Mayıs ayında Dış Ticaret açığımız %43,3 Artmış! -Uluslararası ticarette en önemli unsur olan “Hukuk Devleti” ve “Güvenilirlik” kayboldu!

Elimizde ne var? Ne ile övünüyoruz? -Eksik malzeme ile yapılmış, her yıl yenilemek zorunda olduğumuz duble yollar! -Maliyetinin 4-5 katı fazlasına kazıklandığımız, daha da yıllar boyu borç ödemek zorunda kaldığımız köprü-geçit-havaalanları-satamadığımız TOKİ evleri! -İlaç için, bir tane TÜPRAŞ-PETKİM-Petrol Ofisi-İskenderun Demir Çelik-KEBAN- gibi üretime ve istihdama katkı yapacak tesis yapıldı mı? Yapılanlar 2-3 yıllık kârı karşılığında peşkeş çekilip satılmadı mı?

İşte bu şartlarda, üzerimize gümbür-gümbür gelen 4. Endüstri Devrimi var! Biz görmesek te, kabul etmesek de 2020 yılından itibaren tanışacağımız ve şimdiden bir kısmı öngörülemeyen büyük sosyal olaylara sebep olacak bir gerçek!

Ülkeyi yönetenlerin bu konuda hiçbir hazırlıklarının olmadığını, hatta “ne diyor bu adam yahu, biz tam da Osmanlı Ocaklarını kuruyorduk” diyen Bakanların varlığını biliyorum! Avrupa ve diğer ülkelerin büyük sanayicilerinin, kendilerine malzeme üreten tedarikçi firmalarımızın çoğuna şu talebi şimdiden ilettikleri bilinen bir gerçektir! (2018 yılından itibaren üretiminizi herhangi bir AB ülkesine kaydırmazsanız, yani fabrikanızı taşımazsanız, size yeni iş vermeyeceğiz!)

Öncelikle neler yapılmalı; -Olağanüstü Hal derhal kaldırılmalı, Türkiye yeniden uluslararası hukuk normlarına dönmeli, yabancı yatırımcının istediği “Hukuksal Güven Ortamı” acilen sağlanmalıdır. -4. Endüstri Devrimine uyum sağlayabilecek özel sektör firmaları, devlet tarafından ciddi olarak desteklenmeli ve sayılarının artması sağlanmalıdır. Bunun için tüm üniversiteler ve STK’lar müşterek bir çalışma içinde olmalılar ve proje üretmelidirler. -Sanayide üretim bazında çeşitliliğe giderek ve tesislerimizi yenilemeli ve belli alanlarda rekabet edebilme gücümüzü arttırmalıyız. -BİLİM İNSANI yetiştirecek, gençlerimizi bilim insanı olarak eğitecek bir çağdaş eğitim sistemine derhal geçmeliyiz. Fen Liselerimizin sayısını çoğaltıp, buralara her türlü desteği vererek kalitelerini arttırmalıyız. En az iki lisana bilimsel düzeyde sahip olacak gençlerimiz çok kısa zamanda, ülkemizi rahatlatacak projelere imza atacaklardır. -Kaliteli elemanlar yetiştirerek, HİZMET SEKTÖRÜNÜ dünya standardına taşımalıyız. -Meslek eğitimi verip, gençlerimizi 2 yılda meslek sahibi yapacak Yüksek Okullar özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yayılmalıdır. -12 ay devam edecek Turizm potansiyelimizi, profesyonelce değerlendirmeliyiz. Elbette bu iş kavga etmekle, Duşakabinoğulları-Ramazan Davulcuları-Muhtar toplantıları- taşıma mitingler gibi dünyanın artık unuttuğu ilkelliklerle olmaz, olamaz. Çağdaş demokrasiye inanmış, kendisi, milleti ve dünya ile barışık

Türkiye’nin huzurlu ve sakin ortamında Turizm gelirlerimiz bizim önemli desteğimiz olacaktır. -2002 yılından bu yana sistemli olarak öldürülen, TARIM canlandırılmalıdır. Her ilde bulunan üniversitelere “İKTİDAR MAŞASI” olacak rektörler yerine aklı ve bilimi önde tutan yöneticiler atanmalı ve üniversite-ziraat odaları-çiftçi köylü kuruluşları iş birliği içinde olmalıdır. -Ülkemize zorunluluktan veya kaçak girmiş milyonlarca kişi, yetişkin erkeklerden başlamak üzere 1 yıl içerisinde kendi ülkelerine gönderilmelidir. Suriyeli gençlere tanınan sınavsız üniversite, kredi, her ay verilen paralar kaldırılmalıdır.

Kimse şunu unutmamalıdır; -Herkes bakabileceği, sorumluluklarını yerine getirebileceği kadar çocuğa sahip olmalıdır. Sosyal devlete tabii ki evet ama çocukların öncelikli sorumluluğu ana-babaya düşer. Tavşan gibi doğur, sonra sal sokağa! Kimin hakkı var böyle bir vahşete? Eğer her sene artan 1,5 nüfusu dengeleyemezsek, onlara istihdam sağlayamazsak, onları sağlıklı bir şekilde besleyemezsek, onları eğitemezsek, her biri ülkemiz için umut olacak bu gençler, potansiyel aç birer terör militanı olarak karşımıza çıkar. Ülkede, evinizde, iş yerinizde huzur kalmaz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Temmuz 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.