Emirle Boğaz Köprüsüne gönderilmiş, hiçbir şeyden haberi olmayan o zavallı askerin kafasını kesen, elindeki ile palaska ile o gariban çocukları döven o sakallı cani var ya, işte o resme iyi bakın…
Erdoğan Demokrasisinde, bu katil bir gün bile ceza almayacak!
Bu ve benzeri sapık katiller, Erdoğan’ın özlediği istediği ve planladığı düzende “İstanbul Din Polisi” olarak görev yapacaklar!
Senelerdir yazıyoruz, konuşuyoruz ama bazı çevreleri hala inandıramadık.
Bir kez daha ve açık-açık yazalım;
-Erdoğan hiçbir zaman gerçek anlamda bir DEMOKRAT olmamıştır, olmayacaktır.
-Kendi ağzıyla söylediği gibi, demokrasi onun için sadece bir araçtır.
-Erdoğan biat yani şartsız itaat ister. AKP’de Erdoğan’ın “ol” dediği olur, “olmasın” dediği olmaz. En hafif tartışmayı bile kabul etmeyen kafaya, demokrat diye saygı gösterenler, inananlar ya demokrasinin ve özgürlüğün ne olduğunu bilmiyorlardır, ya da kör cahil veya korkaklardır.
-Erdoğan Kadın-Erkek eşitliğine inanmaz. Eşitliği yaradılışa ters olarak gördüğünü kendisi söylemiştir.
-Erdoğan Kuvvetler Ayrılığı ilkesine inanmaz. Bu ilkeyi ayak bağı olarak gördüğünü kendisi söyler.
-Erdoğan Lâikliğe inanmaz. Defalarca bunu söylemiştir.
-Erdoğan Yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına da inanmaz. Yargı kararlarını tanımayacağını defalarca söylemiştir.
-Erdoğan Türk Milleti ve Türk Tarihi önünde ettiği yemini defalarca çiğnemiş, Anayasa ihlal suçunu onlarca kez işlemiştir.
Bu yazılan gerçeklerle ilgili yazılı belgeler benim arşivimde mevcut olduğu gibi, şu an dahi herkesin bu bilgi ve belgelere ulaşması mümkündür.
Şimdi kendi ağzıyla kendini bu kadar açık ve net olarak tarif eden birine hala “Demokrat” diyecek biri varsa, o kişiden “Diktatör” nasıl olur diye beni aydınlatmasını isteyeceğim…
Kendi altı tarafından esir alınan Orgeneral Akar, sözüm size;
Canı sana emanet edilmiş o askerin kesilmiş kafasını, büst yaptır ve masana koy! Türk Ordusunu ne hale getirdiğini her gün bir kez gör. Sorumluluklarını hatırla ve yapman gerekeni yap…
Başkumandan Erdoğan sözüm size;
Nasıl ki Mavi Marmara’da ölenlerin sorumlusu siz iseniz, nasıl ki PKK’lıların yaptığı siperlerde ölen asker ve polislerin sorumlusu sizseniz, 15 Temmuz gecesi ölen tüm insanlarımızın da en baştaki sorumlusu sizsiniz. Siz defalarca insanları sokağa ve meydanlara, darbecilere karşı çıkmaya çağırdınız! Türk Ordusunun genlerinde olan “Türk Milleti sevgisi” daha fazla kan dökülmesini önledi. Yapmanız gereken, meydanlara ve tankların üzerine sizin ve parti liderlerinin çıkması idi! Yeltsin kadar olamadınız!
Siz saklanmayı ve kendinizin yerine suçsuz-günahsız olan size inanmış insanların ölmesini istediniz! Bizlere hep iki gömleğiniz olduğunu söyleyip durdunuz; Düğün gömleği ve idamlık gömlek! Kimsenin burnunun kanamasını bile istemeyiz ama o ikinci gömlek nerede kaldı?
Eyy AKP’liler sözüm size;
“Millet sokakta ve meydanda idi! Demokrasiye ve bize sahip çıktık” diye övünmeyin. Meydanlara çıkanlar, AKP teşkilatlarının bir kısmı ve AKP’den yemlenenler idi. İstanbul’da AKP’li belediyelerde çalışan taşeron işçilerin sayısı, meydana çıkanların en az dört katıdır. İzmir’de sokağa çıkanlar 3-5 bin kişi idi. Yani Türk Milleti sokağa filan çıkmadı, sadece oynanan rezilliği seyretti.
Sokağa çıkmak, bizim yaptığımız gibi, Cumhuriyet Mitinglerinde milyonlarca çağdaş ve aydın insanın “Kızlı-Erkekli” meydanları doldurması ve kimsenin burnu dahi kanamadan, evlerine huzurla dönmeleri gibi olur…
Başkomutan kayıp, Genelkurmay Başkanı kayıp, Kuvvet Komutanları kayıp, Milletvekilleri TBMM binasının sığınağında kayıp, eee sonra gariban millete, “Hadi sokağa çıkın, demokrasiyi koruyun!”
Sıkıyorsa sizler sokağa çıkın beyler, sizler çıkın…
Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Temmuz 2016
Rifat Serdaroğlu