Soner Yalçın “Olumsuzluğa Sevinmek” başlıklı yazısında bizlere şu an Erdoğan’ın yanında olmamızı tavsiye ediyor ve aynen şunları yazıyor; (Sözcü-12 Ekim 2017) “-Çok hak vermiyor da değilim- kimilerinde Erdoğan takıntı haline geldi. Gözü hiçbir gerçeği görmüyor. Örneğin dış politika… Erdoğan nefreti gözünü kararttığı için değişen bölgesel dengeler, yeni ittifaklar üzerine siyaset üretmek istemiyor. Sadece… Erdoğan’ın Suriye politikasının yanlışlığını tekrarlayıp duruyor. Peki bunu kaç kez daha söyleyip, kaç kez daha yazacağız? Evet, Erdoğan’ın dış politikası büyük hataydı. Türkiye’ye büyük zararı oldu. Ama bugün realite Erdoğan’ı; Rusya, İran, Suriye ile aynı masaya oturtuyor. Bu masaya gözümüzü kapatabilir miyiz? Bu dış politik gelişmeyi görmezden gelip aynı sözleri-yazıları tekrarlamayı mı sürdürmek lazım?”
Soner Yalçın’ı ve gazetesini önemsediğim için bu yazıyı yazıyorum. Soner Yalçın gibi düşünmüyorum! Gerekçelerim şöyle; -Erdoğan’a kızdığım doğrudur. İşini doğru-düzgün yapmadığı için kızgınım. Türk Milletinin kendisine verdiği makamların hakkını vermediği için kızgınım. Bu kızgınlık vize olayında ABD’yi desteklemek anlamına gelmez. ABD, bölgemizi ilgilendiren projelerini yeni yapıyor değil ki! ABD’yi anlamadan, planlarını bilmeden Türkiye’yi yönetemezsiniz. 15 gün evvel “Tarihte hiç olmadığı kadar ABD ile yakınız” diyeceksiniz, 15 gün sonra Türk Milletini, dünya önünde küçük düşüren vize olayına muhatap olacaksınız. “Devlet Adamı” olduğunu iddia eden biri, her olayın geldisini-bugününü-geleceğini beraber planlar ve öyle hareket eder. Ülkeyi yöneten kişinin bu konuda hata yapma lüksü yoktur, olamaz. “Ben yanıldım, aldatıldım” demek mazeret değil, zayıflıktır. Hata yapanı, yeni hatalarında desteklemek ise suça ortak olmak demektir… -Türk aydınlarının büyük bir kısmının ve TBMM’de bulunan muhalefet partilerinin en önemli hatası Erdoğan’ı DEMOKRAT, AKP’yi ise normal siyasi düzenin yani Türkiye’nin SİYASİ PARTİSİ olarak kabullenmeleridir. Biat kültürüne inandığı ve UYGULADIĞI için Erdoğan demokrat değildir, olamaz. AKP, menzili FETÖ ile aynı olduğu için (Erdoğan açıkladı) bir siyasi parti gibi değil, organize suç örgütü gibi çalışmaktadır. Parası çoktur. Bazı Bakanları mafya ile ortak çalışmaktadır.
-Erdoğan’ın aşağıda saydığım konuların hangisini doğru yaptı ki şimdi Rusya-İran-Suriye masasında doğruyu yapsın? PKK ile mücadelede Çözüm Süreci diye yanlış yapmadı mı? IŞİD konusunda, AKP’li Belediyeleri bunlara besleterek ülkeyi IŞİD Askerlik Şubesi haline getirerek yanlış yapmadı mı? FETÖ’nü 11 yılda Yargıyı-Polisi-Orduyu ele geçirip DARBE yapacak güce ulaştırmadı mı? Türk Ordusunun Komuta Heyetini, FETÖ-CIA iş birliğiyle kurulan KUMPAS ile yıkmadı mı? FETÖ’den farkı olmayan tarikatlar şu an dahi devlete egemen değiller mi? Cumhuriyetin tüm eserlerini satıp, Türk Milletinin çoğunluğunu gırtlağına kadar borçlandırmadı mı? İnşaat-Köprü-Otoyol gibi işleri, değerinden 5-6 misline pahalı yaptırıp, sırtımıza 25-30 yıllık borç yüklemedi mi? Yolsuzluk-Hırsızlık yapan siyasi arkadaşlarını yargıdan kaçırmadı mı? Türk Milletinin yaşam tarzını eğitim sistemimizi ortaçağ düzeyine indirmedi mi? Katar hariç hangi Müslüman ülke ile, hangi AB ülkesi ile, ABD-Rusya-İran ile doğru ve ayakları yere basan, Türk Milletinin yararına bir ilişki kurdu ki?
Başta Türk Siyaseti, Türk Yargısı, tüm kurumlarımız ve tüm aydınlarımız şunu net olarak anlamak zorundadırlar; Türkiye’nin problemi tek başına Erdoğan’dır… Erdoğan Türkiye’yi yönetmeye devam ettiği sürece Türkiye’nin başı dertten kurtulamaz.
Soner Yalçın’ın yazdığı gazetesinin ve bugüne kadar çok ağır bedeller ödeyen Oda TV çalışanlarının durumlarını anlayışla karşılıyorum ama Türk Vatanını sevmenin ciddi bedelleri olduğunu yaşayarak öğrenen biriyim. Yazdığım gerekçelerimin her birinin TCK’da karşılığı “YÜCE DİVAN” dır. Bu ekiple müzakere edemezsiniz, etmeye kalkarsanız yıllardır uyardığımız fakat her seferinde “Aman sus, bak ekonomik istikrar var, işlerimiz bozulmasın” diyen Türk İş aleminin durumuna düşersiniz. Çok yakın zamanda “Ekonomik istikrar” diye ellerinde elma şekerinin çomağı kalacak, farkında bile değiller…
Yapılacak iş Kurtuluş Savaşı ruhuyla, her türlü siyasi mensubiyetten sıyrılıp demokratik yolla Türkiye için mücadele etmektir. Bunun nasıl yapılması gerektiğini şu an Türk Milletinin elinde tek siyasi kurum olarak kalan CHP’nin
Genel Başkanına yaklaşık 2,5 ay önce anlattım. Yaparsa, Cumhuriyetimizi ve Demokrasimizi kurtarıp yaralarımızı sarabiliriz! Yapmazsa mı? Ne ülke ne partileri kalır!
Ben mücadeleme tek başıma devam ederim. Allah kimseyi bu güzel ülkede Türk Milleti sayesinde Başbakanlık-Bakanlık-Milletvekilliği yapıp ta, bugün Erdoğan’ın Saray Sofrasında yaltaklananlardan eylemesin…
Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Ekim 2017 Rifat Serdaroğlu