Bir Kamu Bankası nasıl zarar ederse, o zarara “Görev Zararı” denir?
Serbest Piyasa Ekonomisinin uygulandığı ülkelerde “Görev Zararı” olmaz!
Bizde ise şu şekilde olur;
Örneğin ülkeyi yöneten siyasi irade, o yıl doğa şartlarından sıkıntıya düşmüş tarım kesimini veya Pandemi nedeniyle dükkanlarını kapatmak zorunda kalan küçük esnafı destekleme kararı alabilir. Çiftçinin (Ziraat Bankası) veya esnafın (Halk Bankası) kamu bankalarına olan borçlarını erteler veya kredi faiz oranlarını bu iki kesim için düşürülmesini isteyebilir.
Serbest Piyasa koşullarına tabi olan Kamu Bankaları bu durumda doğal olarak zarar eder! İşte bu ve benzeri zararlara “Görev Zararı” denir ve zarar hazine tarafından karşılanır. Başka bir deyişle, zarar tüm milletin üzerine yıkılır!
Bu işin doğrusu, ülkede tarım, esnaf ve diğer kesimler için resmi veya özel sigortacılığı zorunlu tutmak, geliştirmektir.
Gerekirse, sigorta anlayışı tam olarak yerleşinceye kadar, devlet sigorta prim desteği verebilir.
O zaman, “yağmur yağdı sel oldu battık”, “dükkan kapalı battık” gibi feryatları gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi duymayız…
AKP döneminde Kamu Bankaları ciddi boyutta zarar ettiler.
Adına da “Görev Zararı” deyip, hazineden destek aldılar ve aktif rasyolarını düzeltip, batmaktan kurtuldular!
Eğer herhangi bir özel banka bu duruma düşseydi, kesin olarak batardı!
Bu yıl Ziraat Bankasına 4,4 milyar lira, Halk Bankasına da 3,1 milyar lira
“Görev Zararı karşılığı” olarak aktarıldı!
Bu paralar “Görev Zararı” diye halkımızın sırtına yüklendi!
İki banka bu yıl çiftçimize destek oldu mu? Pandemi nedeniyle esnafımıza karşılıksız destek mi oldu? Hiçbiri olmadı!
AKP Hükümeti olarak siz, Medya kuruluşu satın alıp AKP tetikçisi yapsın diye Demirören’e devlet bankasından 700 milyon dolardan fazla para verirseniz bunun adı görev zararı değil, “GÖREV KAZIĞI” olur.
AKP Hükümeti olarak siz, Virjin adasındaki bir şirkete 1,6 Milyar Dolar para verir ve 6 yılda tahsil etmezseniz, parayı veren Banka Genel Müdürünü de, parayı alan şirketin yönetim kurulu üyesi yaparsanız ve şirket tarafından bu kredinin alınmadığı yazılı olarak kamuoyuna açıklanırsa buna görev zararı değil,
“GÖREV SOYGUNU” denir.
AKP Hükümeti olarak siz, kendi çiftçinizin yetiştirdiği mısırın tonuna taban fiyat olarak 1325 lira verip üstelik bu fiyata da almazsanız, yurtdışından tonu 2000 liraya mısır ithal ederseniz, bunun adı görev zararı değil, “GÖREV HIRSIZLIĞI” denir.
AKP Hükümeti olarak siz, ihale şartlarını “Ticari Sır” diye milletten sakladığınız şehir hastaneleri için paydaş müteahhitlerinize, bu sene maliyet artışı diye 6,6 Milyar lira fazladan bağışlarsanız bunu adına görev zararı değil “GÖREV SOYGUNU” denir.
Azizi Türk Milleti;
DOĞRU Parti olarak bu soygunları yazıyoruz ve belgelendiriyoruz.
Önümüzdeki dönemde bunların hesabı hukuk önünde görülecek ve bu paralar Türk Hazinesine geri kazandırılacaktır.
Bu hesabın görülmesi için tek şart var!
Türk Milleti olarak yediğimiz kazıkların farkına varmamız, artık ayağa kalkıp kendi kaderimize el koymamız, ve dinimizi istismar eden din tacirlerine ve AKP’nin türevlerine kıymet vermememiz gerekir.
Yani hesabı önce sizler oy sandığında soracaksınız, sonra bağımsız Türk Yargısı!
Umarım, tarikat-cemaat artığı bu soyguncuları başımızdan atmaya karar verirsiniz.
Yoksa size bizde yardım edemeyiz. Kör kuyulara düşeriz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ocak 2021
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı