Sadece Türkiye’de mi?
Nüfusunun yarısı Türk olan İran’da, Üç Milyondan fazla Türkmen’in yaşadığı söylenen Irak’ta, 30 Milyondan fazlasının yaşadığı Çin’de, kendi atasözlerinde “Rus’u kazısan altından Tatar çıkar” denilen Rusya’da da zordur Türk olmak..
Ve daha nice yerlerde..
Hele Avrupa’da, seksen yıl öncesine kadar nefret edilen üç halk idi “Türkler, Çingeneler ve Yahudiler”
Yahudiler tamamen, Çingeneler kısmen durumlarını kurtardılar..
Biz Batının, nitelikli şımarık zengin faşistlerin, tek hedefi olarak, kaldık ortada..
İşin hazin tarafı, Türk’ün baş düşmanlarının arasında ve içinde, maalesef yine Türkler var, hem de çok sayıda..
İlk olarak, Alman Parlamentosundaki Türk kökenli milletvekillerinin, Ermeni tasarısına verdikleri oy ve ülkemize karşı takındıkları çirkin tutum aklıma geliyor..
Türklükten kurtulmak için, elimizden gelen her şeyi yapmışız, tarih boyunca..
Ama ve ne yazık ki ya da hatta iyi ki, bunu bir türlü becerememişiz..
Türklerin Türk düşmanlığının tarihi, teee Selçukluya kadar uzanır..
Selçuklu; Turan’dan İran’a gelindiğinde, ilk olarak kendi dilini Farsça yapmış ama tutmamış..
Daha sonra aynı şeyi Osmanlı “Osmanlıca” diye de bir dil ile devam ettirmeye çalışmış..
Yunus Emre, Karacaoğlan, Hoca Nasreddin, Pir Sultan ve onun gibiler; Itri’ye Mevlana’ya, Nedim’e, Baki’ye geçit vermemişler..
Osmanlı, Etrak-ı bi İdrak (Geri zekâlı Türkler) demiş, bu milleti yok edememiş..
Enderun’a yani devlet yöneticisi yetiştiren bugünün Siyasal Bilgiler Fakültesine, bir tane bile Türk almamış, Türkleri sadece askerlik yapan ve vergi veren kitle olarak görmüş, o da becerememiş..
“Şehirli medeni mert yiğit asil okkalı zengin” sıfatlarını Osmanlı için kullanılmış..
“Fakir kaba hödük pis cahil öküz” sıfatları da Türk için kullanılmış..
Türk olduğu halde, kendini sadece Müslüman kimliği ile tanımlayan “Necip Millet(?)” meraklısı kimi güya din âlimleri de; Yahudilerle beraber Kuran-ı Kerimde lanetlenen iki halktan biri olan “Yecüc Mecüc” lerden kast edilenlerin “Türkler” olduğunu iddia etmişler..
Korkut Özal da, ülkemize “Türkiye değil de Anadolu Cumhuriyeti” denilmesi gerektiğini söylemişti hayatta iken..
“Anadolu” kelimesi; Orta Yunanca Anatolía ανατολία z “Doğu ülkesi, Ege’nin doğu kıyısı ile Fırat nehri arasındaki ülke” sözcüğünden alıntıdır.
Bunu diyenin adı da Korkut ha.. Daha önce ölen kardeşinin adı da Bozkurt..
Madem durum böyleyse, önce gidip kendi isimlerinizden başlasaydınız ya..
Mesela adınızı üç kardeş olarak isimlerinizi; Atos, Portos ve Aramis Özal yapaydınız keşke..
Mevcut siyasi iktidarın da, vaktinde akıl hocalarından birisi olan bu şahsın fikirleri doğrultusunda bir güruh, şimdilerde Anayasa’dan “Türk” kelimesini çıkartmak istiyorlar..
Okullardan andımızı kaldırıp, geleceğimizi kimliksizleştirerek, emperyalizme yem olma kıvamına adım adım bizi getiriyorlar..
**********
Son yıllarda Türk Kimliğini hedef alan ve kendini sadece Müslüman olarak tarif edenler unutmasınlar ki,
İslam’ın sancaktarlığını ve uç beyliğini, Müslüman olan Türkler Araplardan devraldılar..
Endülüs dışında hiçbir Müslüman topluluk, diğer dinlerle ve milletlerle bir daha muhatap olmadı..
Türklerin onlara sağladığı güvenlikli ve tampon bölgelerde, dini bozarak, aşiret ve mezhep savaşları yaparak, Emperyalistlerle birleşip Türk’e ihanet ederek, pislik, sefalet ve cehalet üreterek yaşadılar..
Demem o ki, eğer siz Türk kimliğini yok ederseniz, asıl İslam’ı yok edersiniz..
Avrupa’nın faşist kavramları ile Türklüğü ölçerseniz, bu işte bir ayar tutturamazsınız..
Türklük bir okyanustur..
Herkesi barındırır..
Herkesi arındırır..
O yüzdendir ki;
“Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan!” diyen ve Türkçülüğün sosyolojisini yazan büyük mütefekkir Ziya Gökalp, Diyarbakırlıdır..
Yahudi bir hahamın oğlu olarak 1902 de dünyaya gelen Moiz Kohen yani Munis Tekinalp, büyük bir Türk Milliyetçisidir..
Sadece Türkiye Türklerinin değil, tüm dünyada kendini Türk hissedenlerin ve söylendiğinde iç titreten göz yaşartan İstiklal Marşımızı yazan Mehmet Akif Ersoy, kendi demesine göre Arnavut’tur..
