Türkiye, gerçek demokratik bir ülke olsaydı ve 24 Haziran seçimlerine olağan bir ortamda gidebilseydik, sıradan bir seçim yapıyor olacaktık. Cumhurbaşkanı adaylarından birini ve partilerden veya ittifaklardan birini, kimin daha iyi hizmet edeceğine inanıyorsak onu seçiyor olurduk. Fakat Türkiye, AKP ve Erdoğan tarafından öyle bir noktaya getirildi ki, seçimler Erdoğan için “Ölüm kalım meselesi”, Türk Milleti için kelimenin tam anlamıyla bir “Kader seçimi” haline geldi…
Böyle hassas bir ortamda seçime gidilirken Erdoğan, gerçek gazetecilerin değil de maaşlı elemanların çanak sorular sorduğu programları seçiyor. Sonucunda ise Erdoğan’ın izlenme oranları da “Gelinim olur musun” veya “Hülya Avşar ile sohbet” programlarının bile çok gerisinde kalıyor…
Halbuki, Erdoğan’a şu soruları sorabilsek ve o da yanıtlasa, beraberce reyting rekorları bile kırabilirdik! -Neden BOP Eşbaşkanlığı görevini kabul ettiniz? BOP öncesinde bölge ülkeleri ile ilişkilerimiz nasıl idi, şimdi nasıl? Bu projenin şu ana kadar ki bölümünde, “Demokrasi getirilen” ülkelerde toplam kaç erkek, kaç kadın, kaç çocuk öldürüldü? Kaç kişi evini-yurdunu bırakıp göç etti? Kaç kişi Ege ve Akdeniz mezarlığına gömüldü? Bu konuda aldatıldınız mı?
-PKK ile yapılan “Çözüm Sürecini” kim dayattı? Çözüm süreci sırasında kaç kilometre tünel kazıldı? Kaç kilometre barikat yapıldı? “Akil İnsanlarınız” ne oldu? Mesela Baş Akil Rifat Hisarcıklıoğlu nerede? Dolmabahçe İttifakı imza töreninden sonra çözüm sürecinden neden vaz geçildi? Sonrasında kaç asker, kaç polis, kaç sivil öldü? Kaç ev-dükkan-ibadethane yıkıldı. Bu sürecin ülkeye maddi maliyeti ne kadar oldu? Çözüm sürecinde de aldatıldınız mı?
-FETÖ, devletin içine nasıl sokuldu? Ordu-Yargı-İdarede FETÖ örgütlenmesine kim izin verdi? FETÖ’nun uluslararası bir suç örgütüne dönüşmesi için, devlet başkanlarından kim ricacı oldu? FETÖ’nun darbe yapacak bir güce ulaşması için, ordunun üst kademesinde örgütlenmesinde ve bir devlet kadar ekonomik güce kavuşmasına kim sebep oldu? Necdet Özel ve Hulusi Akar ne işler yaptılar? Bunlar da sizi aldattı mı?
-IŞİD denen örgütün Türkiye sınırları içinde toplanmasına, kamplar yapmasına, Askerlik Şubesi gibi savaşçı toplamasına, otobüslerle Irak-Suriye’ye gönderilmesine kim izin verdi? Yaralanan cihatçıların Türkiye’deki hastanelerde
ücretsiz tedavi edilmesine, iyileşince tekrar savaşa gönderilmesine kim izin verdi? Şu an bu katillerden kaç tanesi Türkiye sınırları içinde? Yine mi aldatıldınız?
-Türkiye’de tam olarak kaç Suriyeli var? Bunlardan kaç tanesi savaşabilecek yaşta? Kaçı kadın, kaçı çocuk, kaçı 40 yaş üstünde? Suriyeliler için şimdiye kadar toplam kaç lira harcandı? Bu harcanan paraların hesaplarını kontrol etmek mümkün mü? Suriyeli gençler nasıl oluyor da, üniversitelere sınavsız girebiliyor? Her Suriyeliye verilen aylık 930 TL limitli Halkbank gıda kartından, neden fakir Türk vatandaşlarına vermiyorsunuz? Bu kaçaklardan kaç tanesi Türk Vatandaşı oldu? Kaçı oy kullanabiliyor? Ya bunlar da size oy vermeyip, aldatırlarsa?
Gördüğünüz gibi ciddi bir devletin anında yanıt vereceği sorular bunlar! Türkiye Cumhuriyeti Devleti binlerce yıllık geçmişi olan ciddi bir devlet olduğuna göre, her şey kayıt altındadır ve açıklanabilir durumdadır!
Değerli Okurlar; Milyarlarca dolar ve avronun sıfırlanmasından, servetlerden, hırsız Bakanlardan ve onların veletlerinden, MAN adasından ve Malta belgelerinden, Katar’dan, Malezya’dan, Hong-Kong’dan, villalardan, gemiciklerden, rafineri ve petrol şirketlerinden, hastaneler zincirinden, konaklardan söz etmedik. Sorularım tamamen devleti ilgilendiren ve kayıt altında olması gereken konulardan oluşmakta.
Erdoğan’da mangal gibi yürek olduğu iddia ediliyor. Hatta adamları ona “Delikanlı” veya “Reis” diyorlar. Reis lakabını kazanmış bir delikanlının böyle basit sorulara elbette ki verilecek yanıtı vardır. Bizler, Türk Milleti olarak, Reis’in bu açıklamalarını can kulağıyla dinleyeceğimize ve reytingleri patlatacağımıza, hatta Acun’un Sörvayvır programını bile geçeceğimize söz veriyoruz. Hadi açıklayıver, şaşırt bizleri Reis!
Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Haziran 2018 Rifat Serdaroğlu