Geldiler. Senin olan şehrin ruhunu çaldılar. Ruh kimimse beden onundur artık. Bütün tecavüzlerine razı olmak zorundasın. Oluyorsun da zaten. Bir şikâyetin yok. Şikâyetin olsaydı eğer bu kadar firavunlaşmalarına razı olmazdın. Sen de bir şeyler ümit ediyorsun. Haksız da olsa bal gibi bilsen de yanlış olduğunu, sen de bir tarafından pay kapmak için kuyruk sallıyorsun. Her kuyruk sallaman seni biraz daha itiyor bataklığa.
Batıyorsun!
İnsanı bir değer olarak görebilen ve saygı duyabilen yöneticiler insanların hayatlarını zorlaştırmaz, kolaylaştırır. Eğer günlük yaşantınız kolaylaşmıyor aksine gün geçtikçe daha da zorlaşıyorsa yöneticileriniz iş yapıyor görünse bile ortada iyi niyet yok aksine görevi istismar etme, halkın üzerinden çıkar elde etme niyeti vardır. Önceliği kendi şahsi çıkarlarına ve işlerine veren yöneticiler halka hizmet etmekten uzaktır.
Halka hizmet emek için görevlendirilen yöneticiler, ister atanmış isterse seçilmiş olsun halka bilgi ve hesap vermek zorundadır. Halkın başında boza pişirmek, sıkıştığı yerde efelenmek, kendini hizmet ettiği insanlardan yukarda görmek, onların sayesinde kavuştuğu yetkiyi, makamı ve kaynakları amacının dışında kullanmak onlar için bir hak değildir. Bu yanlış, kötücül davranışlar halkın gözünden kaçmaz. Herkes aptal değildir. Kimin ne yaptığını ne amaçla hareket ettiğini iyi bilir. Bilir de bazıları çıkar duygusu ile sesini çıkarmaz, bazıları korkar, çekinir. Ama sonuçta herkes ortalıkta dönen çapanoğlunun ne olduğunu az çok tahmin eder.
Şehirler halkın ortak yaşam alanıdır. Kimsenin babasının malı değildir. Yandaşa her şey helal, karşıt olana her şey haram mantığı ile hareket edemezsiniz. Ettiğiniz takdirde adaleti öldürürsünüz. Adalet ölürse insanlar huzur içinde yaşayamaz. İnsanlar huzurlu yaşayamadığı gibi siz yöneticiler ve yandaşları da huzur içinde olamaz. Karşıt olanları sindirseniz, sesleri çıkamaz hale getirseniz bile bu sefer yandaşlar arasında huzursuzluk, çıkar kavgası ve egemenlik tartışması ortaya çıkar. Kendi içinizde kavga eder duruma gelirsiniz. Yaşanan olaylardan durumun bu hale geldiğinin artık herkes anlıyor. Yöneticilerin birbirini yediği yerde huzur da olmaz, iş de yapılmaz. Hizmet üretemezsiniz. Kendi kendinizi bitirirsiniz. Bitirirsiniz de zararı sadece size olmaz. Ruhunu çaldığınız şehir de sizinle birlikte tükenir.
Halkın gelir kaynakları artmadığı aksine daha da gerilediği halde yöneticiler bir eli yağda bir eli balda yaşıyorsa eğer ortada normal olmayan bir durum vardır demektir. Halkın ürettiği para etmiyor, şehir artı değer üretemiyor, şehirde yaşayan insanlar her geçen gün ekonomik olarak daha da geriliyor bura karşın yöneticilerin aldığı insafsız kararlar ile giderleri daha da çoğalıyor, insanlar temel ihtiyaçları üzerinden şehrin giderlerini karşılayacak kaynaklar olarak görülüyor, her geçen gün üzerlerine daha çok gidiliyorsa eğer sömürü egemen olmuş demektir.
İnsanlara vermeden bir şey alamazsınız. Almaya kalktığınızda da insafsız zalim yöneticiler olursunuz. Biz seçtiğimiz insanların bizim haklarımızı korumasını, hakkımızı alabilmemiz için bizimle aynı kavgayı vermesini isteriz. Hâlbuki seçtiğimiz insanların kavgasına baktığımızda, bu kavganın bir hak, bir emek kavgası olmadığını onların bizim için değil kendi nefisleri için kavgaya tutuştuğunu anlıyoruz.
Artık birbirlerine kumpas, tuzak kuruyorlar. Seçtiğiniz insanların kavgası senin için değil kendi şeytani nefisleri içindir.
Bilesin!..
Anasayfa
Yazarlar
Turgut ÖZKUL
Yazı Detayı
Bu yazı 842+ kez okundu.
