Sözcü yazarlarının yaptıkları, AKP Üyesi AKP Genel Başkanı Bağımsız ve Tarafsız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canına tak dedi, tak! Ne kadar şifacı, nefesi kuvvetli hoca varsa gece gündüz uğraşıp adamcağızın moralini düzeltiyor, çıkıyor Bekir Coşkun-Emin Çölaşan-Yılmaz Özdil denen teröristler, yazıyorlar iki satır yazı, adamcağızın sinir sistemi b.mb.k oluyor! Hadii tedavide tekrar başa dönülüyor, adam uğramış gibi oluyor, yahu! Öyle bir an geliyor ki ne ot ne ilaç ne büyü ne de fondöten kâr ediyor!
AKP döneminde, yok edilmek istenen bir kişi veya el konulacak bir kupon tesis için şu yol izlenmektedir; Bakanlığı döneminde Yüksek Yargının tamamına yakınını FETÖ’nün emrine peşkeş çeken eski İmam Bekir Bozdağ durumdan vazife çıkarıp, Sözcü’ye haddini bildirecek Polis-Savcı-Yargıç üçlüsünü aramaya başlar! Sonunda “Zekeriya Öz” olup zengin olmaya hevesli Polis-Savcı-Yargıç üçlüsü bulunur ve düğmeye basılır.
-Önce düzenlenen sahte delili (dijital) suçlanacak kişinin evine veya iş yerine koyup, baskın sırasında tekrar bulacak şerefsiz bir polis müsveddesi ayarlanır! -Bu sahte delili, araştırmadan-incelemeden doğru olarak kabul edecek (Örneğin 150 yıllık antika ve çalışmayan bir tüfeğe ağır silah diyen rapor-normal gazetecilik faaliyeti olan bir haber) ve “Tutuklama” talebiyle mahkemeye sevk edecek bir adet “Badem Savcı” zaten hazırdır. -Duruşmayı özellikle gece yarısından sonra yapan “Badem Yargıç” dakikasında kişiyi kumbaraya ( Cezaevi) gönderir. (Verdiği karardan utandıkları için bu tip kararlar mümkünse hafta sonu ve gece yarısı verilir, arka kapıdan sıvışılır) Sonra çık bakalım çıkabilirsen. Eee boşuna dememişler “Hapishane, girerken han kapısı, çıkarken iğne deliği gibidir” diye! Eğer kişinin mal varlığının üzerine çökülme kararı varsa devreye TMSF-BDDK gibi Bilal Oğlanın arkadaşlarından oluşan kurumlar girer. Dava sonuçlanmadan, kişinin suçlu olup olmadığına karar verilmeden, mal Ethem Sancak gibi bir yandaşa satılır, ondan sonra veladdalin amin! AK Müslüman Sistem bu arkadaş, yersen, yemezsen gargara yaparsın!
Saray Bademleri, Sözcü Yazarlarına bakıyorlar, bunları ne ile suçlayalım, diye; -Sözcü Yazarları hırsızlık yaptılar mı? Hayır.
-Bunlar ihale takip edip, avanta peşinde koşarlar mı? Hayır. -Bunlar dün AK dediklerine bugün KARA diyerek Havuz Medyası yazarları gibi dönerler mi? Hayır. -Türk Milletine, Lâik Cumhuriyete, Hukuk Devletine, Atatürk’e karşı mı? Hayır. -Bunları para ile satın almak mümkün mü? Hayır. -Bunların içinde eskiden kirasını zar-zor ödediği iki odalı evden, milyonlarca dolarlık Boğaz Yalısına atlayan var mı? Yok abi ne gezer, o iş sakallı, kel Fehmi’nin işi! -Bunlar içinde karısını süsleyip-püsleyip uçaklara tek başına yollayan zepevenkler var mı? Hayır.
Tamam kardeşim, geldin mi yazının başlığına? Bunlardan birkaç tanesini ibret-i Basın diye sallandıracaksın gazetelerinin önünde, bak bir daha aleyhte yazabiliyorlar mı?
Çare bu yahu! Şanlı ecdadımız ne yapmışsa, sen de onu yapacaksın! Mahkeme imiş, hapishane imiş, hiç boşuna uğraşmayacaksın. Ne demişti Kenancığım; Ne yapalım yani? Asmayalım da besleyelim mi? Yeni demokrasi bu…
Not; Tam 57 yıl evvel bugün, Demokrat Parti İzmir Milletvekili rahmetli babam Eczacı Kemal Serdaroğlu’nu, askerler ve polisler alıp götürdüler. Babam önce idama, sonra ömür boyu hapse mahkûm edildi. 5,5 yıl sonra kavuşabildik! Ömrü boyunca Atatürk hayranlığı ve vatanseverlik duygusuyla yaşamış, irtica odaklarına karşı mücadele etmiş bir vatanseverin, aynı yolda yürüyen oğlu olarak tüm içtenliğimle ifade ediyorum ki AKP’nin, Demokrat Parti ile hiç ilgisi yoktur. Bunlar Demokratları, utanmadan oy almak için kullanan seccade şeytanlardır. Rahmetli babam ve bitişik hücrede tam 8 ay bakımını üstlendiği Kurtuluş Savaşımızın Galip Hocası Celal Bayar başta olmak üzere rahmete kavuşmuş Menderes ve tüm demokrasi şehitlerini saygıyla anıyorum. Mekânları cennet olsun. Allah o acı günleri bir daha Türk Milletine yaşatmasın…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Mayıs 2017 Rifat Serdaroğlu