Bir ülkede, bir kurumda, bir işletmede işler kötüye gidiyorsa sorumlusu yöneticidir. Hele siyasette! Ülke yönetiminde, hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Yapamayan gider, ihanet varsa hesap verir öyle gider, yapan başarılı olan devam eder…
Türkiye’nin hem dışarda hem içerde çökmesinin, toplumun dokusunun bozulmasının, her yaştan insanların açlıktan, işsizlikten ölümü seçmelerinden öncelikle AKP üst düzey kadroları sorumludur.
AKP üst yönetiminin yaptıkları içinde, Türk Devletine-Türk Milletine ve Türk Ordusuna ihanet vardır. Hem de katmerli ihanet vardır. Elbette ki hesap verecekler. Yeniden bağımsız ve tarafsız hale getirilecek Türk Yargısına hesap verecekler. Suçlu kim varsa, kim anayasa ve yasaları çiğnedi ise, makamı-mevkii ne olursa olsun, mutlaka hesap verecektir. Bunları, bir intikam veya öç alma duygusu ile söylemiyorum! Adaletin gereği olarak söylüyorum. Devlet, eğer hesap sorabiliyorsa devlettir. Bugüne kadar olduğu gibi eğer ihanetin hesabı sorulmazsa, toplumda adaleti-birliği-bütünlüğü koruyamayız…
Bugün Türk Siyasetinde Cumhurbaşkanlığına kadar yükselen Abdullah Gül’ü irdelemeyiz. Çünkü aylar sonra konuşmayı becerdi. Gül için, Milli Görüşteki ağabeyleri şunu söyler; “Gül, sinsidir. Korkaktır. Karar vermede çok zorlanır.”
Çeşitli devlet görevlerinde bulunan Gül’ün önemli eylemlerine bakalım ve bunlar saflıktan mı, yoksa ihanet nedeniyle mi yapıldı, kararını verelim;
-Yıl 2003 Abdullah Gül Dışişleri Bakanı. Gül, tüm yurtdışı temsilciklerimize, Cemaatin ve FETÖ Okullarının desteklenmesi için, RESMİ TALİMAT yazan ilk Dışişleri Bakanıdır. Bu eylem, saflıktan olabilir mi?
-Yıl 2007 Abdullah Gül Cumhurbaşkanı. Suudi Kralı Türkiye’ye geldi. Gül, kendisini havaalanında karşıladı. Suudi Kral, Anıtkabir’e gitmeyi reddetti. T.C Devleti Cumhurbaşkanı Gül kendisini de Çankaya Köşkünde ziyaret etmeyen Kralı, kaldığı otelde ziyaret etti! Böyle bir rezillik çadır devletlerinde olur mu?
-Yıl 2008/14Mayıs Abdullah Gül Cumhurbaşkanı. İngiltere Kraliçesi, Cumhurbaşkanı Gül’e “Büyük Şövalye Nişanını” Türkiye’de taktı. Bu madalya “Ulu Haç için mücadele edenlere” verilirdi. Kraliçe, Çanakkale’de batırdığımız İngiliz Savaş Gemisi ile aynı adı taşıyan (HMS) gemiyi, Çanakkale’ye demirledi. Gemiye Türk Bayrağı asılmadı! Kraliçe, sömürge ülkelerine giderken taktığı tacını taktı. İngiltere’deki Exeter mezunu Gül, o gemiye çıktı ve madalyayı aldı! Madalya veriliş nedeni olarak, Gül’ün Ermenistan ile olan iyi ilişkileri belirtildi.
-Yıl 09 Kasım 2010 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; 09 Kasım 1918, İngilizlerin Çanakkale Boğazını ve İskenderun ve Antakya’yı işgalinin yıldönümüdür! Kraliçe, böyle bir günde Gül’e Sevr’i hazırlayan bir kurumun, yani Chatnam House madalyası takar. Gül de bu madalyayı kabul eder!
Cumhuriyetin değerleri teker teker koparılırken, hukuk devleti yok edilirken, Yüksek Yargı FETÖ’ya teslim edilirken, laiklik ilkesi çiğnenirken, Türk Ordusuna kumpaslar kurulurken, Türk Devleti soyulurken seyredeceksiniz, Türkiye Cumhurbaşkanlığı onurunu, Suudi Kralın ve İngiltere Kraliçesinin ayakları altına sereceksiniz, ömrünüz boyunca siyasi İslam’ı savunacaksınız, şimdi de “Siyasi İslam” çökmüştür diyeceksiniz.
İngiliz tefecilerinin talimatına karşı koyamayıp, siyaset sahnesine çıkmaktan korkacaksınız ve bir başka suçlu AKP’liyi (Babacan) öne süreceksiniz! Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
AKP’de Cumhurbaşkanlığı-Başbakanlık-Bakanlık yapmış herkes yaptıklarının, yediklerinin, ettiklerinin hesabını verecek…
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Şubat 2020 Rifat Serdaroğlu