Çanakkale Haber

N.Ebru SAKALLI
Köşe Yazarı
N.Ebru SAKALLI
 

İŞİN EN ACI TARAFI

Son yıllarda ülkemiz insanındaki ,aşırı  tüketim çılgınlığının farkında mısınız?Peki buna nelerin sebep olduğunun?Emperyalist ülkelerin toplumları kobay gibi kullandıklarını ve bunu hiç çekinmeden  belgelerle açıkladıklarını  biliyor musunuz?Yemek yeme alışkanlıklarımızdan  tutun da  ,siyaset ayağımıza  kadar bütün dinamiklerimizi deformasyona uğratıp kendi kalıplarına oturtmak için, bilimin verilerini nasıl kullandıklarının  çok geç olmadan farkına varmalıyız artık..Emperyalist ülkelerin amacı; etkisine almaya çalıştığı devletlerin  kaynaklarından yararlanma hakkına sahip olmayı kendilerine şiar edinmiş olmalarıdır. Bu amaç uğruna yapmayacakları hinlik  yoktur.Göz diktikleri devletleri kobay olarak kullanmaktan çekinmezler.Türkiye Cumhuriyeti üzerine göz dikilmiş bir devlettir.Bu ülkelerin etkisine girmemeli,  bir nevi kendimizi kobay olmaktan kurtarma bilincine ermeliyiz.Bunu da üzerimizde oynanan oyunları çözerek yapabiliriz.Ekonomik oyunlarıdan biri  aşırı tüketmemiz üzerine kurulmuştur.Bizleri borçlandırıp kendilerine bağımlı hale getirmek  ve inek gibi sağmal yapmaktır.Şu zamanda  İnsanımız artık,  gelirine bakmadan tüketmeye,  kapitalizmin kölesi  haline getirilmeye endekslenmiş durumda.Özellikle kapitalizmin en büyük tuzağına, yani kredi kartı ile gelirinden daha fazla harcama yapmaya kodlanmış vaziyette.İnsan beynini etkisi altına  almada ilk sırada ve  en etkili  yol olan medya, bunda en büyük rolü üstlenmiş konumda . Bu oyunlara zemin hazırlayanlarsa ,  TV program yapımcıları. Abuk subuk programlarla insanların yaşam dinamiklerini değiştirme çabasındalar.Kendi ülkesinin insanını,emperyalist ülkelerin oyuncağı yapmak adına  ve bunun yanında   sırf çok para kazanmak uğruna, dinamiklerimizi  dejenere etmek için, bu oyunlara dahil olan  programcıların, üstelik de bu ülkenin vatandaşı olmaları en acı tarafı. Televizyondaki programların izlenme oranlarına bakarsanız ne anlatmaya çalıştığımızı kesin anlayacaksınız(evlilik programları, faydası olmayan yarışma programları,benim stilim,ve  …vb).