Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

HIRSIZ BİLE BUNU YAPMAZ!

Aşağıda aktaracağım gerçek olayları, anadan babadan mesleği “Hırsız” olan bile yapmaz, yapamaz! Hırsız sadece çalar! Ya “Hırsız” olarak yetiştirildiğinden ya da ahlaksız olduğundan çalar. Çoğu da eğitimsiz, cahil ve kimsesizdir… Fakat adının önünde “Profesör” yazan, üstelik T.C Devletinin Bakanlık koltuğunda oturan ve hırsızın bile yapmayacağı işi yapan kişilere ne ad konur, inanın bulamıyorum. Bunlara “Hırsız” demek çok hafif kalır! Birincisi; Adam, Bakan! Üstelik Profesör. Devletten maaş alan bakanlık personelini, kendi evinde çalıştırmaya başlıyor. Kim o çalıştırdığı vatandaşlar? Devletimizin Memurları. Maaşını nereden alıyor? Hepimizin vergilerinden oluşan Milli Bütçeden. Maaşını biz veriyoruz, kişi zorla bakanın evinde hizmetçi gibi çalıştırılıyor. Bakanın yaptığı, hem devlet kesesinden haksız yere ve kanunsuz olarak sebeplenmek, hem de kişi hak ve özgürlüklerini bilerek, makamını kullanarak istismar etmektir. Bakan, daha önce çalıştığı ABD şirketinde aynı işi yapabilir miydi? Yapmaya niyetlendiği anda kapının önüne konurdu. Bu yapılan duble hırsızlıktır. Haysiyetin kırıntısını taşıyan biri, devlet görevinden derhal istifa eder, defolur gider. İkincisi; Adam, Bakan! Üstelik Erdoğan’ın özel tercümanı. İstanbul Belediyesinde kadrolu olan, maaşını belediyeden alan bir şoförü kendi özel şoförü olarak 6 sene boyunca kullanmış. Hem de hiç utanmadan. Durum ortaya çıkınca, Türk Milletinden bir özür dilemek bile yok! İstanbulların ödediği vergiden oluşan belediye bütçesinden maaş alan garibanı, ailenin getir-götür işlerinde kullanacaksın, sonra adam diye gezeceksin. Bunun yaptığı da duble hırsızlıktır. Üçüncüsü; Adam, sadece milletvekili! Şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı. Fakat hala Başbakan olduğu günden beri, yani yaklaşık 1 senedir Çankaya Köşkünü babasının malı gibi kullanıyor! Hakkı var mı? Yok. İyi de nasıl kullanabiliyor? Siz, TC Vatandaşı olarak “Ben asılım, Binali vekil. Ben de Çankaya Köşkünde bir gece kalmak istiyorum” deseniz, kendinizi nerede bulurdunuz? Silivri de mi? Peki, soru şu; Bu üç kişi, bu hırsızlığı bilmeden mi yapıyor? Bu üç kişiye devletin makamları teslim edilir mi? Hele hele İstanbul Belediyesi teslim edilir mi? Ciğeri, kediye teslim eder misiniz? Haydi İstanbul, kovala bu hırsızları… Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Mayıs 2019 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 15 Mayıs 2019 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

HIRSIZ BİLE BUNU YAPMAZ!

Aşağıda aktaracağım gerçek olayları, anadan babadan mesleği “Hırsız” olan bile yapmaz, yapamaz! Hırsız sadece çalar! Ya “Hırsız” olarak yetiştirildiğinden ya da ahlaksız olduğundan çalar. Çoğu da eğitimsiz, cahil ve kimsesizdir…

Fakat adının önünde “Profesör” yazan, üstelik T.C Devletinin Bakanlık koltuğunda oturan ve hırsızın bile yapmayacağı işi yapan kişilere ne ad konur, inanın bulamıyorum. Bunlara “Hırsız” demek çok hafif kalır!

Birincisi; Adam, Bakan! Üstelik Profesör. Devletten maaş alan bakanlık personelini, kendi evinde çalıştırmaya başlıyor. Kim o çalıştırdığı vatandaşlar? Devletimizin Memurları. Maaşını nereden alıyor? Hepimizin vergilerinden oluşan Milli Bütçeden. Maaşını biz veriyoruz, kişi zorla bakanın evinde hizmetçi gibi çalıştırılıyor. Bakanın yaptığı, hem devlet kesesinden haksız yere ve kanunsuz olarak sebeplenmek, hem de kişi hak ve özgürlüklerini bilerek, makamını kullanarak istismar etmektir. Bakan, daha önce çalıştığı ABD şirketinde aynı işi yapabilir miydi? Yapmaya niyetlendiği anda kapının önüne konurdu. Bu yapılan duble hırsızlıktır. Haysiyetin kırıntısını taşıyan biri, devlet görevinden derhal istifa eder, defolur gider.

İkincisi; Adam, Bakan! Üstelik Erdoğan’ın özel tercümanı. İstanbul Belediyesinde kadrolu olan, maaşını belediyeden alan bir şoförü kendi özel şoförü olarak 6 sene boyunca kullanmış. Hem de hiç utanmadan. Durum ortaya çıkınca, Türk Milletinden bir özür dilemek bile yok! İstanbulların ödediği vergiden oluşan belediye bütçesinden maaş alan garibanı, ailenin getir-götür işlerinde kullanacaksın, sonra adam diye gezeceksin. Bunun yaptığı da duble hırsızlıktır.

Üçüncüsü; Adam, sadece milletvekili! Şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı. Fakat hala Başbakan olduğu günden beri, yani yaklaşık 1 senedir Çankaya Köşkünü babasının malı gibi kullanıyor! Hakkı var mı? Yok. İyi de nasıl kullanabiliyor?

Siz, TC Vatandaşı olarak “Ben asılım, Binali vekil. Ben de Çankaya Köşkünde bir gece kalmak istiyorum” deseniz, kendinizi nerede bulurdunuz? Silivri de mi?

Peki, soru şu; Bu üç kişi, bu hırsızlığı bilmeden mi yapıyor? Bu üç kişiye devletin makamları teslim edilir mi? Hele hele İstanbul Belediyesi teslim edilir mi?

Ciğeri, kediye teslim eder misiniz? Haydi İstanbul, kovala bu hırsızları…

Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Mayıs 2019 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.