Hangi partimizde “Parti içi demokrasi” var? Cevap; Hiçbirinde…
İyi de, parti içi demokrasi için çözüm öneren var mı? Cevap; Hiçbirinden gelen bir öneri yok!
Kendi partilerinde demokrasiyi işletemeyenler, millete nasıl bir demokrasi vaat ediyorlar? Liderler demokrasisi veya Seçilmiş Krallar demokrasisi…
Genel Başkanların ve yakın çevresinin hazırladığı milletvekilleri aday listeleri açıklandı! Ortalık karıştı! Kimse sırasını beğenmiyor! Bağıran, kızan, istifa eden gırla gidiyor.
Çağdaş bir siyasi parti nasıl olmalı diye çok emek sarf ettim. Bizdeki tüm partilerin tüzük ve programlarını, aday belirleme yöntemlerini inceledim. Avrupa’da Hollanda-Fransa-Almanya’daki çeşitli partilerin aday belirleme yöntemlerini aylarca araştırdım. Sonunda TBMM’ye “Siyasi Partiler Kanun Teklifi” olarak tek imza ile verdim. Tabii ki dönemin Genel Başkanlarına da birer kopya sundum. Sadece teşekkür ettiler!
Bu konuyu başka bir gün tüm açıklığıyla, ayrıntılarıyla anlatmaya çalışırım. Özü şu; -İlçe Seçim Kurulu Yargıcının denetiminde “Siyasi Partiler Sicil Bürosu” kurulacak. Bilgisayar ortamında hazırlanacak üye kayıtları, herkese açık olacak. (Mükerrer üye veya mezarlıktan üye yazımı, bir kişinin iki-üç partiye üye olma sahteciliği sona erecek) -Partiye üyeliği kabul edilmeyen kişinin yargıya baş vurma yolu açık olacak. (Şimdi sadece partiden atılan üyenin yargıya gitme hakkı var. Bir ilçede, Başkan istemediklerini, rakiplerini kayıt etmiyor, sadece kendi adamlarını kaydediyor) -Tüm seçimlerde “Belediye Başkanı-Belediye Meclis Üyeliği- Parti içi seçimler- Milletvekilliği seçimleri” kayıtlı üyelerin katılımıyla, Yargıç denetiminde yapılacak. Genel Merkezler bu listeleri değiştiremeyecek. -Genel Başkan seçimleri, o partinin tüm Türkiye’de sayıları 50-60 bin arasında değişen (İl Delegeleri) tarafından yapılacak…
Düşünebiliyor musunuz? Bir ilçede, Belediye Başkanı adaylarını veya milletvekili adaylarını, A Partisi 2.000, B Partisi 1.500, C Partisi 1000 üyenin katılımıyla seçecek. Bu seçimde her parti seçimi kazanabilmek için en iyi kişiyi aday gösterecek. Seçilen kişi, birinci derecede Genel Başkanının gözüne değil, kendisini aday
gösterenlerin, yani halkın gözüne bakacak. Katılımcı demokrasi sonucu denetim mekanizmaları da kendiliğinden devreye girecek. Ülkeyi yönetecekler de gerçek anlamda, ülkesine siyaset yoluyla hizmet edecek dürüst kişilerden oluşacak…
Bu veya daha uygun çözümler üretilemezse, bu seviye azalması devam eder ve “İyiler” siyasetten uzaklaşırken meydan “kötülere” kalır…
Genel Merkez tarafından yapılan milletvekili belirleme işlemi sırasında çeşitli haksızlıklar, yanlışlıklar olması doğaldır. Çünkü, sistemin kendisi sakattır. Milletvekili adaylarını, milletin kendisi yerine 3-5 kişinin belirlemesi işinden ne hayır beklenir ki?
Ama bazı Genel Merkezler öyle hatalar, ihanet derecesine varan yanlışlar yaptılar ki, anlamak mümkün değil! Örnek verelim; -İYİ Parti, Muğla Milletvekili sıralamasında 2’nci sıraya DP’den Ertan Küçükay diye birini koydu! Adamı Muğla’ya sokmuyorlar! -AKP’de İzmir 2’nci Bölge 2’nci sırasına topçu Alpay Özalan’ı koydu! Onu karşılamak için öyle derin hazırlıklar yapılıyor ki, Alpay maça çıkamayacak. Fikre ve inanca ancak bu kadar hakaret edilebilir. Muğla ve İzmir’de Milletvekili olacak kalite ve kapasitede adam kalmadı da, dışardan bu sepetler mi getirildi? Bu tavır bölge insanlarına yapılmış en büyük hakaret değil midir? Bu hareket, bölge insanına “Hey, sizler birer kölesiniz. Tepenize istediğimiz adayı koyarız, siz de oy vermek zorundasınız” demek değil midir?
Başka yörelerden gelip torpille veya parayla, hiç tanımadıkları yerlerden aday olanlardaki “hadsizlik ve utanmazlık” nasıl açıklanabilir ki? Bu insan müsveddelerinde hiç mi utanma yok?
Seçimlerden sonra sizlere öyle şeyler anlatacağım ki, şaşkınlıktan küçük dilinizi yutacaksınız. Para karşılığı listede yer verenler mi arasınız, para babalarının listelere kendi adamlarını sokmak için karaktersiz Genel Merkez yöneticilerini dolar manyağı yapmasını mı istersiniz, hepsi seçimlerden sonra, 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN…
Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Mayıs 2018 Rifat Serdaroğlu