Bir şiir okurken oldu olanlar: Aklım havalandı birden. Tut tutabilirsen. Bir kitap, bir şiir böyle bir şeye yol açabilir mi?
Böyle şeyler sizin başınıza da gelir mi zaman zaman?
Bende sık sık oluyor, elimde değil.
Yüreğini kâğıt, duyarlıklarını kalem yapıp kuşların çekinmeden uçabileceği bir gökyüzü çizdi içimdeki çocuk.
Daha bu sabah!
Sonra onu iyi öyküler taşıyan ırmaklarla geniş zamanlara yolladı.
Tam o sıra, bir şairin, çocukların öldürülmediği dizeleri geçiyordu dünyadan.
Baktım damarlarımda göğün mavi kanı.
Baktım kuş sesleri damlıyor parmak uçlarımdan.
Deniz kendi keyfindeydi.
Dal değiştiriyordu güneş.
Cesedi kıyıya vuran bir bebeğin anısına dikilen fidan çoktan ağaç olmuş, çiçek açmış, meyveye durmuştu.
Aşktan, barıştan, sevgiden geliyordu yola çıkanlar.
Aşka, barışa, sevgiye gidiyorlardı.
Çiçekler uğurluyordu gelenleri ve gidenleri bin bir renkleriyle...
Sonra birden gerçeğin şimşeği...Yüreğim yangın yerine döndü.Canımı yaktı insan iletişimsizlikleri.
Bir acı, bir acı daha soydum...
İyi geldi.
Kendimle düş düşe kaldım yeniden.
Düşlerimin gerçeğin sınırlarına alınacağı geniş zamanlar diledim kendime.
Başka bir kitaba kaydı gözüm...
Masamdaydı. Altını çizdiğim cümlesi göz kırpıyordu bana.
“Bir çakıl, bir ırmağın yatağını değiştirebilir...O çakıl sen ol!”
Kapının zili çaldı o sıra. Komşulardan biri. Ödünç. aldığı kitabı getirip değiştirmek istediğini söyledi bir yenisiyle.
Komşuma dedim ki; eğer kahvaltı yapmamışsan şu dizeler iyi gelir aç karnına: Üstelik Nazım'dan: "İnsanların kanatları yok / İnsanların kanatları yüreklerinde."
Komşum gitti.
Sonra da bir dünyalı gibi sürdürdüm günümü.
Hayrettin Geçkin