Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

HANGİ BİRİNE ÜZÜLELİM Kİ!

“Cümle doğrudur eğer sen doğru isen, doğruyu hiç bulamazsın eğer sen eğri isen” demiş tam yedi yüz seksen sene evvel Yunus Emre! Koca Yunus demesine demiş te, ders alan kim? Binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip Türk Milletinin bugünkü Cumhurbaşkanı, Fransa’da tüm dünyanın gözü önünde kendisine soru soran Fransız gazeteciyi “Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Sen o soruyu terör örgütlerine 4.000 Tır silah gönderen Amerika’ya sor. Bana bunu yutturamazsın” diye fırçaladı. Cumhurbaşkanı’nın üslubu, haklı olduğu bir davada kendisini haksız duruma düşürdü! Tüm dünya televizyonları, Erdoğan’ın üslubunu eleştirdi! Üstüne bir de danışmanın tabelalı aptallığı tüy dikti, alay konusu olduk! Halbuki, bu soruya öyle güzel yanıt verilebilirdi ki, hem Türk Devletinin dünyada saygınlığı artar hem de Amerikan emperyalizmine tüm dünyanın önünde okkalı bir şamar atılabilirdi! Ama Hz. Mevlâna ne diyor? “Bir kabın içinde ne varsa, dışarı o sızar. Bal ise bal, katran ise katran!” Ne demek istediğimi iki örnekle anlatmak isterim; -TBMM’de Dışişleri Bakanlığı ile ilgili önemli bir konu görüşülüyordu. Mümtaz Hoca kürsüde! Öyle ağır eleştirilerde bulunuyordu ki her biri gülle gibi! Sinirler gerilmiş, herkes yay gibiydi! Rahmetli Coşkun Kırca, yanıt vermek için kürsüye geldi ve şunları söyledi; “Mümtaz’la ben çok iyi arkadaşız. Fakat kendisi haindir!” Kırca bu sözleri söyler söylemez, sanki meclisin orta yerine bomba atıldı! Sıra kapaklarına vurmalar, bağırmalar, gürültü gırla gidiyor. Başkan, Genel Kurulu susturdu ve Kırca devam etti; “Kızıyorsunuz ama Mümtaz gerçekten haindir. İkimiz de Galatasaray Lisesinden mezunuz. Galatasaray Lisesi tarihinde, oradan mezun olup da Beşiktaşlı olan tek kişi vardır, o kişi de Mümtaz’dır, bu sebepten arkadaşıma hain dedim!” O gergin hava yerini kahkahalara bıraktı ve o konuşma “unutulmayanlar” arasına girdi… -19’uncu yüzyılda rekabetleri İngiliz siyasetine yön veren iki kişi, Gladstone ve Disraelli’dir. Disraelli’nin parlamentoda, Gladstone için söylediği bir söz “unutulmayanlar” arasına girmiştir; “Gladstone, Thames nehrine düşüp boğulursa bu İngiltere için bir talihsizlik olurdu. Ama birisi onu kurtarırsa bu İngiltere için bir felaket olurdu…” Yunus Emre ile başladık, devam edelim; Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı/ Yağ bal ede bir söz! DALINDA ÇÜRÜMEK! Devlet ve siyaset yaşamında kaliteli, birikimli, rafine insanlara hasret biri olarak yetişmekte olan ve siyasete sıcak bakan gençlerimizi çok önemser, olabildiğince takip etmeye çalışırım. Bazıları iki-üç defa televizyona çıkınca birdenbire “her şeyi bilen” kişi pozuna girerler. Onları haddim olmayarak yazı ile ikaz ederim, “Acele etmeyin, nasılsa bir gün ülke yönetimine geleceksiniz. Sakın yanlışın-çirkinin yanında olmayın, Türk Milletine hep doğruları söyleyin” derim. Havaya girenler ya olmadan düşerler ya da dalında çürürler ve kimseye bir yararları olmaz… Profesör Ersan Şen de dikkatle takip ettiğim genç hukukçulardandır. Ülkem adına ondan çok beklentilerim var. Ahu Özyurt’un Türkiye’nin Gündemi