Dünyanın hiçbir yerinde Türk Milletinin bir kısmı kadar (soyulanların çoğu AKP seçmeni) bazı uyanıklar tarafından (soyanların tamamı AKP’li) soyulmayı, dolandırılmayı ve sonradan ağlamayı, yırtınmayı seven, dolandırıcısına aşkla bağlanmış kişileri bir arada bulamazsınız! Hamdolsun bu konudaki rekor bizde. Özellikle AKP iktidarı zamanında öyle dolandırıcılıklar gördük ki Dünyanın en ünlü dolandırıcıları “Ulan bu Türklerin dolandırıcıları ne kadar akıllı yahu! Bunların aklına gelen dolandırma yöntemleri şeytanın aklına gelmez” diye şaşkınlık içindeler…
Örnekleyelim; -Jet Fadıl önce geldi “İmza” marka yerli ve milli araba yapacağım” dedi, dolandırdı kaçtı! Adamı Siirt’ten Bağımsız Milletvekili seçtiler iyi mi? Hapse girdi çıktı, adamının yerine AKP’den Tayyip Erdoğan Milletvekili oldu. Daha sonra cüppe giydi sarık taktı, yanına tarikat soytarılarını aldı ve “Maldiv’lerde yazlık villa yapacağım” dedi. Gene dolandırdı, gene tutuklandı!
-Bosna Savaşı sırasında “Hadi Müslümanlar için yardım topluyoruz” diye camilerde püskevit (!) kutularında, paralar toplandı! Paraların Bosna’ya gitmediği anlaşıldı. Dava açıldı. Yardım paralarının AKP’nin Millî Görüşçü abileri tarafından REPO yapıldığı ortaya çıktı. Mutemet Beşir Darçın (Mercimek Davası) mahkemede “beni de dolandırdılar. Genel Başkanın kardeşi imzamı taklit edip, paraları götürmüş, bunlar hırsız” dedi…
-2004 ve 2011 yıllarında Pakistan, deprem sonrasında tsunami felaketi yaşadı. AKP Hükümeti derhal “Yardım kampanyası” açtı! Paralar toplandı ama yerine ulaşmadı! Aynı yöntem Filistin’e yardım yalanı ile uygulandı. Yetkililer daha sonra şu açıklamayı yaptılar; “Evet hepsini göndermedik çünkü ilerde orada inşaat yapacağız, bize güvenin ve yardıma devam edin” dedi. “Ne verirsen elinle, o gelir seninle” felsefesine inanan “Hayırsever” halkımız yine vermeye ve soyulmaya devam etti!
-Soyulmanın, dolandırılmanın “Amiral Gemisi” DENİZ FENERİ e.V davası idi. AKP milletvekillerinin önderliğinde özellikle Almanya’da ki vatandaşlarımızdan milyonlarca avro para topladılar. Paraların bir kısmını pavyonlarda metresleriyle, Helga’larla, şampanyalarla yediler. 17 Milyon Avroyu Türkiye’ye AKP Genel Başkanının dünürüne verdiklerini itiraf ettiler ve hapis cezasına razı oldular. Tesadüfen zengin olmuş (!) Almanlar bu
soygun için “Yüzyılın Yardım Soygunu” dediler. Dava Türkiye’ye yansıdı! Fakat dosyalarının Almanya’dan Türkiye’ye gelmesi üç yıl sürdü! “Kaplumbağa Kargo,” ben bile daha çabuk getirirdim, diye açıklama yaptı. Almanya’nın tersine bizde, davaya bakan Cumhuriyet Savcıları SANIK oldu! Sonunda dava AKP tarafından kapatıldı! Veleddalin âmin…
Cami Yaptırma Dernekleri, Kurban Derileri, Kaçak Kurslar, Kaçak Yatılı Kurslarla başlayan “YOL BULMA” düzeni artık AKP büyüklerine ve din tüccarlarına yetmemeye başladı! Kupon arazi ve tamamen duygusal imar planları ile soygunda bir üst sınıfa geçtiler. En üst seviyeye de Reza Zarrab denen İranlı dolandırıcı ile çıktılar. Bu soygunda, götürülen para miktarı 200 MİLYAR Dolar’ı buldu. Bakanlar, “Valla biz REİS ne derse onu yaptık” deyince, Savcılar ve Emniyet Müdürleri hapse atıldı, dava kapatıldı! Hırsız Reza, damadın TV’sine çıktı ve AKP Genel Başkanı onu “Hayırsever” ilan etti. Ben ona kefilim, dedi! Dünyaya rezil olduk!
En sonunda eski bulaşıkçı tombik kendi kendine dedi ki; “Bu ne iş yahu hem götürüyorlar hem bağırıyorlar! Ben niçin soymayayım? Nasılsa etraf keriz dolu! Kosa ile biçsen bitmez!” Derhal Çiftlikbank’ı kurdu ve 400 milyon dolarla “Suçluların iadesi” anlaşmamız olmayan Uruguay’a kaçtı.
İki Bakanın açıklamaları olayın üstüne tüy dikti! Biri; “Biz soygunu görmedik, şikâyet olmadan müdahale edemeyiz. İnsanlarımız dikkatli olsun!” Diğeri; “Derhal iade talebinde bulunduk, cevap bekliyoruz!” Bu savunma çabaları ancak komedi filmlerinde ve AKP iktidarında olur.
Değerli Okurlar; İnegöl İlçemizin Kaymakamı-Belediye Başkanı-Adliyesi-Emniyet Müdürü-Jandarma Komutanı-Vergi Dairesi Md-Mal Müdürü-İlçe Ziraat Md-Ziraat Odası Bşk-Tarım Kredi Kooperatifi Başkanı, burunlarının dibinde gerçekleşen soygunu görmüyorlar ve 77 bin 843 kişinin dolandırılmasından haberleri olmuyorsa ya bu soyguna ortaktırlar ya da bulundukları görevi yapamayacak kadar acizdirler! Görevden alındılar mı? Elbette hayır!
Peki, Çiftlikbank reklamları hangi medyada yayınlandı? Tabii ki yandaş ve havuz medyasında! Bunları, Tarım Bakanlığı-Başbakanlık-Maliye Bakanlığı görmedi mi?
Ya aydınların, akademisyenlerin, gazeteci ve yazarların nefes alışlarını bile takip eden Savcılar bu soygunu görmediler mi?
Herhangi bir ilçenin kenar mahallesinde, gerekli izinleri almadan bir çay ocağı açın da görün devletimizin gücünü kudretini! Hemen kapatırlar. “Devlet” istemesin, ondan habersiz yaprak kıpırdamaz, yaprak!
Neden böyle oluyor derseniz; AKP hırsızı, dolandırıcıyı sever ve kollar. Sami Ofer’den-Hariri Ailesinden-Yasin El Kadı’dan-Reza Zarrab’dan ve Cengiz gibilerden çok iyi bilirsiniz! Eh Allah için bizim milletimizin bir kısmı da hem hırsızı sever “Çalıyor ama çalışıyor veya çalıyorsa din için çalıyor” der hem de soyulmayı çok sever!
Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Mart 2018 Rifat Serdaroğlu