Sanki bir AKP militanı! İSKİ Genel Müdürlüğü-Halk Bankası-Türk Telekom-Emlak Konut gibi resmi yerlerde Erdoğan Ailesinin Avukatı olarak çalışmış! Bir defada 100 (YÜZ) Milyon Dolar bağış almış, milyar-milyar dolarlık varlığı olan Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV üyesi olarak aileye hizmet etmiş.
Aileye hizmet etmeyi, Türkiye’deki tüm Hakim ve Yargıçların tepe kuruluşu olan HSYK’ya, 26 Ekim 2014 yılında Erdoğan tarafından atanarak sürdürmüş! Buradaki görevi Anayasa değişikliği ile sona erince yine Erdoğan tarafından KHK ile 19 Mayıs 2017 de DANIŞTAY üyeliğine atanmış.
Anayasa ve Danıştay Kanunu gereği BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ olacağına yemin eden, Rum Ortodoksları gibi Kapusen giymiş Danıştay Üyesi, resmi hesabından bir tivit atarak, tarafsızlığının, bağımsızlığının, Danıştay Üyeliğinin içine etti!
AKP militanı ve siyasal İslamcı Danıştay üyesi, Muharrem İnce’nin oylarının yükselmesine kızmış olmalı ki aynen şöyle demiş; “Evet, çok şükür başörtüsü mesele olmaktan çıkmıştır. Bugün gizlemeye çalıştığınız gerçek niyet ve çabalarınıza rağmen, Muharrem İnce zihniyetindekilerin yaşattıklarını unutmadık, unutturmayacağız!”
Bağımsız ve tarafsız Yüksek Yargı üyesi kadın, mesleğinin gereklerini unuttu ve içindeki kini kustu! Sonra her Siyasal İslamcı gibi yaptığından korktu ve tivitini sildi! Bağımsız ve tarafsız AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda konuştu mu? Erdoğan, kendisini alkışlayan AKP Paşasına nasıl sahip çıktıysa yapısı gereği, AKP’li Danıştay üyesini de, susarak sahiplendi…
Fakat bir Yüksek Yargı üyesi; “Çocuk tecavüzcülerini barındıran” Ensar Vakfının bir yöneticisinin AKP’den Milletvekili listesine konulmasına karşı çıkan bir tivit atsaydı ne olurdu biliyor musunuz? Engin Alan Paşanın başına gelenlerin tıpkısının aynısı, onun da başına gelirdi!
Peki, bu AKP’li Danıştay üyesi kadın hukukçu, çocuk istismarları, AKP’li Bakanların hırsızlık yapmaları, yolsuzluklara bulaşmaları, haram havuzu oluşturulup medya gruplarının satın alınması hakkında tek kelime konuştu mu? Erdoğan’ın Büyük Atatürk’e hakaret eden fesli şarlatanı hastanede ziyareti için itiraz etti mi? Okullarımızdan “Milli Andımızın kaldırılması” sırasında konuştu mu?
İşte Türkiye’nin en önemli problemi bu anlayıştır. “Hırsız-namussuz-hain- çocuk tecavüzcüsü-kadın katili-lâik Cumhuriyet düşmanı” benden tarafa ise önemli değil, görmezden gelinebilir! İşte AKP budur.
Bu çirkin anlayışı ülkemize yerleştiren kişi Erdoğan’dır. Sayın Erdal Atabek’e göre, AKP önderliğindeki “kültürel zeka düşüklüğü” bunun sebebidir!
Erdoğan’ı dikkatli olarak izlerseniz şunları çok net olarak görürsünüz; Kendi yanlışını asla görmez. Eleştiri kabul etmez, tamamen biat ister. Kendisini eleştirenler ya mutlak nankördür ya da haindir. Kendisinden başka herkesi, en yakınındakini bile suçlar. Kendi hataları için başka suçlu bulur, yoksa suçlu yaratır. Cüreti ve küstahlığı, güç gösterisine dönüştürüp insanları sindirir. Seçim kaybetmeyi yok olmakla eşdeğer sayar. Seçim kaybetmekten ölümüne korkar, kazanmak için her yola başvurur.
Halbuki, Erdoğan’ın bilmediği gerçek şudur; Bir kişinin kendine ettiği kötülüğü, tüm düşmanları bir araya gelse edemez. Bir de gerçeklerin, doğruların eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir alışkanlıkları vardır. Doğruların ve gerçeklerin ortaya çıkacağı gün 24 Haziran’dır. Erdoğan’ın şu an ki hırçınlığının kaynağı, 24 Haziran’da kaybedeceğini anlamasıdır. Kendisini baskın seçime ikna eden danışmanlarını ve ortağı Bahçeli’yi, bir kaşık suda boğmak istemesi bundandır…
Size gelince Siyasi İslamcı Yüksek Yargı üyesi; Siz cübbenizi bağlayıp, AKP’nin emrine vermişsiniz! Başınızı bağlasanız ne olur, bağlamasınız ne olur? Siz özgür değilsiniz ki! Kendi kendinizi mahkum etmişsiniz, aklınızı da AKP’ye kiraya vermişsiniz. Yazık, çok yazık…
Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Haziran 2018 Rifat Serdaroğlu