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim” diye haykıran, Nazım Hikmet’in ataları, Prusya ve Polonyalıdır..
Atatürk tarafından Türk Dil Kurumuna ilk genel sekreter olarak görevlendirilen dilbilimci Agop Dilaçar (Martayan), Ermeni kökenlidir..
Daha kimleri sayalım; Mimar Sinan’dan, Güllü Agop’a, Ciguli’ye, ABD’deki Meluncanlara, bazı Kızılderili Kabilelerine, Karaim kökenli Rusya, Almanya, Polonya ve ABD Yahudilerine, İtalya’nın La Turcia köylülerine kadar kendini Türk sayan, Türklüğe ve Türkçeye hizmet eden daha niceleri var..
**********
Ama gelin görün ki, bu ülkenin çocukları, hele hele okumuş yazmışları, Türklükten bir kaçış peşindeler..
Neymiş efendim; Bu ülkede asıl aktör “Sunni Hanefi Türk” kökenlilermiş.. Onlar, herkese bu kimliklerini dayatıyorlarmış.. Falan filan..
Lahmacun çiğ köfte ye, halay çek, ayılana gazoz oyna, şalvar giy, fes tak, azınlıklara aşağılık kompleksi ile yaklaş, ekonomide tüm sektörlerden dışlan, dizilerde ve popüler medyada bir tane Türklük öğesi olmasın, siyasette bir adım ilerleyeme, sonra Türkler dayattı de..
Resmi tarihi çöpe atacağız diyerek, tüm değerlerimizi aşağıla..
Atatürk’e hakaret et, Türk Bayrağını gönderinden indir, yırt, yak, parçala, çiğne..
Ermeni soykırımı yalanının savunucusu ol..
Balkan, Kırım ve daha nice soykırımlara kör ol, arkanı dön..
Sonra mağdur artistliği yap..
Bu tam da bir emperyalizm varyetesi hani..
Bu numaralar bayatladı artık..
***********
Ama sıkışınca “Türküm” de..
Avrupa’da PKK’ya haraç ödemeli döner dükkânları aç..
Müşteri çekmek için, Türkiye’de yaktığın Türk Bayrağını camına yapıştır..
Şimdi diyeceksiniz ki, “Düğün değil bayram değil, bu yazıyı yazmana, bu konuya girmene sebep nedir?”
Sebep şu ki; terör nedeniyle ifadesi alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak’ın, ifadesinde “Ben Kürt değilim, Türküm” demesi dikkatimi çekti..
Daha önce Apo, yakalanıp Türkiye’ye getirilirken, uçakta benzeri ifadeleri kullanmıştı..
Ada postacısı laf ebesi Sırrı Süreyya Önder’in de, kendi beyanına göre, Adıyamanlı Türkmen bir aileye mensup olduğunu biliyoruz..
Bölgenin uzmanı, Alman sosyolog Brunessein’in dediği gibi “Buralarda hangi rüzgâr kuvvetli eserse, insanlar kendilerini oraya ait hissederler, millet adı değişir ama yaşayan halklar değişmez”
Son zamanlarda, popüler siyasi konjonktür nedeniyle olsa gerek, bazı Kürtlerin kendilerini “Müslüman Ermeni” olarak tanımlaması gibi..
Elbette herkes kendisini, dilediği gibi tarif etmekte özgürdür..
Ancak diğer ülkelerde de olduğu gibi, gönül ve duygu birliğimiz açısından, bazı ortak değerlere ve ortak paylaşımlara sahip olmamız da gereklidir..
İster beğenin, ister beğenmeyin..
Hatta bize ve içimizdeki onca hain ve kanı bozuğa rağmen, zamandan ve mekândan bağımsız olan “Türklük”, söylenenlerin ve emperyalist beklentinin tam aksine, bizim ortak paydamız olmalıdır..
Kimsenin eti kemiği kafatası derisinin rengi bizi ilgilendirmez..
Nasıl ki futbolcu Mesut Özil kendini Alman hissediyorsa..
Nasıl ki, Enrico Macias ve Zeyneddin Zidane, kendini bir Cezayirli değil de Fransız hissediyor ise..
Nasıl ki Macar Yahudi’si Nicolas Sarkozy kendini Fransız hissediyor ise..
Surinamlı Gullit nasıl ki, sıkı bir Hollandalı ise..
Zlatan İbrahimoviç nasıl ki bir İsveçli ise..
Biz de burada, bu topraklarda, bu bayrağın altında, kendimizi Türk hissetmeliyiz..
Beğensek de beğenmesek de, aşağılasak da yüceltsek de, yok da saysak, tarih bize gösteriyor ki, bundan kaçış yok..
Bu söylediklerim, bir ırkçılık hevesi ya da meselesi değildir..
Ülkemizdeki mevcut tüm kültürlerin dillerin şarkıların adetlerin yemeklerin oyunların lezzetlerin kelimelerin toplamıdır, Türklük..
Zaten pratikte de, bu böyledir..
Kaçıp kaçıp, sıkışınca Türklüğe sığınacağınıza..
Gelin baştan şu işi çözelim, daha güçlü ve mutlu yarınlara, hep birlikte yol alalım..
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tavsiyesine uyalım..
Sıkışınca “Atatürk” diyenlere ve dara düşünce, binalarına ve mekânlarına onun resmini asanlara da sesleniyorum..
Sıkışmadan Atatürk’ün yoluna gelin..
Çünkü akıl oradadır, çözüm oradadır, istikbal ve istiklal oradadır..
Hiçç sağda solda yalpalayıp da, zaman kaybetmeyin..