RUHU ÇALINAN ŞEHİR
Geldiler. Senin olan şehrin ruhunu çaldılar. Ruh kimimse beden onundur artık. Bütün tecavüzlerine razı olmak zorundasın. Oluyorsun da zaten. Bir şikâyetin yok. Şikâyetin olsaydı eğer bu kadar firavunlaşmalarına razı olmazdın. Sen de bir şeyler ümit ediyorsun. Haksız da olsa bal gibi bilsen de yanlış olduğunu, sen de bir tarafından pay kapmak için kuyruk sallıyorsun. Her kuyruk sallaman seni biraz daha itiyor bataklığa.
Batıyorsun!
İnsanı bir değer olarak görebilen ve saygı duyabilen yöneticiler insanların hayatlarını zorlaştırmaz, kolaylaştırır. Eğer günlük yaşantınız kolaylaşmıyor aksine gün geçtikçe daha da zorlaşıyorsa yöneticileriniz iş yapıyor görünse bile ortada iyi niyet yok aksine görevi istismar etme, halkın üzerinden çıkar elde etme niyeti vardır. Önceliği kendi şahsi çıkarlarına ve işlerine veren yöneticiler halka hizmet etmekten uzaktır.
Halka hizmet emek için görevlendirilen yöneticiler, ister atanmış isterse seçilmiş olsun halka bilgi ve hesap vermek zorundadır. Halkın başında boza pişirmek, sıkıştığı yerde efelenmek, kendini hizmet ettiği insanlardan yukarda görmek, onların sayesinde kavuştuğu yetkiyi, makamı ve kaynakları amacının dışında kullanmak onlar için bir hak değildir. Bu yanlış, kötücül davranışlar halkın gözünden kaçmaz. Herkes aptal değildir. Kimin ne yaptığını ne amaçla hareket ettiğini iyi bilir. Bilir de bazıları çıkar duygusu ile sesini çıkarmaz, bazıları korkar, çekinir. Ama sonuçta herkes ortalıkta dönen çapanoğlunun ne olduğunu az çok tahmin eder.
Şehirler halkın ortak yaşam alanıdır. Kimsenin babasının malı değildir. Yandaşa her şey helal, karşıt olana her şey haram mantığı ile hareket edemezsiniz. Ettiğiniz takdirde adaleti öldürürsünüz. Adalet ölürse insanlar huzur içinde yaşayamaz. İnsanlar huzurlu yaşayamadığı gibi siz yöneticiler ve yandaşları da huzur içinde olamaz. Karşıt olanları sindirseniz, sesleri çıkamaz hale getirseniz bile bu sefer yandaşlar arasında huzursuzluk, çıkar kavgası ve egemenlik tartışması ortaya çıkar. Kendi içinizde kavga eder duruma gelirsiniz. Yaşanan olaylardan durumun bu hale geldiğinin artık herkes anlıyor. Yöneticilerin birbirini yediği yerde huzur da olmaz, iş de yapılmaz. Hizmet üretemezsiniz. Kendi kendinizi bitirirsiniz. Bitirirsiniz de zararı sadece size olmaz. Ruhunu çaldığınız şehir de sizinle birlikte tükenir.
Halkın gelir kaynakları artmadığı aksine daha da gerilediği halde yöneticiler bir eli yağda bir eli balda yaşıyorsa eğer ortada normal olmayan bir durum vardır demektir. Halkın ürettiği para etmiyor, şehir artı değer üretemiyor, şehirde yaşayan insanlar her geçen gün ekonomik olarak daha da geriliyor bura karşın yöneticilerin aldığı insafsız kararlar ile giderleri daha da çoğalıyor, insanlar temel ihtiyaçları üzerinden şehrin giderlerini karşılayacak kaynaklar olarak görülüyor, her geçen gün üzerlerine daha çok gidiliyorsa eğer sömürü egemen olmuş demektir.
İnsanlara vermeden bir şey alamazsınız. Almaya kalktığınızda da insafsız zalim yöneticiler olursunuz. Biz seçtiğimiz insanların bizim haklarımızı korumasını, hakkımızı alabilmemiz için bizimle aynı kavgayı vermesini isteriz. Hâlbuki seçtiğimiz insanların kavgasına baktığımızda, bu kavganın bir hak, bir emek kavgası olmadığını onların bizim için değil kendi nefisleri için kavgaya tutuştuğunu anlıyoruz.
Artık birbirlerine kumpas, tuzak kuruyorlar. Seçtiğiniz insanların kavgası senin için değil kendi şeytani nefisleri içindir.
Bilesin!..
Ekleme
Tarihi: 29 Ağustos 2017 - Salı
RUHU ÇALINAN ŞEHİR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.