Bu ülkede, “Demokrasi araçtır, gideceğim yere kadar gider, sonra inerim” dendi mi? Bir kişi “Efendi, ineceğin yerdeki rejimin adı nedir” dedi mi?
Bu ülkede AKP’nin, Lâik Cumhuriyete- Demokrasiye- Hukuk Devletine her saldırısında, olacakları göremeyip tedbir almayan, Türk Milletine gerçekleri anlatmayan, gaflet içindeki parti başkanları çıkmadı mı?
Bu ülkede, Türk Ordusu Genel Kurmay Başkanlarından, Türk Milletine ve Türk Ordusuna ihanet eden, silah arkadaşlarının zindanlarda çürümesine aldırmayan cemaat-tarikat artığı Paşalar çıkmadı mı?
Bu ülkede, Genelkurmay Başkanı dahil çok sayıda Türk Subayı, köle ruhlu FETÖ uşağı Savcı ve Yargıçların kumpaslarına teslim olmadı mı?
Bu ülkede, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı, Atatürk’e hakaret eden zavallıyı evinde ziyaret etmediler mi?
Bu ülke, 17 yılda başta Cumhuriyetin tüm eserleri satılarak, Türk Milleti boğazına kadar borca batırılmadı mı?
Bu ülkede, “Tüm servetim bu yüzüktür” deyip dünyanın en zengin 8 kişisi arasına yerleşen siyasetçileri görmedik mi?
Bu ülkede, dünün taşeronları, AKP tarafından kollanarak, dünyanın en zengin kişileri haline getirilmedi mi?
Bu ülkede, 17/25 Aralık soygun-rüşvet-hırsızlık pisliği, “Darbe” adı verilerek, sözüm ona Yargıçlar tarafından temizlenmedi mi?
Bu ülkede, Atatürk için “10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe kenefe gidin”, “benim cenazeme, Atatürk ile en ufak bir muhabbeti olanlar gelmesin”, “Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı” diyen bir meczubun tabutu Türk Bayrağına sarılıp, tüm şehitlerimize hakaret edercesine defnedilmedi mi?
Bu ülkede, Türk Askerini-Türk Polisini şehit eden PKK çakalları, seyyar mahkemeler tarafından serbest bırakılıp, davul zurna ile karşılanmadı mı?
Bu ülkede “Türk’e, Kürdün kedisini bile vermem” diyen eli kanlı eşkıya, AKP Büyük Kongresinde, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganıyla, konuşma yapmadı mı?
Bu olanlardan biri bile AKP’nin Yüce Divan’da yargılanıp, kapatılması için yeterlidir.
AKP ülkemize bu kötülükleri; Siyaseti ve ülke gerçeklerini bilmeyen Genel Başkanlar, FETÖ’nun oyunlarına engel olamayıp diz çöken Atatürkçü Komutanlar, Omurilikleri alındığı için dik duramayan iş dünyası, Kendi camialarını iktidara satan sendikalar ve STK’lar, Bir maaş için kafasını AKP’ye kiraya veren üniversite camiası, Kalemleri de kendileri de satılmış basın, sayesinde yapabildi…
Irak’ın kuzeyinde, Kürdistan Devletinin ilk parçası AKP-ABD işbirliği ile kurduruldu. İkinci parça ise yine AKP-ABD gizli görüşmeleriyle Suriye’de kuruluyor.
AKP, Mücahit Aslan kanalıyla bir aydır Amerikalılarla ve PKK Baronlarıyla görüşüyor. Ne ödünler verildi, ne anlaşmalar yapıldı TBMM bilmiyor, Dışişleri bürokrasisi bilmiyor, ama babası eski AKP’li ve PKK’lı olan çocuk biliyor.
Bu ortamda, YSK’nın 7 tane Yüksek Yargıcı hiç konuşmadan, fikirlerini söylemeden, birer robot gibi davranarak, İstanbul seçimlerini iptal ediyor. Ve bu yargıçların hala görev yaptıkları bir kurulun denetiminde, yine sağlıklı bir seçim daha yapmayı umuyoruz.
Yazının başında, “Efendi, ineceğin yerdeki rejimin adı nedir” demiştik ya! Hah işte o rejimin adı, bir parçası Kürdistan olacak Federe İslam Devletidir.
Bu tuzağı bozacak, planlayanların kafasında parçalayacak tek gücümüz var; Türk Milleti… Hep dediğimiz gibi, çaresiz değiliz, çare sizsiniz! İlk işimiz, İstanbul’da hem AKP’yi hem de taraf tutan YSK’yı üst üste koyup yenmektir. Gerisi Çoban Ateşi Hareketinin işidir.
Herkes şunu bilmelidir ki, bizler yani Atatürk’ün ve Türk Milletinin askerleri işimizi doğru ve sağlam yaparız. Haydi İstanbul’a…
Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Mayıs 2019 Rifat Serdaroğlu