Erdoğan’ın anlamadığı, bilmediği, hiçbir zaman da anlayamayacağı gerçek şudur; Ülkeyi yöneten kişinin “Siyasi Sorumluluğu” vardır. İster Cumhurbaşkanı ister Başbakan olsun kişi bu sorumluluktan kaçamaz. Sırtına Siyasi Sorumluluk almış bir kişi bu sorumluluğun gereğini de “Siyasi Ahlak” çerçevesinde yerine getirmelidir…
Evrensel Demokrasinin, Siyasal Ahlakın, Hukuk Ahlakının standartları bellidir. Bunlarla keyfinize göre oynayamazsınız. Mesela “Kuvvetler Ayrılığı bana ayak bağı oluyor” dediğiniz zaman, hür ve demokrat dünya sizin demokratlığınızla alay eder! “Ben bu projeyi iyi niyetle yaptım ama beni anlamadılar, benim suçum yok” dediğiniz an, Siyasi Sorumluluktan kaçtığınızın resmidir. “Ne istedilerse verdim. Menzilimiz aynı olduğu için ben bu terör örgütüne yardım ettim, suçum yok” dediğiniz an Siyasi Ahlak ve Hukuk Ahlakı konusunda sıfır aldınız demektir.
Siyasette her şey sonucu ile ölçülür. Bir proje yapar ve uygularsınız, sonu iyi olursa alkış, takdir alırsınız. Ama sonu ülke için çok kötü olursa hesabınızı hem yargı hem Türk Milleti hem de vicdanınızda verirsiniz. Ortak akla, danışmaya, beraber çalışmaya, bilime değer verdiği için demokratik rejim, dikta veya tek kişi rejimlerine göre çok daha iyidir. Ne bu ülkeyi yöneten kişi Padişah, ne de Türk Milleti tebaadır. Yapan kalır, yapamayan defolur gider. Vesselam…
Erdoğan AKP’li Muhtarlara şunları söyledi; -Çözüm Süreci dedik mi, dedik. Milli Birlik dedik mi, dedik. Ama başarılı olamadık. Çünkü beni anlamadılar! -Gezi olaylarında hükümeti yıkmaya çalıştılar ama biz ne yaptık? Dik durduk dik. Oyunlarını bozduk! -17/25 Aralık’ta yine darbe yapmaya çalıştılar ama aziz milletim fırsat vermedi! -En son 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalktılar, buna milletim izin vermedi. 14 yıldır bu ülkeyi başarıyla yönetiyorum!
Erdoğan’ın muhtarlara söyledikleri, bir “Devlet Adamı” söylemi değildir. Siyasi Sorumluluk ve Siyasi Ahlak sahibi biri böyle konuşmamalıdır.
-Çözüm süreci dediği “İhanet Süreci” sonucu, PKK Narko-Terör örgütü çok güçlendi. Şehirlerimize silah-bomba-mühimmat depoladı. PKK ile yapılan Oslo ve Kandil müzakereleri Erdoğan’ın emriyle yapıldı. Bu son derece yanlış politikalar sonucu binlerce gencimiz şehit oldu, on binlercesi sakat kaldı. Tüm bunların Siyasi Sorumlusu Erdoğan’dır. -Gezi olayları, insanların faşist diktaya karşı çıkışları ve özgürlüklerine sahip çıkmalarının hareketidir. Erdoğan’ın Polise “Emri ben verdim” dediği bu olaylar sırasında, 11 genç ölmüş, 7 genç kör olmuş, binlercesi yaralanmış ve işkence görmüştür. Kalbinde bir parça insan sevgisi olan Siyasi Ahlak sahibi bir yönetici, güvenlik güçlerini kendi gençlerinin üzerinde gaddarca kullanamaz. Bunların sorumlusu da Erdoğan’dır. -Hiçbir akıl, hiçbir mantık, hiçbir vicdan bana; Rüşvetlerin açıkça kol gezdiği, Bakanların hırsızlık yaptıkları için istifa etmek zorunda kaldığı, hırsızlığın babadan oğula geçtiği, milyarlarca dolar-avronun el değiştirdiği bir suç organizasyonuna “Darbe” dedirtemez. 17/25, iki organize suç örgütünün menfaat çatışmasıdır. Devlet ve Yargı bu iki suç örgütü tarafından karşılıklı olarak kullanılmıştır. Bu olaydan da Bakanları yolsuzluğa boğazına kadar batmış Erdoğan sorumludur. -15 Temmuz darbe girişiminin tek sorumlusu; FETÖ’nü devlete sokan, ona 17 Üniversite kurduran, araziler ihaleler veren, FETÖ ile iş birliğine girip kurulan kumpasla Türk Ordusunun komuta heyetini çökerten, FETÖ’nü darbe yapacak güce ulaştıran Erdoğan’dır.
Erdoğan, Muhtarlara istediğini söylesin, istediğini anlatsın! Devleti, Türk Milletini, Siyasi Sorumluluğu bilen, Siyasi Ahlaka sahip aydınları kandırması mümkün değildir. Herkes gibi Erdoğan da hesap verecektir…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Ekim 2016 Rifat Serdaroğlu