Bir vakitler ülkemizde ailece oturup izleyebileceğimiz diziler vardı. Bazılarımızın çok iyi hatırladığı Ekmek Teknesi isimli dizi de bunlardan biriydi. Bu dizinin karakterlerinden birisi olan Herodot Cevdet, kahveye toplanan mahalleliye kendine has üslubuyla hikâyeler anlatırdı. Bu hikâyelerden birisinin adı da ‘Tıkandı Baba’ydı.
Hikâyeye göre; ‘Sultan Mahmud, tebdil-i kıyafet bir kahveye gider. Kahvenin getir götür işlerini yapan kişiye herkes ‘Tıkandı Baba’ diye seslenmektedir. Sultan adamı yanına çağırıp bu ismin hikâyesini sormuş, adam da anlatmaya başlamış; ‘Bir gün rüyamda pek çok insanlar gördüm. Herkesin birer çeşmesi vardı, hepsinden şırıl şırıl sular akıyordu. Benim çeşmemin suyu ise ha kesildi ha kesilecek gibiydi. Elime bir çomak alıp oluğu kurcalamaya başladım. Uğraşırken çomak oluğa sıkıştı su daha da azaldı. Biraz daha uğraşınca çomak kırıldı, su tamamen kesildi. Böyle olunca bir melek karşıma çıktı; ‘Tıkandı Baba daha fazla uğraşma’ dedi. İşte bu olaydan sonra benim adım Tıkandı Baba kaldı’ demiş.
Sultan Mahmud bu adama defalarca kez ihsanda bulunmuş fakat bu adam hiçbirinden nasiplenememiş. Yani adamın nasibi kesilmiş. Bu hikâyenin sonunda meşhur; ‘Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud’ vecizesi söylenmiş.
Şimdi bu hikâye ile memleketin durumu arasında ne gibi bir bağlantı var? Hikâyenin kahramanın yerine bizim Türk Milleti’ni koyalım. Azıcık akan bir çeşmesi vardı, kendi çeşmesine kendisi çomak soktu bütün çeşmeyi kuruttu.
Atatürk’ten sonra gelen bütün sivil otoritelerin sevabından çok günahı olduğunu düşünüyorum. 2002’den sonra kurulan bütün hükümetlerin ise ‘Abidik Gubidik’ şahısların başkanlığında var olduğunu son Abidik, Binali Yıldırım söyledi. Eğer bir hükümeti daha kendisi kurarsa bu sefer ‘Gubidik’ Başbakanımız yine kendisi olacak.
Ciddiyete dönersek -ki bu ülkede ne kadar ciddi olunabilir bilemiyorum- Atatürk’ün iyi kötü akan bir çeşme olarak bıraktığı bu ülkeyi, ondan sonra gelen her hükümet kurcalamış, en sonunda da tıkamışlardır.
Mesela; İsmet İnönü’nün tek adamlığı döneminde başta Türkçüler olmak üzere birçok kesim zulüm görmüş, birçok hatalar yapılmıştır. Atatürk’ün başlattığı ve modern eğitimcilerin birçoğu tarafından asrın eğitim atılımı olarak görülen Halk Evleri’nin içi komünist doldurulmuştur. Türkçe ezan meselesi kanunlaştırılmış, Siyasal İslamcılara malzeme verilmiştir. Bu örnekler çoğaltılabilir ama maksat suyun nasıl tıkandığını ifade etmek olduğu için kısa kısa geçeceğim. Bu İnönü bile iyi kötü politikalarla, Ağrı’daki isyanı bastırmaya Ankara’dan Ağrı’ya 6 ayda gidebilen Türkiye’sini II. Dünya Savaşına sokmamayı başarmıştır. Tartışmalı konudur, bana göre iyi olmuştur.
Ondan sonra Adnan Menderes gelir. Onun hükümetlerinin de sayısız hatası vardır. O zaman Türkçüler için doğru olan fakat bugün tartışılan Kore Savaşına asker gönderilmesi, Marshall yardımlarının alınması, NATO üyeliği gibi birçok hadise onun döneminde yaşanmıştır. Fakat o Menderes bile Kıbrıs meselesine ‘bugünkünden’ daha fazla sahip çıkmıştır. Kıbrıs Türk’tür Derneği’ne dolaylı yoldan silah ve doğrudan para desteği vermiştir. Bir doğrusu bin hatasını silecek değildir fakat süreci iyi takip etmek gerekir.
Aradan yıllar geçti Yunanlara şiir yazan Bülent Ecevit hükümet kurdu. Ekonomi batmanın eşiğine geldi. Kendi partisinden adam bulamayınca dışarıdan bakan transfer etti. Kafasına yazarkasa, anayasa yedi. Fakat o Ecevit’in hükümeti de Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapacak kadar çeşmeyi damlatıyordu.
Ecevit’in başbakan olduğu koalisyon yıkıldı, sandıktan AKP çıktı. 2002’den bu yana da çıkıyor. ‘Komşularla sıfır sorun’ dediler, sorunsuz tek komşumuz Gürcistan kaldı, onunla da ticaretimiz kaçak sigaradan ibaret. Jöleli silahşor Yiğit Bulut; ‘1 dolar 1 TL olacak’ dedi, dolar 4 lirayı gördü, şimdi de yamacında dolaşıyor. ‘Sağlık sektörünü düzelttik, sıra yok, para verme yok, ilaçlar bulunuyor’ diyorlar her ilaç almaya gidince tedavi parası ödüyoruz. Muadil ilaç almaktan hastalıklar iyileşmiyor. Ama Allah var, Acil Servislerde çok güzel kısmetler var, evlenmek isteyen durmasın.
‘Yerli silah sanayisini kurduk’ diyorlar ortada değil silah mermi yok. ‘Terör bitti, analar ağlamıyor’ diyorlar, sadece 2016 yılında binlerce şehit verdik. ’15 Temmuz milattır. Türkiye demokrasisine sahip çıkmıştır’ diyorlar, iki seçenekli referandum da kendilerinin seçmediğini seçecek olanlara vatan haini diyorlar.
Muhalefet desen evlere şenlik. Bir fikir üretebilmek için iktidarın ağzına bakıyorlar. Türkiye’de iktidar olmasa muhalefet intihar eder. Muhalefet olmasa iktidar canına kıyar. Öyle birbirlerine bağlıdırlar.
Velhasıl kelam, ‘Tıkadınız ey millet’. Daha fazla kurcalamayın, bu düzenden su falan akmaz.
#HAYIR'lı günler...