adlı programında beni hayal kırıklığına uğrattı. Reza Zarrab davası için Halk Bankasını savunurken, bankanın avukatı gibi konuştu. Bu tavır “Ben tarafsız değilim, Halkbank’ın Avukatıyım” dese hoş karşılanabilirdi. Ama hem tarafsızım diyeceksiniz hem size güvenen insanları yanıltacaksınız. İşte bu olmaz. Türkiye’yi yönetenler son on altı senenin on dördünde ABD ile “yapışık kardeş” gibiydiler. ABD’nin ve İsrail’in ortak projesi olan “Büyük Kürdistan Devletinin” kurulması adımlarını beraberce attılar. Milyonlarca insanın ölümüne, milyonlarca insanın yurtlarından sürülmelerine, yüz binlerce kadına ve kız çocuklarına tecavüz edilmesine, Kur’an’ın nişangah yapılmasına, camilerin yıkılmasına sebep olan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlığını bilerek üstlendiler. Deniz Feneri davası, 17/25 yolsuzluk olayları, Sıfırlamalar, Malta ve Man adaları yolsuzlukları, ballı ihaleler ve AKP’li Belediyelerle tarihin en büyük yolsuzluklarına imza attılar ve ülkemizi borca batırdılar. Şimdi ABD’nin Reza Zarrab davasındaki tutumundan şikâyet etmeye hiç hakları yok! Şu gerçeği, dünyanın tüm hukukçuları bir araya gelse, değiştiremez; -Tutarı 90 Milyar Doları bulan, üstelik ülkenin en önemli 4 Bakanının çocuklarıyla birlikte içinde olduğu, devlet bankası aracılığıyla yapılan bir organize hayali ihracat dolandırıcılığı, ülkenin Başbakanının haberi ve onayı olmadan asla gerçekleştirilemez! Haberi yoksa zaten o kişi Başbakan olamaz. -Başbakan’ın emri ve ısrarı olmadan, suç işledikleri kesin olan 4 Bakanı ne yargıda ne de TBMM’de hiç kimse kurtaramaz. -Türk Bayrağına sarıp sarmalayarak, damat televizyonunda “Hayırsever”, “Türkiye’nin Cari Açığının %15’ini kapatan kahraman” olarak tanıttığınız ve ABD’ye onun için iki defa nota verdiğiniz bir adamı, kendini kurtarmak için itirafçı oldu diye “Casus” olarak nitelendiremezsiniz. O zaman size sormazlar mı, bir casus nasıl oluyor da AKP’li Bakan ve banka Genel Müdürlerini önüne yatacak hale getirebiliyor? Siz nasıl oluyor da Türk Askerinin kafasına çuval geçirildiğinde vermediğiniz notayı hem de iki kez, bu dolandırıcı için verirsiniz? Siz ne iş yaparsınız? -Bu dolandırıcının patronu Zencani, “Türkiye’de 8,5 Milyar dolar rüşvet dağıttım” dedi. Niçin herhangi bir soruşturma başlatmadınız? -Tüm bu dolandırıcılık olayları için niçin Türkiye’de bir tane olsun tutuklu yok? -Rüşvet almakla dünya önünde suçlanan Bakanlar, Banka Genel Müdürü ve listede adı bulunan siyasetçiler ve yakınları eğer suçsuzlarsa niçin isyan edip “Ben rüşvet almadım, iftira bunlar” diyemediler ve hala susmayı sürdürüyorlar? -Sen dolandırıcıları yargılamazsan, elin adamı hem yargılar hem de sana karşı kullanır. Sen de konuşmaktan başka bir şey yapamazsın! Yaa Ersan Bey; Bir karar vermeniz gerek. Siyasi beklentileriniz varsa Türk Milletinin Avukatı olacak ve hakkı savunacaksınız. Ya da birilerinin Avukatı olacak ve ayakkabı kutularını savunacaksınız. Tercih sizin. İkincisi olursa bizler çok üzülürüz… Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Ocak 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 08 Ocak 2018 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

HANGİ BİRİNE ÜZÜLELİM Kİ!