Ülkemin insanı bu tür programlarla uyuşturuluyor ve ne acıdır ki, onlarda sanki dünden razı uyuşturulmaya.Dikkat ederseniz bütün dizilerde son model arabalar,evler,yatlar,katlar ,şık giyinen insanlar,lüks içinde geçen hayatlar.Bunları seyreden bazı kesim izleyiciler  üzerinde olumsuz etki yaptığı biliniyor.Bu tür programları izleyen  kitle, gerçek hayatla, tv de bize gösterilen hayatları  kıyaslarken psikolojik travma bile yaşayabiliyor.Bunların ülkemiz ve insanımız  üzerinde ,kurulmaya çalışılan kontrol mekanizmasının  oyunu olduğunun ne yazık ki farkına varamıyoruz.Lüks hayatlar bize hoş  ve normalmiş  gibi gösterildiği için ,o hayata erişebilmek adına belki de etik olmayan  yollara   bile başvuruyoruz.Bu da toplum ahlakının deformasyona uğramasına kendi öz bilincimizin kaybına ve kolay av olmaya sebep oluyor.Güçlü devletler tarafından, her yönüyle deforme edilmiş toplumları ele geçirmek daha da kolaylaşıyor.Siyasi ayakta  da etik olmayan davranışlar sergileyebilen insanlar haline getiriliyoruz.Kendi çıkarlarımız uğruna ,ülkenin çıkarlarını umursamayan,önce vatan demek doğrusu  iken, artık önce ben diyen  bireyler haline  getirilmiş  haldeyiz.Mesela kamu mallarının peşkeş çekilmesini gayet doğal karşılayabiliyor,hatta bize peşkeş çekseler de köşeyi dönsek diye aklımızdan geçirebiliyoruz.Allah’tan müslümanız.Dışımız müslüman ama, esas ruhumuzun  müslüman olması,ahlakımızın tartışılmaz olması  gerektiğinin önemi  bizlere  unutturulmuş  durumda.   Şahsi çıkarlarımız  ve  daha çok para kazanmak  uğruna ruhumuzu satacak  konuma gelmiş olmaktan korkuyorum artık.  Kul hakkı  nedir diye düşünmeden, bütün kamu mallarında kul hakkının olduğunu  ve Tanrının “ kul hakkı ile huzuruma gelmeyin” dediğini  bile bile,  kul hakkının dibine vuruyoruz.Ormanların rant için yakılıp yok edilmesine sesimizi bile çıkartmıyoruz.”Kıyametin kopacağını bilseniz bile  elinizdeki fidanı dikin “ diye  öğüt veren bir hadisin var  olduğunu bilerek yapıyoruz bu yanlış davranışları.Yani aslında  peygamberimizin üzerimizdeki etkisini   deforme etmişler de bundan bizim haberimiz  bile olmamış.Bizler toplum olarak  bir şekilde artık  buna dur demeliyiz.Yoksa yok olmaya mahkumuz.Sanmayın ki, bu ülkeler yanlız başlarına  bu kumpasları planlıyor.Ülkemiz içinde yetiştirdikleri ve yerleştirdikleri  işbirlikçileri var.İşbirlikçileri olmadan bunu başarmaları imkansız.Ve hiç bir ülkenin haini, bizdeki kadar çok degil  bu da  işin en acı veren tarafı…
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2016 - Cuma
N.Ebru SAKALLI

