Partiler “Din”, Genel Başkanlar da “Halife” değildir. Topluma verdikleri sözlerden döndükleri, yollarından saptıkları anda, terk edilmelidirler. Çünkü bugünkü parti yapılanmasında Genel Başkanların tartışılmaz üstünlükleri vardır ama parti içi demokrasinin ise kırıntısı yoktur! Bunlarla parti içinde kalıp mücadele etmek olanaksızdır.
Esasında partiler, devlet organları ile millet arasında, hizmet, eğitim, eşitlik, adalet ve özgürlükler konusunda görev yapan köprü gibi olmalıdır. Partiler, demokratik rejimin standardının yükselmesi için kullanılan birer araçtır. AKP’nin dediği gibi “Demokrasi bir araç” değildir. Standartları yüksek-katılımcı-çoğulcu- paylaşımcı- özgürlükçü- çağdaş demokrasi hedefine ulaşmada, partiler basit birer araçtır.
Yolundan sapan ilk parti AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi); 2001 yılında AKP yetkililerinin Türk Milletine söylediklerinin tamamı arşivlerde mevcuttur. Topluma kendilerini “Muhafazakar Demokrat” olarak tanıttılar! 17 yıl boyunca tek parti hükümetleri olarak ülkeyi yönettiler. Geldiğimiz noktada öncelikle kendi adlarına ihanet ettiler. Bugün ülkede Adalet’in kırıntısı kaldı mı? Ya Kalkınmanın? İkisi de kalmadı. Sadece bir aileye hizmet eden “Parti” kaldı. Her tarafı karaya bulanmış AK Parti!
(3 Y) ile mücadele edeceğiz (Yolsuzluk-Yoksulluk-Yasaklar) demişlerdi, hatırladınız mı? Yolsuzluğun-soygunun kitabını yeniden yazdılar! Devletimizi, siyasetçilerimiz kanalıyla dolandıran sahtekarları Amerika yargıladı, bizi dünyaya rezil ettiler. Pay almadıkları hiçbir devlet ihalesi olmadı! Paramızı taşa-toprağa-betona- geri dönüşü olmayan yatırımlara harcadılar!
Yoksulluğu yok ettik, kişi başı gelir seviyesini 10 bin dolara çıkardık dediler. 2002’de kişi başı GSMH ’da 3 bin 492 dolarla dünyada 65’inci sıradaydık. 2018’de kişi başı GSMH ‘da 9 bin 735 dolarla dünyada 81’inci sıraya geriledik. Eğer mevcut ekonomi yönetimi, yanlışta ısrar eder ve kriz finans sektörüne atlarsa, bu yeri de mumla arar hale geliriz. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun üç katını 16 senede yaptılar. İnsanlarımızı boğazlarına kadar borçlandırdılar.
Yasaklar, günün her dakikasında daha ağırlaştı! Darbe dönemlerinde bile bu kadar baskıcı bir yönetim görmedik. Türkiye, bol miktarda cezaevi yapmakla
övünen ve buralara aydınlarını tıkan bir ilkel yönetim gördü. Neredeyse “Herkes bir gün ölümü tadacaktır” ayetinde olduğu gibi “Türkiye’de AKP yönetimde olduğu sürece herkes cezaevini görecektir” sözü geçerlilik kazanacak…
Yolundan sapan ikinci parti MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) Bu parti öyle bir yolundan çıktı ki, tarifi bile çok zor bir hale geldi! Genel Başkanı korumak için, “Devlet Hazinesini Soydular”, “Bunlar Türk düşmanı, Kandil uşağıdır”, “Hırsızlar” dedikleri ile beraber oldular. Hem dediklerini unuttular hem de kendilerine en ağır hakaretleri yapanların kucağına koştular. Ne ilkeleri kaldı ne de dokuz ışıkları! Düpedüz ampul oldular. Bunlar mı Türk Milliyetçisi? Türk Milliyetçileri ne zamandır Arap Milliyetçileri ile birlikte oldular? Türk Devleti-Türk Milleti-Türk Vatanı-Türk Bayrağı demekten utananlarla birlikte olanlara, bölünmemize neden olanlara destek verenlere Ülkücü denir mi? Ege’de Vatan topraklarını koruyamayanlarla, “Büyük Kürdistan Devleti” denilen şer yuvasının iki parçasının, Barzani ve PYD-PKK eliyle kurulmasına destek verenlerle birlikte olanlar, rahmetli Türkeş’in mezarına hangi yüzle gidebiliyorlar?
Değerli Okurlar; Amacım kimseyi üzmek değildir. Aksine, Türk Milletinin geleceğini, kendi çıkarlarının arkasına atanların gerçek yüzlerini sizlere bir kez daha hatırlatmaktır. 23 Haziran’daki seçimlerde, oyunuzu lütfen çok ama çok dikkatli kullanın. Oylarınızı, Hollanda-Malta-MAN Adası-Gemi Filosu zenginleri haramzadelere değil, helal kazancın ve dürüstlüğün temsilcisi Ekrem İmamoğlu’na veriniz. Biz öyle yapacağız. Yapacağız ki en büyük gücün Türk Milleti olduğunu tüm dünya görsün…
Not; Yarın, Çoban Ateşi Hareketi Gönüllülerin hazırladıkları taslağın önemli bölümlerini, “Nasıl Bir Siyasi“ başlığı altında sizlerle paylaşacağız.
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Haziran 2019 Rifat Serdaroğlu