AYDIN İNSAN OLMAK
(Barışmayı, beraber olmayı beceremeyen, kavga etmemelidir)
İnternet ve sosyal medya, iletişimde gerçekten yepyeni bir çığır açtı. Her şeyi, “nasılsa bir gün öğreniriz” mantığıyla yaptığımız için sosyal medya kullanımının yasal ve etik sınırlarını maalesef bilmiyoruz.
Vefat etmiş ve kendilerini savunma hakları olmayan kişiler dahil olmak üzere, devlet yönetiminde bulunmuş insanlara, incelemeden araştırmadan hakarete varan yazılar, yorumlar yazılıyor.
Elbette ki ülke yönetiminde bulunmuş kişiler, dönemleriyle ilgili olarak eleştirileceklerdir. Fakat bu eleştiriler, insan onurunu, kişi dokunulmazlığını yaralayacak seviyede olmamalıdır. Hatalı ve kötü sözler, siyasette dürüst olarak hizmet etmek isteyen namuslu insanları ürkütür, kaçırır ve meydan ite-uğursuza-sahtekârlara kalır…
Doğası gereği yapılması zaten çok zor olan siyaseti “hele de Türkiye’de” bir de anlamadan dinlemeden yazılanlarla daha da zora sokacak olursak, yetişmiş ve vatanına hizmet aşkıyla dolu aydınlarımızı siyasette tutmak mümkün olmaz! Siyasette kalitesizlik böyle hız kazanır, kaybeden Türkiye olur…
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim önemli bir konu daha var; Cumhuriyet, Demokrasi, Atatürk düşmanları son hedefleri olan “Şeriat Düzeni” için kolayca bir araya gelirler. Öyle ki birbirlerine düşman olan tarikat ve cemaatler “ortak hedefe” varabilmek için kendi aralarındaki kavgayı erteler ve birlikte çalışırlar. Cami mermerlerine kafasını vura-vura insan öldürenler, sözde din adına canlı-canlı insan kafası kesenler birleşir ve öyle saldırırlar. Sayıca az oldukları halde, bir arada durabildikleri için güçlü görünürler. Bir de devlet gücünün bir kısmını ele geçirirlerse ne ahlak ne namus ne can demeyip, kolaylıkla katliam yapabilirler. Bu Arap milliyetçisi yobaz kesimin sürekli silahlanması, özellikle pompalı otomatik tüfek ve pala biriktirme hazırlıklarının nedeni bu intikam duygusudur…
Peki, Türk Devleti ve Türk Milletini-Lâik Cumhuriyeti-Demokrasiyi-Sosyal Hukuk Devletini-Özgürlükleri-Çağdaşlığı savunan bizler, bu yobazlara beraberce karşı durabiliyor muyuz? Ne gezer! Herkes komutan, kimse asker olmak istemiyor!
Yobaz takımının Türkiye’deki taban oyu %8-%10 arasındadır ve hiç azalmaz. %50-%60 arası oy, toplumun “Mütedeyyin Kitle” dediği, namazında niyazında, çalışan üreten namusuyla yaşayan Anadolu insanlarıdır. Merkez Sağ, AKP önderliğinde Mehmet Ağar-Erkan Mumcu ikilisi tarafından parçalanınca bu kitle AKP’nin kucağına düştü. AKP’nin oy deposu bu kesimdir. %8, %10 arasındaki yobaz kesim tarafından maddi-manevi olarak sürekli sömürülen bu %50- %60 kesimi, AKP’nin elinden kurtaramazsak, bu belalardan kurtulamayız.
T.C Devleti bugün için 19 Mayıs 1919 şartlarına getirilmişse, Türkiye, süratle bir bölümü ikinci İsrail olarak çalışacak “Federe İslam Devletine” götürülüyorsa, Türkiye Ekonomisi, emperyalist devletlerin ve onların Eşbaşkanları tarafından çökertilmişse, önümüzde iki yol kalır. -Ya namluyu kafamıza dayayan eli ATATÜRK gibi, kırar ve tam bağımsız oluruz, -Ya da o ele boyun eğer, manda oluruz. “Damat Ferit” ve diğerleri gibi!
Birinci yolu, yani her Türk Vatandaşı için en onurlu olan yolu seçeceksek, tüm eski hesapları açılmamak üzere kapatmalıyız. Cumhur İttifakına karşı mücadelede hepimiz birlikte olmalıyız. AKP’de üst yönetim kademesinde bulunmuş olanlara bu harekette yer yoktur! Bu birliği bozmaya yeltenenler bilsinler ki, onları da yobazlarla aynı kefede değerlendiririz.
Çoban Ateşi Hareketi, bu amaçla kurulmuş bir Kuvayı Milliye hareketidir. Siyasi Parti olacağı zaman VATAN ORTAK PAYDASINDA, ANAYASAMIZIN İLK ALTI MADDESİNİ KAFASINA VE GÖNLÜNE YERLEŞTİREN tüm vatandaşlarımızı bünyesinde toplayacak ,kucaklayacak bir Türkiye Partisi, merkez parti olacaktır. Bu Partinin kuruluş çalışmaları, Anadolu’nun her köşesine yayılmış gönüllü “Demokrasi Uçbeyleri” tarafından yapılmakta ve Serdaroğlu tarafından koordine edilmektedir. 31 Mart 2019’dan sonra on binlerce gönüllünün katılımıyla, meydanlarda yapılacak toplantılarda liderini ve yeni kadrolarını çıkaracak ve Türkiye’ye armağan edecektir.
Sözün özü, beraber olmazsak, bu çağdışı kalmış siyasetçilere mahkûm oluruz. Kaybeden de Türkiye olur. Tercih elbette ki Türk Milletinin! Türk Milleti ne derse onun dediği olacaktır…