Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

ADANADAKİ YAVUZ HIRSIZ

Adana’da (Âdem E) adındaki hırsız, bir bisiklet çalar. Bisikletle son hızla kaçarken çok susar ve su içmek için camiye girer. Elini yüzünü yıkar, dışarı çıkar, bir de ne görsün, çaldığı bisikleti başkası çalmış! Derhal karakola gider ve “Bisikletimi caminin önünden çaldılar” diye şikayetçi olur! Polisler zabıt tutarken, bisikletin faturasını markasını nereden aldığını sorunca bocalar ve bisikleti çaldığını itiraf etmek zorunda kalır… Fıkra gibi olay diyorsunuz değil mi? Hiç de öyle değil. Sayın Erdoğan’ı dinlerseniz, ne demek istediğimi daha net anlarsınız. Sayın Erdoğan; “Bana diktatör diyor ya, esas diktatör Bay Kemal’dir. Bakın 15 milletvekilini bir emirle başka partiye gönderdi. Bunu ancak diktatörler yapar. Bu milletvekillerini halk seçmedi mi? Ne oldu halkın oyları” diye sordu? Sayın Erdoğan Allahualem dosdoğru söylüyor. Kendisi asla böyle bir diktatörlük yapmaz, yapamaz çünkü kendisi siyasi İslamcıdır, hem de sapına kadar; -Hatay’da “Ali Dibo” yolsuzluklarını ortaya çıkaran AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen’i AKP’den kim attı? -Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i koltuğundan kim kaldırdı? -FETÖ’nun “Kadir Abisini” İstanbul Belediye Başkanlığından kim kovaladı? -Bursa, Balıkesir ve onlarca Belediye Başkanına kim “hadi naş” dedi? Bunları kim seçti? Bu kişilere oy verenler Yunan tebaasından mı idiler? Ne demiştik Sayın Erdoğan asla diktatör değildir! Diktatör değildir ama demokrat hiç değildir. Sayın Erdoğan biat (şartsız itaat) ister. Partisinde onun sözünün üstüne söz söyleyebilecek adam yoktur. Söylemeye kalkan anında uzaklaştırılır. Partisinde Belediye Başkanlarını, Milletvekillerini, Bakanları, Başbakanları o seçer, o görevden alır. Sayın Erdoğan en ufak ilçenin bile parti kongresine müdahale eder. Tüm parti içi seçimleri tek liste ile yaptırır. Parti içi yarışma, ona göre yaradılışa terstir. Erdoğan kimin ilçe başkanı olacağını söyler, partililer mutlaka onu seçer. Çünkü başka seçecek aday yoktur. Kısaca, Sayın Erdoğan’ın partisinde “Parti içi demokrasinin” kırıntısı yoktur. Parti içi demokrasinin olmadığı bir partinin Genel Başkanının demokrat olması çok komik olmaz mı? AKP ve Erdoğan, her fırsatta “Askeri Vesayetten” nefret ettiklerini, ömürlerini bununla mücadele etmekle geçirdiğini söylerler! Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan 2007 gecesi Huber Apo’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı yayınladığı, sonrasında ise Dolmabahçe Sarayında beraberce mezara götürmeye söz verdikleri “e-muhtıra” için yıllardır neler dinledik, hatırlar mısınız? AKP’liler nasıl da demokrat kesilmişler, Türk Ordusunu yerden yere vurmuşlardı! 28 Şubat’ta, Türk Ordusunun Yargı mensuplarına brifing vermelerini nasıl da yıllarca sakız çiğner gibi anlatmışlardı! Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bir Anayasa Mahkemesi Üyesi ile görüştü diye, adamı zindana attırmışlardı! Askeri Vesayeti kaldıracağız diye FETÖ ile birlikte Türk Ordusunun komuta heyetini türlü iftiralarla felç etmediler mi? Döndük dolaştık, seneler geçti Bademler bizi nereye getirdi? Askeri Vesayetten nefret eden AKP önderliği, Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanını, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimi için “Posta Güvercini” niyetine kullandı! Paşayı kullandığı gibi Türk Devletinin helikopterini, araçlarını, adamlarını da kendi özel işi için kullandı! İyi de nerede kaldı “Askeri Vesayet?” Nerede kaldı demokratlık? Adaaam sende! Demokrasi dediğiniz ne ki? Demokrasi tren gibi bir araçtır, dememiş miydi? İşine gelmediği anda iner! Tıpkı, Türk Milleti uyumaya devam ederse 24 Haziran’dan sonra inecekleri gibi… Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Mayıs 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2018 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

