AKP hangi işi planlayarak, uzmanlığa ve bilime saygı duyarak yaptı ki? Sağ cep kasa, sol cep muhasebe, en yetkili uzmanlar Reyiz, ev halkı ve sülale! Bir kişi “Ben her şeyi bilirim” diyorsa, bilin ki orada mutlaka kaos olur. En son rezaleti, İstanbul-Kartal’da yaşadık. Hazinede para kalmayınca, kurnazlık edip vatandaşın parasını alacaksınız, sonra da sağlam olmayan binaya ruhsat vereceksiniz. Ne bir denetim ne bir uyarı! Modern Devlete yakışmayan bir ilkellik…
Gelelim tarım ürünlerine; Çoban Ateşi Hareketinin uzmanlarının raporuna göre; -Sorunların çözümü için olayın bütününü irdelememiz ve her adımda karşılaşılan küçük ya da büyük aksaklıkların tamamının çözümünü sağlamamız gerekir.
-Tarımın başlangıcı damızlık yerli tohumdur. Bitkisel ve hayvansal üretimde kendi damızlık tohumunuz yoksa, ne kadar iyi şartlara sahip olsanız da verimli bir üretim yapamazsınız. AKP’nin tohum kartellerine boyun eğip, YERLİ TOHUMU YASA İLE YASAKLAMASI ihanetle eşdeğerdir.
-Girdilerinin çoğu ithal olan tarım sektöründe (enerji-gübre-ilaç-tohum) dışa bağımlılık, tarımınızı bitirir. Cumhuriyetin yaptığı fabrikaları (şeker-gübre) satarsanız, kendi çiftçinizi değil, yabancı ülke çiftçilerini onlardan mal alıp desteklerseniz, sonuçta bir lokma ekmeğe muhtaç olursunuz.
-Ülkemizdeki tarım mekanizasyonu son derece yetersizdir. Tarım arazilerinin miras hukuku ile sürekli parçalanmasıyla endüstriyel üretim olanaksızdır. (Çözüm önerilerimiz ilerde paylaşılacaktır)
-Üretimin kalitesi, standardizasyonu ve sınıflandırılması sağlanmalı, bunun için paketleme, soğuk hava tesisleri zorunlu hale getirilmeli ve tarla ile Pazar arasındaki fire en aza indirilmelidir.
-Kara taşımacılığı ile oluşan yüksek navlun maliyetleri alternatif yollarla ekonomikleştirilmelidir. Adana-Antalya’dan meyve-sebze yüklü kamyonlar, büyükşehirlere trenle taşınmalıdır. Böylece hem taşıma ücretleri minimuma inecek hem de Avrupa ülkelerine daha çabuk ulaşım sağlanmış olacaktır. Yollarda trafiğin rahatlaması da cabası!
-Üniversiteler ile üretici çiftçi birbirinden uzaktır. Dünyanın en verimli tarım bölgelerimize öğretim üyeleri gönderip son teknolojilerle tarımın hizmetine sokmalıyız.
-Üretilen ürünün en az aracı kullanılarak tüketiciye ulaşması sağlanmalıdır.
-Çiftçi, ürününü hallere göndermektedir. Hale gelen üründen şu kesintiler yapılmaktadır. Stopaj %2, Komisyon %8, Komisyon KDV’si %1,44, Bağkur %2, Hamaliye %2, Toplam; %20-25. Yani, hale gelen 1,000TL’lik mal gönderen üreticinin eline 750-800 TL olarak geçmektedir. Halden mal alan tedarikçiler ise, şunları ödemekteler; Hal Rüsumu %1, KDV %8, Hamaliye-navlun %10. Yani 1.000TL ye alınan ürün yaklaşık 1.200TL’ye ulaşmaktadır.
-Komisyoncular, üreticiye AYRI tedarikçiye AYRI fatura kesememelidir. Alıcı-satıcı faturası çoklu nüsha ile tek yaprakta görülebilmelidir.
-Yaş Meyve Sebze üretimi ticaretinde, otorite çeşitliliği vardır. Tam 6 Bakanlık bu konuda otoritedir. Burada, sorumlulukların birbirine karışması normaldir.
Değerli Okurlar; 17 yıllık AKP İktidarının sonunda, AKP’nin kendi üreticisine ve kendi komisyoncularına, Belediyeler eliyle savaş açması bir utanç örneğidir. Siz, yerli tohumu kanun ile yasaklayıp, çiftçinizi İsrail’in hibrit tohumuna mahkûm edeceksiniz. Mazota, gübreye, tarım ilacına insafsızca zam yapacaksınız. Market zincirlerinin bir kısmını yabancıya satışına onay vereceksiniz. Geri kalan marketleri de çocuklarınız alacak. Saman dahil yüzlerce tarım ürününü ithal edip yabancı çiftçiyi destekleyeceksiniz. Fiyatlar fırlayınca, vatandaşınızın karşısına, kira ödemeyen-işçi parası ödemeyen- nakliye ücreti ödemeyen-vergi vermeyen Belediyelerle çıkacaksınız! Yazıklar olsun…
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Şubat 2019 Rifat Serdaroğlu