“Cümle doğrudur eğer sen doğru isen, doğruyu hiç bulamazsın eğer sen eğri isen” demiş tam yedi yüz seksen sene evvel Yunus Emre! Koca Yunus demesine demiş te, ders alan kim?

Binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip Türk Milletinin bugünkü Cumhurbaşkanı, Fransa’da tüm dünyanın gözü önünde kendisine soru soran Fransız gazeteciyi “Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Sen o soruyu terör örgütlerine 4.000 Tır silah gönderen Amerika’ya sor. Bana bunu yutturamazsın” diye fırçaladı. Cumhurbaşkanı’nın üslubu, haklı olduğu bir davada kendisini haksız duruma düşürdü! Tüm dünya televizyonları, Erdoğan’ın üslubunu eleştirdi! Üstüne bir de danışmanın tabelalı aptallığı tüy dikti, alay konusu olduk! Halbuki, bu soruya öyle güzel yanıt verilebilirdi ki, hem Türk Devletinin dünyada saygınlığı artar hem de Amerikan emperyalizmine tüm dünyanın önünde okkalı bir şamar atılabilirdi! Ama Hz. Mevlâna ne diyor? “Bir kabın içinde ne varsa, dışarı o sızar. Bal ise bal, katran ise katran!”

Ne demek istediğimi iki örnekle anlatmak isterim; -TBMM’de Dışişleri Bakanlığı ile ilgili önemli bir konu görüşülüyordu. Mümtaz Hoca kürsüde! Öyle ağır eleştirilerde bulunuyordu ki her biri gülle gibi! Sinirler gerilmiş, herkes yay gibiydi! Rahmetli Coşkun Kırca, yanıt vermek için kürsüye geldi ve şunları söyledi; “Mümtaz’la ben çok iyi arkadaşız. Fakat kendisi haindir!” Kırca bu sözleri söyler söylemez, sanki meclisin orta yerine bomba atıldı! Sıra kapaklarına vurmalar, bağırmalar, gürültü gırla gidiyor. Başkan, Genel Kurulu susturdu ve Kırca devam etti; “Kızıyorsunuz ama Mümtaz gerçekten haindir. İkimiz de Galatasaray Lisesinden mezunuz. Galatasaray Lisesi tarihinde, oradan mezun olup da Beşiktaşlı olan tek kişi vardır, o kişi de Mümtaz’dır, bu sebepten arkadaşıma hain dedim!” O gergin hava yerini kahkahalara bıraktı ve o konuşma “unutulmayanlar” arasına girdi…

-19’uncu yüzyılda rekabetleri İngiliz siyasetine yön veren iki kişi, Gladstone ve Disraelli’dir. Disraelli’nin parlamentoda, Gladstone için söylediği bir söz “unutulmayanlar” arasına girmiştir;

“Gladstone, Thames nehrine düşüp boğulursa bu İngiltere için bir talihsizlik olurdu. Ama birisi onu kurtarırsa bu İngiltere için bir felaket olurdu…”

Yunus Emre ile başladık, devam edelim; Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı/ Yağ bal ede bir söz!

DALINDA ÇÜRÜMEK! Devlet ve siyaset yaşamında kaliteli, birikimli, rafine insanlara hasret biri olarak yetişmekte olan ve siyasete sıcak bakan gençlerimizi çok önemser, olabildiğince takip etmeye çalışırım. Bazıları iki-üç defa televizyona çıkınca birdenbire “her şeyi bilen” kişi pozuna girerler. Onları haddim olmayarak yazı ile ikaz ederim, “Acele etmeyin, nasılsa bir gün ülke yönetimine geleceksiniz. Sakın yanlışın-çirkinin yanında olmayın, Türk Milletine hep doğruları söyleyin” derim. Havaya girenler ya olmadan düşerler ya da dalında çürürler ve kimseye bir yararları olmaz…

Profesör Ersan Şen de dikkatle takip ettiğim genç hukukçulardandır. Ülkem adına ondan çok beklentilerim var. Ahu Özyurt’un Türkiye’nin Gündemi adlı programında beni hayal kırıklığına uğrattı. Reza Zarrab davası için Halk Bankasını savunurken, bankanın avukatı gibi konuştu. Bu tavır “Ben tarafsız değilim, Halkbank’ın Avukatıyım” dese hoş karşılanabilirdi. Ama hem tarafsızım diyeceksiniz hem size güvenen insanları yanıltacaksınız. İşte bu olmaz.