ADANADAKİ YAVUZ HIRSIZ

Adana’da (Âdem E) adındaki hırsız, bir bisiklet çalar. Bisikletle son hızla kaçarken çok susar ve su içmek için camiye girer. Elini yüzünü yıkar, dışarı çıkar, bir de ne görsün, çaldığı bisikleti başkası çalmış! Derhal karakola gider ve “Bisikletimi caminin önünden çaldılar” diye şikayetçi olur! Polisler zabıt tutarken, bisikletin faturasını markasını nereden aldığını sorunca bocalar ve bisikleti çaldığını itiraf etmek zorunda kalır…

Fıkra gibi olay diyorsunuz değil mi? Hiç de öyle değil. Sayın Erdoğan’ı dinlerseniz, ne demek istediğimi daha net anlarsınız.

Sayın Erdoğan; “Bana diktatör diyor ya, esas diktatör Bay Kemal’dir. Bakın 15 milletvekilini bir emirle başka partiye gönderdi. Bunu ancak diktatörler yapar. Bu milletvekillerini halk seçmedi mi? Ne oldu halkın oyları” diye sordu?

Sayın Erdoğan Allahualem dosdoğru söylüyor. Kendisi asla böyle bir diktatörlük yapmaz, yapamaz çünkü kendisi siyasi İslamcıdır, hem de sapına kadar; -Hatay’da “Ali Dibo” yolsuzluklarını ortaya çıkaran AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen’i AKP’den kim attı? -Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i koltuğundan kim kaldırdı? -FETÖ’nun “Kadir Abisini” İstanbul Belediye Başkanlığından kim kovaladı? -Bursa, Balıkesir ve onlarca Belediye Başkanına kim “hadi naş” dedi? Bunları kim seçti? Bu kişilere oy verenler Yunan tebaasından mı idiler?

Ne demiştik Sayın Erdoğan asla diktatör değildir! Diktatör değildir ama demokrat hiç değildir. Sayın Erdoğan biat (şartsız itaat) ister. Partisinde onun sözünün üstüne söz söyleyebilecek adam yoktur. Söylemeye kalkan anında uzaklaştırılır. Partisinde Belediye Başkanlarını, Milletvekillerini, Bakanları, Başbakanları o seçer, o görevden alır. Sayın Erdoğan en ufak ilçenin bile parti kongresine müdahale eder. Tüm parti içi seçimleri tek liste ile yaptırır. Parti içi yarışma, ona göre yaradılışa terstir. Erdoğan kimin ilçe başkanı olacağını söyler, partililer mutlaka onu seçer. Çünkü başka seçecek aday yoktur.

Kısaca, Sayın Erdoğan’ın partisinde “Parti içi demokrasinin” kırıntısı yoktur. Parti içi demokrasinin olmadığı bir partinin Genel Başkanının demokrat olması çok komik olmaz mı?

AKP ve Erdoğan, her fırsatta “Askeri Vesayetten” nefret ettiklerini, ömürlerini bununla mücadele etmekle geçirdiğini söylerler! Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan 2007 gecesi Huber Apo’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı yayınladığı, sonrasında ise Dolmabahçe Sarayında beraberce mezara götürmeye söz verdikleri “e-muhtıra” için yıllardır neler dinledik, hatırlar mısınız? AKP’liler nasıl da demokrat kesilmişler, Türk Ordusunu yerden yere vurmuşlardı!

28 Şubat’ta, Türk Ordusunun Yargı mensuplarına brifing vermelerini nasıl da yıllarca sakız çiğner gibi anlatmışlardı!

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bir Anayasa Mahkemesi Üyesi ile görüştü diye, adamı zindana attırmışlardı! Askeri Vesayeti kaldıracağız diye FETÖ ile birlikte Türk Ordusunun komuta heyetini türlü iftiralarla felç etmediler mi?

Döndük dolaştık, seneler geçti Bademler bizi nereye getirdi? Askeri Vesayetten nefret eden AKP önderliği, Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanını, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimi için “Posta Güvercini” niyetine kullandı! Paşayı kullandığı gibi Türk Devletinin helikopterini, araçlarını, adamlarını da kendi özel işi için kullandı!

İyi de nerede kaldı “Askeri Vesayet?” Nerede kaldı demokratlık? Adaaam sende! Demokrasi dediğiniz ne ki? Demokrasi tren gibi bir araçtır, dememiş miydi? İşine gelmediği anda iner! Tıpkı, Türk Milleti uyumaya devam ederse 24 Haziran’dan sonra inecekleri gibi…

Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Mayıs 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.