Anayasa’yı bir defa ihlal ettiler, bi baktılar ne soru soran var ne de yakalarından tutan! Sonrası yol oldu zaten…
Hırsızlık yaptılar, Savcı-Polis paraları yakaladı, filmleri çekildi, suç delilleriyle mahkemeye sevk edildiler, tutuklandılar! BaşBadem Yargıçları-Savcıları derhal değiştirdi, hepsi dışarı çıktı, eski Savcılar-Yargıçlar suçlu oldu! Devletin el koyduğu hırsızlık paralarını faiziyle birlikte ceplerine attılar. Türk Toplumunun bir kısmı bu hırsızları “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor” diye alkışladı!
Alman Savcılar şüphelileri yıllarca takip ettiler, delilleri biriktirdiler adamların önüne koydular. Suçlular, hırsızlık yaptıklarını ve hırsızlık paralarını Türkiye’ye gönderdiklerini itiraf ettiler ve mahkûm oldular. Alman Savcıların sıkıştırmasıyla aynı dava Türkiye’de açıldı. Suç ortakları ve hırsızlık paralarını yiyenler aklandı, Türk Savcılar suçlu ilan edilip yargılandılar!
BaşBadem “PKK’lıları görmezden gelin” diye kanunsuz emir verdi, Türk Milletinden maaş alan üst düzey bürokratlar bu kanunsuz emirlere uydu, kimse “nasıl yaparsın arkadaş, bu yaptığın suçtur” demedi!
Neden bu kadar açık, ilkokul çocuğuna anlatır gibi yazıyorum, biliyor musunuz? Türk Devletini-Cumhuriyeti-Anayasal Düzeni “KORUMAKLA GÖREVLİ” Devlet Memurlarına önümüzdeki HAYIRLI dönemde hesap sorulacağı zaman “Ben anlamamışım”, “Ben bilmiyordum” diyemesinler diye…
Birkaç örnek verelim; -Dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına sorulacak; 1) 16 Nisan 2017 referandumu öncesi, 1982 Anayasası yürürlükte
değil miydi? 2) Yürürlükteki Anayasaya göre Cumhurbaşkanı “Tarafsız” olmak zorunda değil mi? 3) Erdoğan, Devletin olanaklarını kullanarak ve “Evet” kampanyasına katılarak, Anayasa İhlal suçu işlemiş olmuyor mu? 4) Sizler bu kanunsuzluk karşısında ne yaptınız? Bu kanunsuzluğu tespit edip, zabıt altına aldınız mı? 5) Yapmadığınıza göre, sizler de aynı suçu işlemiş olmuyor musunuz?
-Dönemin Tombalak Paşasına ve Valilerine sorulacak; 1) Dönemin Başbakanı TV’lerde açıkladı! Sizlere “Askeri kışladan, Polisi karakoldan çıkarmayın”, “PKK’lı teröristlere müdahale etmeyin, Çözüm Sürecine zarar vermeyin” diye emir vermiş. 2) Bu kanunsuz emirlere niçin uydunuz? 3) Böyle davranmakla çok sayıda insanımızın ölümünden sorumlu olacağınızı düşünemediniz mi? 4) Bu emrin “Kanunsuz bir Emir” olduğunu yazıyla Başbakanlığa bildirdiniz mi?
-Dönemin Cumhuriyet Başsavcılarına sorulacak; 1) 15 Temmuz Darbe girişimi sonrası, yüz binden fazla insanı tutukladınız. Bank Asya’ya para yatıranlar-Bylock kullananlar-Cemaat Okullarında görev yapanlar ve çocuklarını bu okullara gönderenler-Akademisyenler-Askeri öğrenciler-Yargıçlar-Savcılar bunlardan bazıları! 2) FETÖ ile ilişkisi olan bir tane bile siyasetçi yok muydu? 3) “Bizimle aynı menzile gittikleri için FETÖ’ne yardım ettim” ve “FETÖ ne istediyse verdim” diyen kişi kimdi? Bu itirafı niçin görmezden geldiniz? 4) FETÖ’nün görevli militanı gibi çalışan 9 tane Bakanı görmezden geldiğiniz halde, zavallı bir köy öğretmenini, gariban bir askeri öğrenciyi hangi hukuk kuralına ve hangi hukuk ahlakına göre hapse
attınız? 5) Sizler, T.C. Devletinin ve Cumhuriyet rejiminin mi yoksa AKP’nin ve tarikatların mı Savcılarısınız?
Nasıl, sorular oldukça basit ve anlaşılabilir değil mi?
Şimdi tüm bu hukuksuzlukları, kanunsuzlukları, hırsızlıkları yapanlar, Cumhuriyeti yıkmak isteyenler bize “Tek Adam Diktasını” kabul ettirmek istiyorlar! Yanıtını şimdiden verelim mi? HAYIR HAYIR HAYIR…
Not; BaşBademin yaptıklarından sadece birini Ahmet Necdet Sezer yapsaydı, neler olurdu hiç düşündünüz mü?
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Şubat 2017 Rifat Serdaroğlu