İŞİN EN ACI TARAFI

Son yıllarda ülkemiz insanındaki ,aşırı  tüketim çılgınlığının farkında mısınız?Peki buna nelerin sebep olduğunun?Emperyalist ülkelerin toplumları kobay gibi kullandıklarını ve bunu hiç çekinmeden  belgelerle açıkladıklarını  biliyor musunuz?Yemek yeme alışkanlıklarımızdan  tutun da  ,siyaset ayağımıza  kadar bütün dinamiklerimizi deformasyona uğratıp kendi kalıplarına oturtmak için, bilimin verilerini nasıl kullandıklarının  çok geç olmadan farkına varmalıyız artık..Emperyalist ülkelerin amacı; etkisine almaya çalıştığı devletlerin  kaynaklarından yararlanma hakkına sahip olmayı kendilerine şiar edinmiş olmalarıdır. Bu amaç uğruna yapmayacakları hinlik  yoktur.Göz diktikleri devletleri kobay olarak kullanmaktan çekinmezler.Türkiye Cumhuriyeti üzerine göz dikilmiş bir devlettir.Bu ülkelerin etkisine girmemeli,  bir nevi kendimizi kobay olmaktan kurtarma bilincine ermeliyiz.Bunu da üzerimizde oynanan oyunları çözerek yapabiliriz.Ekonomik oyunlarıdan biri  aşırı tüketmemiz üzerine kurulmuştur.Bizleri borçlandırıp kendilerine bağımlı hale getirmek  ve inek gibi sağmal yapmaktır.Şu zamanda  İnsanımız artık,  gelirine bakmadan tüketmeye,  kapitalizmin kölesi  haline getirilmeye endekslenmiş durumda.Özellikle kapitalizmin en büyük tuzağına, yani kredi kartı ile gelirinden daha fazla harcama yapmaya kodlanmış vaziyette.İnsan beynini etkisi altına  almada ilk sırada ve  en etkili  yol olan medya, bunda en büyük rolü üstlenmiş konumda . Bu oyunlara zemin hazırlayanlarsa ,  TV program yapımcıları. Abuk subuk programlarla insanların yaşam dinamiklerini değiştirme çabasındalar.Kendi ülkesinin insanını,emperyalist ülkelerin oyuncağı yapmak adına  ve bunun yanında   sırf çok para kazanmak uğruna, dinamiklerimizi  dejenere etmek için, bu oyunlara dahil olan  programcıların, üstelik de bu ülkenin vatandaşı olmaları en acı tarafı. Televizyondaki programların izlenme oranlarına bakarsanız ne anlatmaya çalıştığımızı kesin anlayacaksınız(evlilik programları, faydası olmayan yarışma programları,benim stilim,ve  …vb).Ülkemin insanı bu tür programlarla uyuşturuluyor ve ne acıdır ki, onlarda sanki dünden razı uyuşturulmaya.Dikkat ederseniz bütün dizilerde son model arabalar,evler,yatlar,katlar ,şık giyinen insanlar,lüks içinde geçen hayatlar.Bunları seyreden bazı kesim izleyiciler  üzerinde olumsuz etki yaptığı biliniyor.Bu tür programları izleyen  kitle, gerçek hayatla, tv de bize gösterilen hayatları  kıyaslarken psikolojik travma bile yaşayabiliyor.Bunların ülkemiz ve insanımız  üzerinde ,kurulmaya çalışılan kontrol mekanizmasının  oyunu olduğunun ne yazık ki farkına varamıyoruz.Lüks hayatlar bize hoş  ve normalmiş  gibi gösterildiği için ,o hayata erişebilmek adına belki de etik olmayan  yollara   bile başvuruyoruz.Bu da toplum ahlakının deformasyona uğramasına kendi öz bilincimizin kaybına ve kolay av olmaya sebep oluyor.Güçlü devletler tarafından, her yönüyle deforme edilmiş toplumları ele geçirmek daha da kolaylaşıyor.Siyasi ayakta  da etik olmayan davranışlar sergileyebilen insanlar haline getiriliyoruz.Kendi çıkarlarımız uğruna ,ülkenin çıkarlarını umursamayan,önce vatan demek doğrusu  iken, artık önce ben diyen  bireyler haline  getirilmiş  haldeyiz.Mesela kamu mallarının peşkeş çekilmesini gayet doğal karşılayabiliyor,hatta bize peşkeş çekseler de köşeyi dönsek diye aklımızdan geçirebiliyoruz.Allah’tan müslümanız.Dışımız müslüman ama, esas ruhumuzun  müslüman olması,ahlakımızın tartışılmaz olması  gerektiğinin önemi  bizlere  unutturulmuş  durumda.   Şahsi çıkarlarımız  ve  daha çok para kazanmak  uğruna ruhumuzu satacak  konuma gelmiş olmaktan korkuyorum artık.  Kul hakkı  nedir diye düşünmeden, bütün kamu mallarında kul hakkının olduğunu  ve Tanrının “ kul hakkı ile huzuruma gelmeyin” dediğini  bile bile,  kul hakkının dibine vuruyoruz.Ormanların rant için yakılıp yok edilmesine sesimizi bile çıkartmıyoruz.”Kıyametin kopacağını bilseniz bile  elinizdeki fidanı dikin “ diye  öğüt veren bir hadisin var  olduğunu bilerek yapıyoruz bu yanlış davranışları.Yani aslında  peygamberimizin üzerimizdeki etkisini   deforme etmişler de bundan bizim haberimiz  bile olmamış.Bizler toplum olarak  bir şekilde artık  buna dur demeliyiz.Yoksa yok olmaya mahkumuz.Sanmayın ki, bu ülkeler yanlız başlarına  bu kumpasları planlıyor.Ülkemiz içinde yetiştirdikleri ve yerleştirdikleri  işbirlikçileri var.İşbirlikçileri olmadan bunu başarmaları imkansız.Ve hiç bir ülkenin haini, bizdeki kadar çok degil  bu da  işin en acı veren tarafı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

05
Mayıs
10
Mayıs
29
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.