Doğru ve Gerçek sözleri kapsamında toplam sekiz yazı takdim ettim. Amacım, AKP’nin ya satın aldığı medya grupları (Para kaynaklarının tümü şaibeli) ya da devlet gücünü kullanarak (Devlet gücünün yasaya aykırı olarak kullanılması Yüce Divanlık suçtur) sindirip emri altına aldığı medya grupları vasıtasıyla insanlarımızın yalan propaganda ile nasıl aldatıldıklarını göstermek idi. Bu yazılar umduğumdan daha çok okundu.
Doğru, kişinin kendi iradesi ile ortaya koyduğu bir fiildir. Doğru değişkendir. Kişiden kişiye, durumdan duruma göre değişebilir. Yani size göre doğru olan, bir başkasına göre doğru olmayabilir. Veya asırlar önce doğru kabul edilen durum, şimdi doğru kabul edilmeyebilir.
Gerçek ise var olan bir durumdur. Gerçek tektir ve değişmezdir.
Örnekleyelim; İmam Hatip Okullarının ihtiyaçtan fazla açılması, neredeyse tüm okulların İmam Hatip müfredatı ile eğitim vermesi, AKP kafasına göre doğrudur! Fakat bilime, değişime, kalkınmaya, çağdaşlığa, Demokrasiye, Lâik Cumhuriyete, Hukuk Devletine, özgürlüğe önem ve öncelik verenler için, bu doğru değildir. Peki, bu durumda gerçek nedir? İmam Hatiplerin müfredatı ve sayısı bir uzlaşı ortamında belirlenmelidir. Ülkemizin “Aydın ve dürüst din adamına” elbette ki ihtiyacı vardır. Fakat Fen Liselerini kapatmak, yerine İmam Hatip açmak ise kelimenin tam anlamıyla aptallık ve ihanettir. Gerçek; Sayıları, müfredatı ve eğitim kadrosu belirlenmiş İmam Hatip Okullarını çağa uydurup geliştirmek gerekir. Fakat dünyadaki bilimsel gelişmeleri anlayacak, katkı sunacak, ülkemize zenginlik ve refah sağlayacak teknik ve bilimsel eğitime önem verip bilim insanı yetiştirecek Fen Liseleri, Köy Enstitüleri, Özgür Üniversiteler benzeri kurumları çoğaltmak ve desteklemek öncelikli olmalıdır. Gerçek budur…
Bir örnek daha verelim; AKP kafasına göre her şey lidere endekslidir. O ne derse o olur. Partinin sahibi de başkanı da tek seçicisi de odur. Parti başkanının sözleri-davranışları-icraatları asla tartışılmaz. Tenkit- eleştiri-karşı çıkma- kendi fikrinde ısrar etmek AKP’de
yoktur ve yasaktır… Demokrasi ise medeni ölçülerde tartışma, doğruyu arama, eşit şekilde yarışma, eleştiri ve tenkitin açıkça yapıldığı, özgürlüklerin geçerli olduğu ortamın adıdır. Demokratik rejimlerde emir vermek, emirle hareket etmek, tek seçicilik, baskı, şartsız itaat yoktur. Bunlardan bir varsa o rejimin adı demokrasi olmaz. Olsa olsa dikta yönetimi olur. Peki bu durumda gerçek nedir?
Gerçek; Demokrasinin evrensel kuralları vardır. “Demokrat” olduğunu söyleyen herkes bunlara uymak zorundadır. Biat Kültüründe ısrar edip, “Ben de Demokratım” demek saçmalamaktır. AKP kafası “Biat Yönetimini” kabul ettiğine göre AKP Demokrat bir parti değildir. Hiçbir zaman da olmamıştır. Gerçek budur…
Not; 31 Temmuz tarihli “Ya birleşeceğiz ya yok olacağız” başlıklı yazım üzerine çok sayıda mail ve telefon aldım. Israrla “Kim” diye soruldu! Bir kez daha arz edeyim; Mevcut partilerden tek başına AKP’yi sandıkta yenecek olan var mı? Varsa söyleyin onu destekleyelim! Yeni parti kurma çalışmalarını yürütenlerden “Tek Başına” iktidarı hedefleyen ve o yönde umut veren var mı? Varsa söyleyin onu destekleyelim! AKP ve Erdoğan’ın demokrat olmalarının imkânı var mı? Bunlar olmadığına göre, Türk Milletinin çoğunluğunu birleştirecek “Nuh’un Gemisi” benzeri bir birlikteliğin şartlarını araştırıyoruz. Konuştuğum değerli devlet adamları ve ülke sevdalıları bir çalışma yürütüyorlar. Zamanı gelince açıklamayı ve daveti onlar yapacaklar. Liderliği üstlenecek kişinin önderliğinde “Kadro Hareketi” düşünülmektedir. Bize düşen yardım etmek ve taşın altına elimizi sokmaktır. Telaşa gerek yok, çocuklarımıza damat veya gelin seçmiyoruz! Birilerine bu taşın altına kafanı sok, fedakârlık et diyoruz. Bekleyeceğiz, inşallah başaracağız. Ha “Ben bu işi tek başıma yaparım” diyen varsa aha yol orada, uğurlar olsun…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu