Son yaşadığımız terör olayı sebebiyle acımız çok büyük. Milletçe başımız sağ olsun!
Başımız sağ olmasına sağ olsun da, bizim başımız var mı ki? Varsa, kim bizim başımız? Olaylar üst üste İstanbul’da gerçekleştiğine göre; İstanbul Valisi denen başarısız kişi bizim başımız mıdır? Adını dahi bilmediğimiz İstanbul Emniyet Müdürü mü bizim başımızdır? Her terör olayından sonra sadece bağırıp, ağlayan İçişleri Bakanı Soylu Süleyman mıdır bizim başımız? İzmirlilerin Belediye Başkanı olamaya ehil görmediği ama kafamıza kakar gibi Türkiye’ye Başbakan yapılan Binali mi ülkenin başıdır? Yoksa tüm bu saydıklarımın başı olan Erdoğan mı Türk Milletinin başıdır? Allah aşkına söyleyin! Kimdir bizim başımız da, biz millet olarak beşer-onar ölürken, çocuklarımızı katar halinde toprağa verirken onun sağ olması için dua edip duruyoruz?
Binali Başbakan Yıldırım bile artık “Rejimin adı Cumhuriyettir” dediğine göre, başımız bir Padişah olamaz değil mi? Eee, Cumhuriyeti kuranlar da başımız olamaz! Çünkü onlara da “İki Ayyaş” demişlerdi! Eyvah, eyvah! Kaldık mı başsız? Ne yapçez şimdi?
A benim güzel milletim; Eğer gerçekten Türk Devletinin ve Türk Milletinin yararlarını düşünen biri, baş olsaydı, hiç aşağıda yazılanlar başımıza gelebilir miydi?
-Ülkenin başına geçen kişi, aynı zamanda BOP denen bölme operasyonuna Eşbaşkan olur muydu? -11 yıl, ülkeyi FETÖ ile beraber yönetir miydi?
-PKK Narko-Terör örgütü ile anlaşıp, asker-polis katillerine Seyyar Mahkeme kurdurup serbest bırakır mıydı? - “Şehirlerimizi bomba ve ağır silah deposuna çevirdiniz, biz biliyoruz” diyen hainleri korumak için bir gecede kanun çıkarır mıydı? -Şehirlerimizin, İŞID’e eleman kazandırmak için kullanılmasına izin verir miydi? -IŞİD militanlarını ülke hastanelerinde bedava tedavi ettirir miydi? -Dost ve komşu ülkelerin içişlerine karışır mıydı?
Elbette bunları yapmazdı! Böyle üzücü olaylar olduğunda utanmadan koltuklarında oturmaya devam eden yüzsüzleri, kulaklarından tutar atardı…
A benim güzel milletim; Gelişmiş demokrasilerde kimse kendi başına bir “Baş” istemez ve buna izin vermez. Tüm bu sayılanlar ya milletin hizmetine gönüllü olarak talip olan siyasetçilerdir, ya da maaş karşılığında hizmete talip olan devlet görevlileridir. Kimse onları zorla göreve getirmez. Türk Milletinden maaş alan bu zavallılardan başarılı olan kalır, başarısız olan defolur gider. Gitmemekte direnen eksik akıllılar ise tekme-tokat indirilirler. Sözün özü “Baş” arama yerine, önce Türk Milletinin sorumlu ve özgür bireyleri olabilmeyi başarmalıyız. Susmayacaksınız, itiraz edeceksiniz. Yazıyla, telefonla, maillerle, gerekirse Anayasa teminatı altında olan “Demokratik Direniş” hakkınızı kullanacaksınız.
Eğer “Sorumlu ve Özgür Bireyler” olmayı başarabilirsek, bizi yönetenlerin başına bizler “BAŞ” oluruz! Başaramazsak ve bizleri bu kan-terör-ölüm ortamına mahkûm edenleri desteklemeye devam edersek olacak olan şudur; Bundan böyle “Baş” aramayı bırakalım, Türk Devletini batıracak bir
“Başkan” aramaya devam edelim ve başımıza bu belaları saran adamı Padişah yetkileri ile donatalım! Fakat Başkanın Yardımcıları olarak mutlaka ama mutlaka Türkücü Bahçeli’yi ve Akar Paşayı oturtalım! Batış, umduğumuzdan daha çabuk olur! Kimse de bize “Başınız Sağ Olsun” demez! Dese- dese “Türk Devletinin ruhuna El Fatiha” der…
Sağlık ve başarı dileklerimle 02 Ocak 2017 Rifat Serdaroğlu