Türkiye’yi yönetenler son on altı senenin on dördünde ABD ile “yapışık kardeş” gibiydiler. ABD’nin ve İsrail’in ortak projesi olan “Büyük Kürdistan Devletinin” kurulması adımlarını beraberce attılar. Milyonlarca insanın ölümüne, milyonlarca insanın yurtlarından sürülmelerine, yüz binlerce kadına ve kız çocuklarına tecavüz edilmesine, Kur’an’ın nişangah yapılmasına, camilerin yıkılmasına sebep olan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlığını bilerek üstlendiler. Deniz Feneri davası, 17/25 yolsuzluk olayları, Sıfırlamalar, Malta ve Man adaları yolsuzlukları, ballı ihaleler ve AKP’li Belediyelerle tarihin en büyük yolsuzluklarına imza attılar ve ülkemizi borca batırdılar. Şimdi ABD’nin Reza Zarrab davasındaki tutumundan şikâyet etmeye hiç hakları yok!

Şu gerçeği, dünyanın tüm hukukçuları bir araya gelse, değiştiremez; -Tutarı 90 Milyar Doları bulan, üstelik ülkenin en önemli 4 Bakanının çocuklarıyla birlikte içinde olduğu, devlet bankası aracılığıyla yapılan bir

organize hayali ihracat dolandırıcılığı, ülkenin Başbakanının haberi ve onayı olmadan asla gerçekleştirilemez! Haberi yoksa zaten o kişi Başbakan olamaz. -Başbakan’ın emri ve ısrarı olmadan, suç işledikleri kesin olan 4 Bakanı ne yargıda ne de TBMM’de hiç kimse kurtaramaz. -Türk Bayrağına sarıp sarmalayarak, damat televizyonunda “Hayırsever”, “Türkiye’nin Cari Açığının %15’ini kapatan kahraman” olarak tanıttığınız ve ABD’ye onun için iki defa nota verdiğiniz bir adamı, kendini kurtarmak için itirafçı oldu diye “Casus” olarak nitelendiremezsiniz. O zaman size sormazlar mı, bir casus nasıl oluyor da AKP’li Bakan ve banka Genel Müdürlerini önüne yatacak hale getirebiliyor? Siz nasıl oluyor da Türk Askerinin kafasına çuval geçirildiğinde vermediğiniz notayı hem de iki kez, bu dolandırıcı için verirsiniz? Siz ne iş yaparsınız? -Bu dolandırıcının patronu Zencani, “Türkiye’de 8,5 Milyar dolar rüşvet dağıttım” dedi. Niçin herhangi bir soruşturma başlatmadınız? -Tüm bu dolandırıcılık olayları için niçin Türkiye’de bir tane olsun tutuklu yok? -Rüşvet almakla dünya önünde suçlanan Bakanlar, Banka Genel Müdürü ve listede adı bulunan siyasetçiler ve yakınları eğer suçsuzlarsa niçin isyan edip “Ben rüşvet almadım, iftira bunlar” diyemediler ve hala susmayı sürdürüyorlar? -Sen dolandırıcıları yargılamazsan, elin adamı hem yargılar hem de sana karşı kullanır. Sen de konuşmaktan başka bir şey yapamazsın!

Yaa Ersan Bey; Bir karar vermeniz gerek. Siyasi beklentileriniz varsa Türk Milletinin Avukatı olacak ve hakkı savunacaksınız. Ya da birilerinin Avukatı olacak ve ayakkabı kutularını savunacaksınız. Tercih sizin. İkincisi olursa bizler çok üzülürüz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Ocak 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.