85 yaşını geçmiş Recep Dede, hastanede doğumhanenin kapısı önünde bekliyordu. Doğumhaneden çıkan doktor sağa sola baktı, Recep Dededen başka kimse yok! Doktor, Recep Dedeye sordu; -İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı? *Evet, eşim. -Ama bayan 25 yaşlarında! *Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, ben baba olamaz mıyım yani? -Yoo, aklıma benim dedem geldi de! *Nesi varmış dedenizin? -Kendisi av meraklısı idi. Yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkmak istedi, yapma dedik, dinlemedi. Zorunlu olarak ben de onunla gittim. Fakat yaşlılıktan tüfek yerine eline bastonunu aldı. Ormana daldık. Bir geyik görünce, bastonunu omuzuna koyup ateş etti ve geyik öldü! *Bırak doktor, olur mu yahu, başkası vurmuştur onu! -Hah, ben de onu demeye çalışıyorum ya…
Erdoğan, anne tarafından büyük dedesinin Sarıkamış şehitlerinden olduğunu söyledi. Hatta büyüklerinin anlattığına göre, rahmetli büyük dedesi tüfeğine sarılmış bir vaziyette donarak ölmüş! Elbette doğru söylüyordur. Erdoğan’ın nam yapmak için büyük dedesinin şehitliğine ihtiyacı yok ki! Dünyada onu tanımayan kalmadı.
Bence Sayın Cumhurbaşkanına, dedesinin şehit madalyasını büyük bir törenle takmak lazım, hakkıdır. Fakat Millî Savunma Bakanlığı 1990’lı yıllarda “ŞEHİTLERİMİZ” adlı 5 ciltlik bir kitap yayınladı. Sarıkamış Şehitlerinin yer aldığı 1. Dünya Savaşı Şehitleri listesinde, Erdoğan’ın büyük dedesi Kemal Mutlu adı maalesef yok!
Değerli Okurlar; Nedir bu Sayın Erdoğan’ın şanssızlığı yahu? Üniversite bitirir, diploması yok, derler. Kantin Subaylığı yapar, asker kaçağı derler. Çocukları herkes gibi askerlik yapar, çürük raporu aldı yapmadı, derler. 17/25 darbedir der, hayır bal gibi hırsızlık yapıldı, derler.
Reza Zarraf “Hayırseverdir” der, yoo o tam bir dolandırıcıdır, casustur, derler. Dolaptaki dolarlar “İmam Hatip için” der, geç onu hırsızlık parası onlar, derler.
Ben, darbeci (!) Millî Savunma Bakanlığının Erdoğan’ın büyük dedesinin şehitliğini tanımayan tavrını kınıyorum ve kayıtlarını düzeltmeye davet ediyorum. Gitsinler Rize’ye, büyüklere sorsunlar! Bu arada bazı tarihi gerçekleri de açıklamak isterim; -Benim baba tarafından büyük, büyük, büyük, büyük dedemin “karesi”, Fatih ile beraber İstanbul’u fethetmişti. Hatta Sultan Fatih, kahramanlığından dolayı Serdar Dedeme “Çamlıca Tepesini” bağışlamıştı. Şimdi oraya birileri cami yapıyor! Dedemin malını kimseye yedirtmem! Böyle biline… -Anne tarafından büyük, büyük, büyük, büyük dedemin “karesi x küpü” kadarı, Küba’ya ilk camii yaptıran adamdır. Devletimden buradaki haklarımın da korunmasını talep ediyorum.
Şimdi sizler, “söylediklerinin doğru olduğunu nasıl bileceğiz” diye soracaksınız. Benim kanıtım aynen Sayın Cumhurbaşkanın ki ile aynıdır ve doğrudur. Kanıtımızın kaynağı “büyüklerimizin söyledikleridir.”
Bu arada bundan böyle “Devletin başına gelemeyecek Devlet’in de” dedelerini açıklamasını hasretle bekliyoruz! Soyunu-sopunu çok merak ediyoruz da!
Ah dede, vah dede sen neymişsin sen…
Sağlık ve başarı dileklerimle 11 Ocak 2018 Rifat Serdaroğlu