Bir siyasetçinin “Devlet Adamı” olup olmadığının anlaşılması, ülkesinin bağımsızlığının tehlikeye düştüğü anlarda “karar” alabilmesiyle belli olur. Ülkesinin bağımsızlığı uğruna, kendisinin ve partisinin geleceğini düşünmeden riske eden kişi gerçek devlet adamıdır.
Sadece gösteriş yapan, risk taşıyan hiçbir karar alamayan, emperyalist devletlere kafa tutuyor gibi görünüp, kapalı kapılar arkasında yaltaklanan siyasetçiye ise “Partici” denir. Hele bu kişinin, açıklandığında kendisini rezil edecek bir açığı emperyalist bir devletin istihbarat örgütünün eline geçmişse, ona “Esir Alınmış Partici” denir. Gün gelir o ülkenin Ankara Büyükelçisi, esir alınmış particinin makamına gelir ve küstah bir tavırla elindeki dosyaları masasına koyar! O dosyalarda esir alınmış particinin yurtdışındaki milyarlarca dolarlık hesap örnekleri varsa, o kişinin hem boynuna hem de ayaklarına ELEKTRONİK KELEPÇE takılmış olur. Artık onun ipi tamamen o emperyalist devletin elindedir. Kendisine çizilen sınırların bir santimetre dışına çıkamaz.
Örneğin, o ülke sizin can düşmanınız bir örgüte 5000 tır dolusu silah verir ve siz yalnızca karşı çıkıyor “muş” gibi konuşursunuz. Devlet Adamı olmanın gereğini yapamazsınız, size yaptırmazlar. Artık sizin gücünüz sadece kendi vatandaşlarına yeter. Elinizdeki devlet gücü ve onurunu satmış bürokratlarınızla birlikte kendi insanlarınıza zulüm edersiniz…
Tarihimizin tam da bu noktasında yani 30 Temmuz 2018 günü, T.C Devletini yöneten Sayın Erdoğan’a ve şartsız destekçisi Sayın Bahçeli’ye bir sorum olacak. Umarım yanıt verecek kadar yürek ve bilgi sahibidirler; ABD Başkanı ve Başkan Yardımcısı, günlerdir T.C Devletine en ağır hakaretlerde bulunup sömürge ülke muamelesi yapıyorlar, bu tavırlarını da ısrarla sürdürüyorlar. Türk Milletinin onuruyla oynuyorlar. Siz ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu ağır hakaretlere nasıl yanıt vereceksiniz? Boş-boş konuşup bu hakaretleri yutacak mısınız?
Ne yapacağınızı bilmiyorsanız, sizlere yakın tarihimizden bir örnek vereyim, belki siz de aynısını yaparsınız. O zaman tüm desteğimiz sizlerle olacaktır.
14 Temmuz 1974 yılında Türkiye, Kıbrıs’taki soydaşlarımızın hayatlarını kurtarmak için, haklılığı sonradan Yunan Temyiz Mahkemesi tarafından kabul edilen, Kıbrıs Barış Harekâtını gerçekleştirdi. -ABD, 5 Şubat 1975 tarihinde Türkiye’ye 3 yıl sürecek silah ambargosu başlattı.
Türkiye, ilk tepki olarak ABD’ye nota vererek (müzik notası değil) Savunma İşbirliği Anlaşmasını yürürlükten kaldırdı. -31 Mart 1975’te rahmetli Demirel, rahmetli Türkeş ve rahmetli Erbakan ile 1. Milliyetçi Cephe Hükümetini kurdu. ABD’den ambargoyu kaldırmasını istedi. ABD kabul etmeyince, 25 Temmuz 1975’te Türkiye’deki 21 ABD üssünü kapattı. ABD Bayrakları indirildi, yerine Türk Bayrakları çekildi. İncirlik üssü, ABD’ye kapatılıp, NATO’ya açık tutuldu…
-Yunanistan, Kıbrıs Barış Harekâtını önlemedi diye NATO’dan ayrıldı. Yunanistan’ın tekrar NATO’ya alınması için 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren’in yönetime el koyması beklendi. Kenan Evren, Türkiye’nin elindeki bu büyük kozu karşı şart öne sürmeden Yunanistan’a armağan etti. Halbuki planlanan, Yunanistan’ın NATO’ya dönmesi karşılığında Türkiye’nin AB’ye kabul edilmesi idi. Darbeciler bu tarihi fırsatı harcadı. -Türkiye kendi silah sanayisini kurmaya başladı. Aynı yıl ASELSAN kuruldu…
Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli; Sizler rahmetli Demirel’i hiç sevmezsiniz. Hatta, “her sıkıştığında şapkasını aldı kaçtı” diye alay edersiniz. Hadi işte meydan! Türkiye’nin yönetimi sizin ellerinizde! Demirel kadar cesur olun ve onun yaptığını siz de yapın. -Lider olarak kabul ettiğiniz Türkeş ve Erbakan kadar yürekli olun, Türkiye’deki ABD üslerinin hepsini kapatın.
Eğer “Devlet Adamı” statüsüne yükselmek istiyorsanız bunu yapın. Yapamayacak kadar güçsüzseniz bilin ki yarın Rusya’da, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da aynısını size yapacaktır.
Ben sizlerin ne yapıp ne yapamayacağınızı çok iyi biliyorum. Çünkü sizleri ciğer röntgeninize kadar tanıyorum. Türk Milletinin, özellikle AKP’ye oy veren AKP’yi destekleyen vatandaşlarımın ve Atatürk’e hakaret edildiğinde evinde gizlice gözyaşı döken vatanseverlerin de görmesini istediğimden bu yazıyı yazıyorum!
Yapacağınız iş basit. Derhal bir adet Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlayıp, Türkiye’deki ABD üslerinin tamamını kapatıp, el koyun.
Hadi, yapın elinizi tutan mı var? Ama yapamazsınız. İsterseniz yazıyı baştan bir daha okuyun. Sizin yapacağınız, Türk Milletinin onurunu bir Papaza karşı bile savunamamak olacaktır. İnşallah bu defa yanılırım!
Not; Keşke, Demirel’de olan zekânın, bilginin, yüreğin, proje kafasının, vatan sevgisinin kırkta biri sizlerde olsaydı…
Sağlık ve başarı dileklerimle 30 Temmuz 2018 Rifat Serdaroğlu