Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar;"Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?"Derviş kendini savunur;"Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı."Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;"Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?"Kuş'un kendisini savunması Hz. Süleyman'ı da şaşırtır;"Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım."Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. "Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın" diye emreder. Yaralı kuş o anda; "Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın" diyerek öne atılır."Neden" diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar;"Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın."***Bu çok anlamlı menkıbenin günümüze uyarlanmış şekli de "her gördüğün sakallıyı deden sanma"dır...Yüzyıllar önce garip bir kuşun kanadını kıran sahte dervişlerle bugünümüzde bir değişiklik var mı?. Yok!..Cumhuriyetin kuruluş yıllarından başlarsak; Şeyh Said'lerden sonra neler gördük neler?.. İhanetleri ile sapıklıkları ile...Ali Kalkancılar... Badeci hocalar... Allah ile konuştuğunu iddia eden sapkınlar... Ve niceleri...Şimdi şuracığa, postmodern hacıları, hocaları, cemaat liderlerini, şeyhleri, ilahiyat hocalarını, Siyasal İslamcıları, cüppelileri, cüppesizleri, sarıklıları, sarıksızları isim isim icraatları ile birlikte yazmaya kalksam kıyametler kopar!..Aslında siz, onları en az benim kadar iyi biliyorsunuz da... İş ki, yaralı kuş kadar cesur ve gerçekçi olalım. Sahte dervişin hırkasının altındaki, sahte hocanın takkesinin altındaki, sahte Siyasal İslamcının sözlerinin ve icraatlarının altındaki gerçekleri görüp haykırabilelim. Ona göre tavır koyabilelim. Tabii ki bunlar kadar önemli olan da Hz. Süleyman'ın adaleti ve bilgeliğindeki karakterleri de seçebilmek. Yoksa, yaralı kuştan daha beter olacağımız kesin!.. Sahte hırkalarını ters yüz edemezsek bu sefer kanadımızı kırmakla kalmayacaklar. Kafalarımızı kopartacaklar!..
Kaynak Yeniçağ: Bir kuşun hikayesi... - Ahmet TAKAN
Anasayfa
Yazarlar
Ahmet TAKAN
Yazı Detayı
Bu yazı 1258+ kez okundu.
Bir kuşun hikayesi...
Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar;"Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?"Derviş kendini savunur;"Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı."Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;"Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?"Kuş'un kendisini savunması Hz. Süleyman'ı da şaşırtır;"Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım."Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. "Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın" diye emreder. Yaralı kuş o anda; "Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın" diyerek öne atılır."Neden" diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar;"Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın."***Bu çok anlamlı menkıbenin günümüze uyarlanmış şekli de "her gördüğün sakallıyı deden sanma"dır...Yüzyıllar önce garip bir kuşun kanadını kıran sahte dervişlerle bugünümüzde bir değişiklik var mı?. Yok!..Cumhuriyetin kuruluş yıllarından başlarsak; Şeyh Said'lerden sonra neler gördük neler?.. İhanetleri ile sapıklıkları ile...Ali Kalkancılar... Badeci hocalar... Allah ile konuştuğunu iddia eden sapkınlar... Ve niceleri...Şimdi şuracığa, postmodern hacıları, hocaları, cemaat liderlerini, şeyhleri, ilahiyat hocalarını, Siyasal İslamcıları, cüppelileri, cüppesizleri, sarıklıları, sarıksızları isim isim icraatları ile birlikte yazmaya kalksam kıyametler kopar!..Aslında siz, onları en az benim kadar iyi biliyorsunuz da... İş ki, yaralı kuş kadar cesur ve gerçekçi olalım. Sahte dervişin hırkasının altındaki, sahte hocanın takkesinin altındaki, sahte Siyasal İslamcının sözlerinin ve icraatlarının altındaki gerçekleri görüp haykırabilelim. Ona göre tavır koyabilelim. Tabii ki bunlar kadar önemli olan da Hz. Süleyman'ın adaleti ve bilgeliğindeki karakterleri de seçebilmek. Yoksa, yaralı kuştan daha beter olacağımız kesin!.. Sahte hırkalarını ters yüz edemezsek bu sefer kanadımızı kırmakla kalmayacaklar. Kafalarımızı kopartacaklar!..
Kaynak Yeniçağ: Bir kuşun hikayesi... - Ahmet TAKAN
Ekleme
Tarihi: 31 Mart 2018 - Cumartesi
Bir kuşun hikayesi...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.